Part 3

320 40 6
                                    

 Cambridge'in zengin sokaklarından birinde iki katlı ve orta büyüklükteki bir bahçesi olan evin, ahşap görünümlü mermerleri üzerinde bir tur döndükten sonra Luke’a bir adım yaklaşarak “Ailen zengin olmalı.” dedim imalı bir şekilde.

“Aslına bakarsan, onlar 5 yıl önce bu evde çıkan yangında öldüler.” dedi yüzüme boş boş bakarak. “Burası pekte yanmış gibi görünmüyor ama.” “Baştan aşağı yeniden yapıldığı için olmasın?” dedi alayla. Kendimi aptal hissetmemin verdiği ani etkiyle utanarak “Ah evet tabii ki de, bu arada ailen için üzüldüm…” biraz duraksadıktan sonra devam ettim “Peki burası nasıl yenilendi?” iç geçirerek cevap verdi “Bu evde annem, babam ve ben yaşıyorduk, 5 yıl önce elektrik kontağından çıkan yangında onlar öldüler ve ben kurtuldum, 13 yaşındaydım, sigorta şirketi evi yeniledi ve yenileme süresince kaldığım teyzemin yanından ayrılarak buraya yerleştim.” deyiverdi acelesi varmışçasına.

“Pekala ben nerede kalacağım?” elimdeki bavulu göstererek, beni takip et anlamında elini öne doğru hareket ettirdiğinde arkasından merdivenlere doğru yöneldim.

Son merdiven basamağının 5 adım ilerisindeki sağdaki kapıyı göstererek “Burası benim odam…” başını soldaki kapıya doğru hareket ettirerek “Burasıda seninki, odanda ufak bir banyo var ama istersen koridorun sonundakini de kullanabilirsin.” dedi. Başımı ‘tamam’ anlamında salladıktan yaklaşık 20 saniye sonra “Pekala, ben aşağıdayım sen odana yerleş, eğer bir şeye ihtiyacın olursa bana seslenirsin.” merdivenlerin iki basamağını inerken tamamlamıştı cümlesini, herhangi bir şey demeden önünde bulunduğum odanın kapısını açarak içeri girdim. Odanın duvarları ıslak kum rengindeydi tek kişilik olamayacak kadar büyük çift kişilik olamayacak kadar da küçük yataksa kırmızı başlığı ve bej bazasıyla hafif uyumsuz bir hava katıyordu, şifonyer ve gardırop ise bejdi. Gardırobun kapaklarını açtıktan sonra bavulumu boyluca yere devirerek fermuarını açtım pantolonlarım, t-shirtlerim, kapşonlularım ve diğer giysilerimi de dolaba dizdikten sonra şifonyere de iç çamaşırlarımı yerleştirerek kendimi yatağın üzerine bıraktım. Bir 10 dakika kadar boş boş tavana baktıktan sonra ayaklarımı yataktan sarkıtarak doğruldum bedenimi yataktan tamamen ayırdıktan sonra üzerimde unuttuğum ince ama sıcak tutan montumu çıkarttım ve yatağın üzerine atarak kapıya yöneldim.

Merdivenlerin son basamağından da uyuşukça indikten sonra yavaş adımlarla Luke’un oturduğu kanepeye ilerledim, uğraştığı telefonundan kafasını kaldırdıktan sonra beni fark edince elini hafifçe oturduğu kanepenin yanındaki boşluğa vurarak yanına oturmamı belirtti. Usulca yanına oturarak sıkıldığımı belirten yapmacık bir gülümseme gönderdikten sonra “Yüzündeki salak gülümsemenden yada her ne ifadesiyse sıkıldığını varsayarak ortaya film izleme fikrini atıyorum, ne dersin?” televizyon ünitesindeki DVD’leri göstererek. “Olur ama korku filmi olsun, hiç o saçma aşk filmleri izleyecek havamda değilim.” dedim saçımın görüş açımı engelleyen bir tutamını sol kulağımın arkasına sıkıştırarak. “Tamam o zaman I Know What You Did Last Summer izlemek ister misin?” dedi ciddi bir şekilde. Gerçekten ciddi olamazdı, değil mi? “Ciddi olamazsın, hadi ama o filmi kaç kere izlediğimden haberin var mı senin?” “Evet var muhtemelen bin kere falandır, her neyse sadece seni denemek için yaptım Hostel’ı izleyelim o zaman, tamam mı?” “Tamam, cipsler nerede sarışın çocuk?” dedim ayağa kalkarak. “Mutfakta alt çekmecelerden birinde.” dedi ben ilerlerken, mutfağa giriş yaptığımda “Dolapta salsa sosu var onu da getir, esmer mi yoksa kumral mı anlaşılamayan kız.” dedi arkamdan seslenerek.

Our Home *DÜZENLENECEK*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin