0.9

4.8K 355 305
                                    

•Yoongi

Gözlerimin dolmasına engel olamayarak biraz daha yakalaştım sarsılmaya devam eden bedene.

Elimi dokunulası görünen saçlarına doğru kaldırırken duraksadım. Ben kimim ki ona dokunayım? O benden rahatsız olur.

Elimi geri indirip titrememesi için ayrı uğraş verdiğim sesimle "Anlatmak ister misin?" diye sordum. Kafasını bana çevirmeden "Bana senin gibi bir ibneyle aynı ortamda bulunmak istemiyorum dedi. Bana... Bana sırf onu seviyorum diye hakaretler etti. Eşcinsel olmak benim suçum mu?" diyip daha şiddetli ağlamaya başladı.

O haklı Taehyung. Sen bir ibnesin. Benim uğruna ölebileceğim, tek bir gözyaşına dünyaları yıkacağım bir ibne. Aşık olduğum bir ibne. Sen benim ibnemsin.

Düşündüklerimin aksine "Ağlama desem ağlamayı kesmiyeceksin. Üzülme desem yine üzüleceksin. Ağla Taehyung, üzül. Sonra bana gel. Ben hep yanında olurum." diyip odadan çıktım.

Ben Yoongi'yim! Ağlayamam!

Kendimi biraz daha iyi hissedince aşağıya indim. Herkes sofradan kalkmıştı. Namjoon hyung "Ne ettin be evladım. Kaç yıllık sıçtın?" dedi. Gözlerimi devirip "Senin ağzına bir ömürlük sıcabilirim sus." dedim ve kendimi koltuğa bıraktım.

Jimin "Ne güzel anlaşıyosunuz öyle." dedi gülerek. Bunun üzerine ben dışında herkes kahkaha attı. Jin "Sen yemek yemedin diye tabağını sofrada bıraktım. Ye onları açsındır." dedi. Açım tabi. Heyecandan sabahtan beri ağzıma bir lokma sokamamıştım.

Kafamla onu onaylayıp mutfağa girdim. Eski yerimi alınca tabağımın karşısında bir tabak daha fark ettim. Umursamayıp guruldayan mideme cevap olarak yemekleri hızlıca ağzıma atmaya başladım.

Bir süre sonra mutfağa Taehyung'um girdi. TAEHYUNG MUTFAĞA GİRDİ!
GİRDİ TAEHYUNG MUTFAĞA!
MUTFAĞA GİRDİ TAEHYUNG!
SİKTİR LAN!

Sakin bir şekilde karşıma oturup yemeğini yemeye başladı. Benim aksime gayet rahattı tabi.

Yutkunup az öncekinin aksine daha yavaş yemeye başladım. Çünkü yemeğim bitmek üzereydi.

Göz ucuyla baktığımda gözlerinin hafif dolu olduğunu gördüm. Belki dışarıdan biri anlamazdı ama ben anlardım. İçi yanıyordu. Bu beni de yakıyordu.

O an ona sarılmak istedim ama onun gözünde hiçbir şey ifade etmediğim gerçeği yüzüme vurunca yerime daha çok sindim. Sarılsam bana karşılık bile vermezdi. İsterdi bile belki.

Sessiz sessiz yemeklerimizi yerken "Bana yanında olurum dedin. Şimdi susuyosun. Teselli etsene beni." dedi bir anda. Kafamı kaldırıp yorgunca bana bakan gözlere çevirdim bakışlarımı. "İhtiyacın olan teselli değil ki Taehyung. İhtiyacın olan bir sığınak. O kişi kimse artık bilmiyorum, onun laflarından kaçmak için sana ev olacak biri lazım sana. İşte ben burdayım. İster gelirsin girersin bu eve, istersende o evi yıkarsın. Sana kalmış." dedim ve sustum. İlk gözlerini çeken oydu. Kafasını önüne eğip yemeğini yemeye devam etti.

Sessizce önüne düşmüş saçlarına bakarken "Yıkarım diyosun yani. Tamam. Ama istediğin zaman girmen için kapı hep aralık. Seni hep bekliyo olucam." diye fısıldadım.

Son lokmayı da hızla ağzıma atarak salona geçtim. Daha fazla orda dursaydım kendimi tutabileceğimi sanmıyordum.

Salonda sadece Namjoon hyung ve Jin vardı. Gereğinden fazla yakın bir şekilde gülerek birşeyler konuşuyorlardı.

Rahatsız etmiyim diye ilerleyip balkona çıktım. Manzara... Bana Taehyung'un gözlerini anımsattı. Manzarada deniz vardı. Taehyung'un gözlerinde de öyle.

Şu an benim denizim bir şerefsiz yüzünden karaya çekiliyordu. Ve ben o şerefsize bunu ödeticektim. Nasıl olur da benim bakmaya kıyamadığım insanı ağlatır o?

Arkamdan gelen ayak sesleriyle omuzlarıma bırakılan yorgan bir oldu. Kafamı kaldırınca Taehyung olduğunu gördüm. Ah kalbim. Sakin olmalısın. Bu gecenin sessizliğinde seni duyabilir.

Gözlerimi tekrar denize çevirdim ve ondan taraftan esen rüzgar sayesinde burnuma ulaşan kokusunu içime çektim. Lanet olsun çok güzel kokuyordu. Bağımlı olursam bırakamazdım ve... Ben galiba çoktan bağımlı olmuştum. Taehyung! Napıyorsun sen bana böyle?

Elini omzumda hissedince titredim. Kafamı ona çevirince "Girebilir miyim? Eve." diye sordu kısık bir sesle. Ağzımda atan kalbimle birlikte tebessüm edip kollarımı açtım. "Sorman hata."

Tereddütle kollarımın arasına girdi. Kendini çok kasıyordu, hissediyordum. Vücudu tamamen bana yaslı değildi. Elimle kafasını göğsüme ittirip onu kendime biraz daha çektim. Şimdi eşini bulmuş iki yapboz parçası gibi kenetlenmiştik birbirimize.

"Evine hoşgeldin huzurum."

Bölümü yayınladım sanıp yayınlamam... Gerçekten zekamdan şüphe ediyorum. Neysem umarım beğenmişsinizdir. İyi geceler.

"TaeGi'yle kalın..."

instagram // taegi✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin