Part 4

336 32 5
                                    

Yüzüme son kez su dolu avcumu çarptıktan sonra yüzümü havluya yavaşça bastırdım.

Dün geceki filmden sonra musluktan su yerine kan akacağını sansam da öyle bir şey olmadı.

Aynada saçlarımı biraz düzelttikten sonra içeriye gidip ortasında D harfi olan kolyemi takıp odanın kapısını açtım ve merdivenlerin başından hafifçe kafamı uzatarak aşağı baktım.

Luke uyanmıştı, elinde hazır bir kek ve bir kahve kupası vardı. Ayaklarımı hareketlendirerek basamaklardan aşağı indim. Luke beni fark ederek “Günaydın D” dedi, kolyeme bakarak.

“Günaydın, Bay Kahve Kupasını FIFA Dünya Kupası Gibi Taşıyan” dedim ve mutfağa girdim, buzdolabının kapağını açar açmaz mutfağın kapısından kafamı uzatarak “Neden bu kadar zayıf olduğunu düşünmeme gerek yok sanırım.” dedim.

Televizyonda oynayan, yaşına göre oldukça çocukça bulduğum Teletubbies’den gözlerini ayırmadan “Ah evet, sanırım alışveriş işini biraz ihmal ediyorum.” dedi.

Tek kaşımı kaldırarak “Gerçekten mi? İhmal etmek mi? Bu bildiğin tamtakır durumu, eve fare girse ‘Bu eve bu buzdolabı ha?’ diyerek kaçar.”

“Hah çok komik! Her neyse bu akşam işten gelirken markete uğrar bir şeyler alırım.” dedi.

Mutfağın girişinden şaşırarak, “İş mi? Ne işi?” dedim. Rahat bir tavırla “İş işte, ben de insanların geçinebilmek için çalıştığı yerlerden birinde çalışıyorum.”

“İlk olarak, ben aptal değilim iş kelimesinin ne anlama geldiğini biliyorum ve neden çalıştığından benim haberim yok? Ve son olarak, nerede çalışıyorsun?” dedim, bir solukta.

“İlk olarak, aksini söylesen de aptalsın çünkü eğer aptal olmasaydın hiç tanımadığın birinin evinde kalmayı anında kabul etmezdin, teklifimi değerlendirirdin. Neden haberin olmadığına gelirsek, çünkü sen bana çalışıp çalışmadığımı hiç sormadın. Son olarak, iki sokak ötedeki caddedeki bir müzik markette çalışıyorum.” dedi, iğneleyici tavırlarıyla.

Konuşmasını bitirdikten birkaç saniye sonra sinirli bir şekilde “Lanet olsun! Gerçekten mi? Böyle mi düşünüyorsun? Bana bunları söyleyen kişi, bana dün evinde kalmayı teklif eden kişi mi? Bunu sen de çok iyi biliyorsun ki mecbur olmasam anında teklifini kabul etmezdim.” dedim ve arkamı dönerek merdivenlerden ayaklarımı vura vura çıkmaya başladım. Aniden arkamı dönerek, “Akşam gelirken fesleğenli makarna sosu almayı unutma.” dedim.

Luke kıkırdayarak, “Sanırım mantar sosu demek istedin çünkü ben fesleğen sosundan nefret ederim.” dedi, aynı zamanda televizyonu kapatırken.

Merdivenlerin orta basamaklarından birinde durduktan sonra, “Sanırım bunu bilmediğimi biliyorsun çünkü hangi makarna sosunu sevip hangisinden nefret ettiğini bilemeyecek kadar az tanıyorum seni.”

Tam ağızını açacakken, onu daha fazla dinlemek istemediğimi belli ederek, basamakları tamamlayarak odamın kapısını açıp gardıroba yöneldim. Askılı t-shirt’üme dokunmadan, altımdaki penye şortu çıkarıp dolaptan seçtiğim kot şortu geçirdikten sonra yarım kol uzun ve bol olan hırkamı geçirerek odadan dışarı çıktım.

Aşağı indiğimde Luke’un oturduğu yeri kumanda ve kahve kupasının doldurduğunu görünce umursamadan dış kapının yanındaki ayakkabılığa eğilip sandaletlerimi alarak kapıyı araladım. Bir yandan ayakkabılarımı giymekle uğraşırken bir yandan da ayakkabılığın üzerindeki anahtarlık kutusundan evin anahtarlarını alma uğraşlarım başarıyla sonuçlanırken kapıyı çekip bahçe kapısından da çıktıktan sonra iki sokak ötedeki caddeye doğru yürümeye başladım.

İkinci sokağın sonundan çıkıp ışıklardan caddeye geçtim ve hemen birkaç adım ötedeki pastaneye girdim. Girer girmez, dışarıdaki hafif esintinin aksine çokta yoğun olmayan çörek kokusu ve pasta kreması karışımı bir sıcaklıkla karşılaştım. Tezgâhın ardından gülümseyen bir yüz, “Hoş geldiniz, ne arzu etmiştiniz?” dedi.

Tezgâhın üzerindeki sandviçleri işaret ederek, “Bir tane soğu sandviç ve bir kutu portakal suyu, lütfen.” dedim. Kadın, sandviçi elime tutuşturup dolaptan da meyve suyunu kaptıktan sonra, “İkisi toplam 4 pound, tatlım.”

Elimdeki sandviçi ve meyve suyunu düşürmemeye dikkat ederek cebimden bozuklukları çıkardım ve tezgâhın üzerine bırakıp, “İyi günler.” deyip, pastaneden çıktım.

Caddede bir yandan yürüyüp bir yandan da kahvaltımı yaparken, bir de ne göreyim? Bizim Luke, müzik markette cama yakın olan rafları düzeltiyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Our Home *DÜZENLENECEK*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin