Seul'de ki şehir kütüphanesindeyiz Kook.
Dışarıda yağmur çiseliyor.
Hafifçe yağan yağmurun cama çarpmasına oluşan ses bütün kütüphanede yankılanıyor.
Herkes bir işle meşgulken bizim raflar arasında dolaşmamız kütüphane görevlisinin ilgisini çekiyor.
Yardıma ihtiyacımız olup olmadığını soruyor.
Biz ise yalnızca hayır teşekkürler, diyerek cevaplıyoruz.
Görevlinin gidişine bakarken yanımda olmadığını farkediyorum.
Etrafıma bakınarak büyük ve geniş, kitaplarla dolu raflarında arasında hafif tempo koşuyorum.
Kafamı sağa çevirdiğimde karşı tarafını görebilmek amacıyla raftan kaldırdığın bir kaç kitabın oluşturduğu boşluğu görüyorum.
Ve o zeytin gözlerini...
Sana yaklaşıyorum.
Yaklaşıyorum.
Ve yaklaşıyorum.
Ve biri kolumdan tutup beni dışarıya sürüklüyor.
"Bayım kendinize gelin. Burası kütüphane. Burada bu tarz tuhaf davranışlar sergileyemezsiniz."
Neden yanımda degilsin?
Bak, ben yine yapayalnız kaldım.