Başlangıç

17 2 3
                                    

Yine istemediğim bir güne başladım.Yine gözümü görmek istemediğim ışıklarla araladım.Ve benimle hiç alakası olmayan sadece sabah 6'da kaldıran bir annenin sesi.
-Saat 6 kalk artık!
Ve evet eğer emirlerine uymazsam sonum fena.Kalktım.Sabah rutinlerimi yerine getirdikten sonra aşağı indim.Gitmişti.Sabah sabah o yüzü görmediğim için mutluydum.Ah!Ben mutlu olmanın ne olduğunu bilmeden nasıl mutlu olabilirim.Hayatımda mutluluğun anlamını tattıracak birisini istiyorum.14 yaşındaki genç kızın neden sevgili yapma hayali yerine mutluluğun anlamını tattıracak birinin hayalini kurdurturlar ki?Kahvaltı yapmaya başlayacaktım ki kahvaltıyı kendim hazırlamam gerektiğini her sabah ki gibi tekrar hatırladım.Size söylemedim mi?Benim sorumluluğum odamı toplayıp ödevlerimi yapmak değil.Benim görevim eve hizmet etmek.Evet anneme(ki benim annem olduğundan şüpheliyim) bir kez daha lanet okudum beni bu dünyaya getirdiği için.Kahvaltıyı hazırlayıp önce kendim yaptım ve daha sonra tekrar kurdum bu sefer daha düzgün bir kahvaltı.İçinde çikolatalı süt olan bir kahvaltı.Ya benim ki?Nerde çikolatalı sütüm?Yok.Bu kadar basit.Bana çikolatalı süt yok.Küçük Zeynep'e var.Hayali mutluluğun anlamını bilmek isteyen Hüma'ya yok.Artık bu evde görevim bitti.Sıra okulda ezilmeye geldi.Anlaşılmayan bir adet Hüma.Kimseye kendini anlatamayan,anlatsada anlaşılmayan,sürekli ezilen,istenmeyen kız.Okulun eziği.Ezik olmaktan gocunmam da neden kimse anlamazdı?Evde nolduğunu bilmezlerdi ki nasıl anlayacaklar?Keşke dedim keşke ölümüm erken gelse de kurtulsam.Okulun ilk günü.Yaz tatilinde ki yorgunluğun üstüne bir de okul.Ve yeni bir erkek.Bizim sınıfın kuralı:yeni biri gelirse dışla.İnat değil mi gittim tanıştım.O kadar iyi ki bir an belki dedim olur da beni anlar.Ama hemen değil.Ona da sundum.Sahte gülümsememi.Neden böyle bi zahmete girdin dedi.Kaşlarımı çattım.Ne demek zahmete girdin dedim.Sahte gülümsemelerle beni kandıramazsın dedi.Anlamadım dedim anlamazlıktan gelerek.Hadi ama ben mutluluk oyunu nedir bilirim dedi.Sonra aklıma geldi de ben neden ismini sormamıştım.İlk defa bulduğum ruh ikizimi kaçırmayacaktım.Belki de ruh ikizim değil de hayatımda mutluluğun anlamını tattıracak kişiydi.Adın ne dedim.Umut senin ki dedi.Umudum olacaksın belki de dedim içimden.Daha sonra da Hüma dedim.Adını çok sevdim.Demek buraya gelme amacım sensin dedi.Bu sefer gerçekten anlamamıştım.Gelme amacın diye soru yönelttim.Anlatmaya başladı.Hayatın mutluluk oyunu olduğunu farkettiğim ilk an doğduğuma pişman olmuştum.Ama adım Umut'tu.Nasıl umutsuzluğa kapılabilirim ki?Madem adım Umut o zaman bu mutluluk oyununda bana ihtiyacı olan umutsuzlara umut olmak için geldim dedim kendi kendime.Sonra bir ay önce buraya taşındık.Neden dedim neden taşındık ki buraya?Sonra tekrar geldi aklıma adım Umut'tu.Senmişsin sebebi.Sen daha beni tanımıyosun ama ben senin arkanda sakladığın siyah kişiliği görebiliyorum.Konuştuğum kişiler bana insan sarrafı derler dedi.Konuşma sonunda o kadar etkilendim ki Umut umudum oldu.Ama yine de ona her şeyi anlatabileceğim kadar tanımıyordum.O yüzden havadan sudan konu açtım.O kadar güzel konuşuyordu ki bir kere bir kahkaha attı.İlk defa gördüm onun kadar güzel gülen birini.Sonra daha ilk konuşmamızda sana gerçek kahkahamı gösterdim dedi.O böyle güzel kahkaha atmaya devam ederse onunla hep böyle konuşurdum sonsuza kadar.Ama annem vardı değil mi?Eve hizmet yapma görevi?Okul?Ödevler?Neyse umudumla bunları konuşma fırsatım zaten bol bol olacak.Okuldan sonra ev.Ev işlerini de hallettim.Sıra bir ton ödevlerde.Gece yarısında hâlâ düşünüyordum.Gerçekten umudummuydu benim.Bu dünyada kimsem yoktu ki umudum olsun.Ama ansızın biri çıkıp ben senin için burdayım senin umudunum dediğinde ona güvenebilir miydim?Daha fazla bu konu hakkında düşünmek istemediğim için sadece beni anlayan sıcacacık yatağıma gittim.Ve uykunun beni esir almasına izin verdim.Ertsei sabah kalktığımda aynı günlük rutinlerimi sıraladım ta ki Zeynep yanıma gelene kadar.Mutfakta onlara kahvaltı hazırlarken yanıma gelip bacağıma sarılmıştı.Abla neden kabvaltıyı sen yaptın dedi.O sadece bunun farkındaydı.Zaten 4 yaşındaki minicik Zeynep'imden beni anlaması beklenmezdi.Ama olsundu.O bunu bari düşünmüştü ya annem?O benle hiç bi zaman ilgilenmedi.Bunları düşünürken annem geldi ve Zeynep'imi yanımdan aldı.Arkadan da bana sonra görüşeceğiz bakışları fırlattı.Ben onla konuşmamıştım ki.Benim Zeynep ile konuşmam yasaktı.Ben ona cevap bile vermemeliydim ki zaten vermemiştim.Neyin siniriydi bu?Oyalanmadan evden çıktım ve umudum için okulun yolunu tuttum.Gördüm onu.Okulun kapısının önündeydi.Gülümsedim.O da beni görünce gülümsedi.Daha sonra okula beraber girdik.Aynı sıraya oturduk.Yine konuştuk.Okuldan sonra buluşulalım ve artık gerçekten kendini tanıt.Ben seni çözdüm ama kendin kendini ifade edemezsen senle anlaşamayız dedi.Peki dedim.Ama annem izin vermezdi ki.Hele ki Umut ile buluşacağımızı duysa kesinlikle markete bile göndermezdi.Bende bir bahane bulup gidecektim.Ama ne?Kırtasiyeye gidebilirdim.Bizim kullandığımız kırtasiye bize 1 saat uzaklıktaydı.İzin verip vermeyeceği belli olmayan anne rolü yapan kadına sordum defol git nereye gidiyosan dedi.Ben bu lafa oturup ağlamazdım.Kahkahalarla gülerdim ki yine aynısını yaptım.Ne olduğunu anlamayınca sinirden köpürdü ve odasına gitti.Kırtasiye diye Umut'un yanına giden ben aklıma babam geldi.O beni gerçekten çok severdi.Ya da ben küçükken öyle hatırlıyorum.Sonuçta 4 ya da 5 yaşlarındaydım.Babamı 6 yaşındayken kaybettim.Belki büyüyünce onun gerçek yüzünü de görürdüm.Tıpkı anneminki gibi.O da küçükken beni severdi.Ama büyüyünce sevginin yalan anneliğin yalan olduğunu anladım.Sonra Umut'u beni beklerken buldum.Hemen adımlarımı hızlandırdım.Yine o muhteşem gülüşüyle karşıladı beni.Bir parka oturduk.Konuşmaya başladı.Kimsenin içini bilemezsin derler ya bende bilemem tahmin ederim ama sen çok ipucu veriyosun.Sen herkese karşı mutlu gözüküyorsun ama evde değilsin.Evde nasıl olduğunu bilemem ama mutlu olmadığın kesin.Okulun kapısından çıkıp eve varana dek mutlu gözükma rolü var.Eve girince bir hüzün çöküyor üstüne.Neden dedi.Şaşırdım.Bunları nerden biliyordu.Şaşırdığımı görünce tahmin sadece diye devam etti.Evet.Doğru.Aynen böyleyim.Ben aslında dışarda da mutlu değilim.Mutluluk nedir bilmiyorum.Sadece gülümsüyorum.Okuduğum kitaplarda mutlu olduklarında gülümsüyorlar.Ama ben ilk defa sana karşı mutlu oldum.Seni tanıdığım için dedim.O zaman dedi hep yanında olacağım ve devam etti.Ailen hakkında konuşmak ister misin dedi.Belki sonra.Sen kendinden bahsetsene dedim.Sonra anlattı.Benimkinden bir farkı yok sayılırdı.O sadece okuldan sonra bir işle meşguldü.Şükür ki ben onu bari yapmıyordum yoksa kaldıramazdım.Sonra ben de benim hayatımında senden farkı yok dedim.Sonra o da ikimizinki de mutluluk oyunu işte dedi.Hayatımın tarifi meğerse iki kelimede saklıymış mutluluk ve oyun.Mutluluk oyunu.

Mutluluk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin