Multi=GECE
Yine aynı semboller yine aynı yer ve yine o gecenin karanlığından bile daha siyah olan kanatlar . bunları en az 1 aydır neredeyse tüm rüyalarımda görüyordum geri kalan rüyalarım da ise , sanki mürekkebe batırılmış gibi bir el bana uzanıyordu .
"Geceeee!!!" diye başımın içinde bir ses yankılandı . sonra sanki olduğum yerden çekilmeye başladım ve kulaklarım işleve geçti . gözlerimi açamıyordum ama kulaklarım duymaya başlamıştı.
"Geceee sana diyorum hadi ama yılda bir kere efsane bir kahvaltı hazırlamışım ondada uyanmıyosun ya !! " diye söylenerek odamın kapısını açtı . gözlerimi hala açamıyordum ve açıkçası açmayada meraklı değildim. Adım sesleri duyduğumda nehirin yanıma geldiğini anlamıştım. Üzerimdeki sıcaklık aniden yok olduğunda battaniyemi fırlattığınıda anlamış oldum ve sinirle gözlerimi açtım . derin bir nefes aldım ve yataktan kalktım bu kızı gerçekten bir gün öldürücektim.
Ben tuvalette elimi yüzümü yıkarken bana söylendiğini duyabiliyordum ama çokta takmıyordum. Tuvalleten çıktığım gibi dolaba yöneldim ve elime siyah kot şortum ve beyaz tişört ümü alıp giyinmeye başladım . giyindikten sonra arkamı döndüm ve şarjda takılı olduğunu bildiğim telefonumu alıp aşşağı indim.
Nehir masaya oturmuş ve beni beklemek gibi bir şey yapmamıştı. Kısacası öküz gibi tıkınan bir ev arkadaşım vardı . bende onun yanındaki sandalyeyi çekip oturduğumda beni farketmiş ve ayı gibi tıkınmaktan vazgeçip çatalını tabağa koymuştu .
Bana bakıp konuşmaya başladığında dediklerini duymamla göz devirmem aynı anda gerçekleşmişti. " bu Burak konusunu napıcaksın çocuk perişan oldu kapıda halada seni bekliyor naptı ki çocuk sana bu kadarda , onu kapında süründürüyor sun yazık çocuğa ya seni caniii! " cani kelimesini duymamla kan beynime sıçradı resmen . beni dinlemeden onu nasıl haklı bulmuştu bana yaptıklarını bile bilmeden bana cani demişti . hem ben mi dedim ona kapımda sabahla diye .
Burak benim eski sevgilimdi yani dün geceye kadar sevgilimdi ama dün gece yaptıklarını gördükten sonra aramız asla eskisi gibi olmicağı kesindi. Onunla tam 7 aydır birlikteydik ve beni sevdiğini sanmıştım ancak ona süpriz yapmak isteğip evine gittiğimde içimdeki aşk kadar büyük bir nefret beslemeye başlamıştım . onun evinin anahtarı bende vardı ve anlık bir karar verip ona süpriz yapmak istemiş ve evlerine girmiştim anahtarı açıp eve girdiğimde ise koltukta ilk burağı görmüştüm ona sarılmak için bir iki adım attığımda ise sarı uzun bir kız saçı ve daha sonra öpüştüklerini görmem uzun sürmemişti . zaten ardından hemen oradan ağlayarak ayrılmıştım . gecede evin kapısına gelmiş ve benimle konuşmak istemişti .
Yakın arkadaşım aynı zamanda da aynı evde kaldığım kişi olan nehir in daha beni dinlemeden onu haklı bulması sinirlerimi bozmuştu.
Sinirle elime daha yeni aldığım çatalı tabağa kırmak istercesine bırakarak , ayağa kalktım ve eş zamanlı olarak ta beğenerek seçtiğim sandalyenin yere düşmesini sağlamıştım .
Nehirde bana sakin olmam gerektiğini haykıran gözlerle bakarak yerinden kalkınca . sıktığımı daha yeni fark ettiğim ellerimi dahada sıktım . çünkü ya kendime zarar verecektim yada ona.
Hayal kırıklığıyla gözlerine baktığım birkaç dakikadan sonra . öfkeyle durduğum yerden hızla ayrılarak askılıktaki çantamı aldım ve ayakkabımı giyerek kapıyı açtım. Nehir in ne kadar arkamdan bağırdığını duysam da hem hayal kırıklığım ona cevap vermeme engel oluyordu , hemde öfkem o evde daha fazla kalırsam kötü bir şey olacağını bana haykırıyordu .
Daha birkaç adım atmıştım ki .... Onu gördüm , saçı eskisi gibi yumuşacık değil gibiydi , gözleri eskisi gibi ışıldamıyor du sönmüştü ışığı , dudakları eski kırmızılığını tutamamış ve solmuştu sanki , yüzü cansız bir ölüyü andırıyordu .
Nasıl?
nasıl bu hale gelebilmişti bir gecede ? .Bana doğru koşar adımlarla gelerek elimi tutmaya çalıştı . ancak buna izin verecek halde değildim.. Olamazdım ki bunca şeyden sonra .
Elimi ve saçlarımı çok severdi . her fırsat bulduğumda başımı bacaklarına koyardım oda hiç beklemeden elini saçımla buluştururdu . veya sinirlendiği zaman gözleri direk elime kayardı ve bakmasa bile eli elimi her zaman bulurdu .
Ama şimdi o elimi çok tutmasını istediğim eli başkasının tenine değmişti . dokunamazdı ki şimdi eli eskisi gibi elime . sevemezdi ki şimdi eskisi gibi o elleriyle saçlarımı . izin veremezdim ki artık.....
İki adım geriledi ,
durdu...
Durdum...
Nefes aldı..
Nefes aldım...
Öne doğru adım attı...
Geriye doğru adım attım...
Durdu..
Durmadım..Sadece bakmıştık birbirimize, hiç konuşmamıştık , o hatasını kabul etmişti suskunluğunda , bende gerçekleri kabul etmiş ve koşarak oradan ayrıldım .
Duymuştum...
Dedikleri kalbimi acıtmıştı . ama garip olan şey sanki benim kalbim in acısı çevremdeki insanları da etkilemiş gibi yüzlerini buruşturmuş ve hepsi olduğu yerde durmuştu .
Hepsi benim gibi farklı noktalara odaklanmıştı sanki hepsinin acısı vardıda kalbinde , benim sayemde kalbinde gömülü olan yer bi anda açılmış ve geçmiş gözlerinin önünden geçmiş gibi olmuştu.
Bir anda etrafımdaki "tanımadığım!" insanlar bana bakmış ve hızlıca yürümeye devam etmiştilerdi . korkmuştum. Az önce noldu öyle?
Kafamı burağa çevirdiğimde onu göremedim ve etrafıma bakmaya başladım bir duvarın dibinde gördüğümde ise yanına gitmeye başladım. Ben ondan az önce kaçmıyor muydum ?.
Yanına geldiğimde başını elleriyle tutuğunu ve bir ileri , bir geri sallandığını görmüş , yanına oturmuştum . kendi kendine sayıklıyordu ancak anlayamıyordum . daha dikkatli dinlemeye çalıştığımda ise duyduklarımla şaşkınlığım dahada artmış oldu.
"Özür dilerim , özür dilerim senden çok özür dilerim canını acıttığım için çok özür dilerim . lütfen bana kızmayın bilerek yapmadım hepsi o sarışın kızın yüzünden beni o öptü geri çekildiğimde ise gece kapıdan çıkmıştı. Onun canını yakmayacağıma söz vermiştim. Özür dilerim". Diyerek fısıldıyordu ancak bunları sanki başkasına söylüyor gibiydi .
Bir süre düşünmüştüm ve oda kendine geldiğinde ben yokmuşum gibi sakince ayağa kalktı ve az önce hiç bir şey olmamış gibi sakin bir şekilde arabasına doğru yürüdü ve binip gaza basarak gitti.
Bende kendimi şoktan çıkarabildiğim de kalkarak yürümeye karar verdim ve o her sinirlendiğimde veya moralim bozulduğunda gittiğim köprüye doğru adımlarımı atmaya başladım .
Tam köprüye adımımı atacağım sırada beynimde tiz bir ses yankılandı .
"Onlar ölmek zorunda kraliçe"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm perisi
Teen Fictionkorkuyordu , hava soğuktu ve üşüyordu. içindeki gücü kontrol edemiyordu. sanki pimi çekilmiş bomba gibi hissediyordu kendini. gözleri sadece onu her zaman kurtaran kahramanını arıyor ama bulamamanın getirdiği endişesini göz önüne sunuyordu. sonra o...