1.Bölüm

19 1 2
                                    

Eve giderken birkaç kalem defter alıp gittim.Annem şüphelenmemeliydi.Geldiğimde evde yoktu.Sanırım Zeynep'i parka götürdü.Ne kadar güzel yaşıyordu Zeynep hayatını.Keşke bende küçüklüğüme dönebilseydim.Babamın beni sevgiye boğduğu o anları tekrar yaşayabilseydim.Annem de severdi ama babam kadar değil.Tabii şimdi sevip sevmediği ortada da neyse.Hemen akşam yemeğini hazırladım.Yemek yapmayı severdim de anneme değil.Ona hizmet etmeyi sevmiyorum.O beni seviyormuda ben ona hizmet etmeyi seveyim ki?Ama dünya adaletli değil.Hizmet etmeyi sevmesem de zorundayım.Beni evden atsa gidecek bir yerim yok.Artık mabedimin yolunu tutmalıydım.Nam-ı diğer odam.Sıradan bir oda gibi gözükse de içinde küçüklüğümü barındıran mabedim.Benim.Oraya kimse gelmez çünkü beni sevmiyorlar.Ne için gelecekler ki zaten?Süt getirmek için mi?Ya da üstümü örtüp iyi geceler öpücüğü için mi?Sabah kızım kalk hadi kahvaltı hazır demek için mi?Bir büyüyeyim de ben de anne olayım bunları kızıma ya da oğluma yapacağıma söz veriyorum.Onları mutluluk oyununun içine katmayacağıma söz veriyorum.Mutluluğun anlamını öğreteceğime söz veriyorum.Ben böyle kendi kendime sözler verirken annem aşağıdan bağırdı yemekler soğumuş diye.Merdivenlerden koşa koşa iniyordum ki ne olduğunu anlamadan kendimi aşağıda buldum.Ayağa kalkmaya çalıştım ama sol ayağımı burkmuşum.O yüzden onun üstüne basamıyordum.Topallaya topallaya mutfağa girdim.Zeynep sandalyeden atlayıp yanıma gelmek için hamle yaptı.Sadece hamle yapmakla kaldı.Annem onu tuttu.Ona sarılmayı ne kadar da özlemiştim oysaki?Ama emir büyük yerden.Gidip yemekleri ısıttım.Önlerine koydum ve odama çıktım.Bu lanet ayak neden bu kadar acıyordu.Babamın küçükken bir yerim acıdığında sürdüğü kremi çıkardım ve sürdüm.Tekrar canlandı gözümün önünde.Düşüp dizimi yaraladığımda sürmüştü.Keşke şimdi de olsaydı da sürseydi.Olsaydı da sürmese bile olurdu.Hayatımda hiç değişiklik yoktu.Hep sıradandı.Hiç mutlu olmuyordu.Heyecanlanmıyordum.Korkmuyordum.Sadece üzülüyordum.Kendi halime acıyordum.Yazıktı bana.Neden getirdin beni kadın bu dünyaya neden?Başımın belası olan hayata bir daha sövdüm.Sonra aşağı inip sofrayı toparladım.Aç mıydım?Hayır.Değildim.Yukarı çıkıp kestirmeye karar verdim.Kalktığımda saat 9.30'du.Hemen ödevlerimin başına oturdum.Çalışkan değildim ama sorumluluklarımı yerine getirirdim.Ödevlerimi yaptıktan sonra bir kitap açtım.Okumaya başladım.Daha doğrusu okumaya çalıştım.Yine aklıma Umut geldi.Onu seviyor muydum?Yoksa aşık mıydım?Ya da sadece arkadaşım mı?Ya da dostum?O benim neyimdi?Umudum.Ertesi gün okula gittiğimde yine okulun önünde beni bekliyordu.Yanına gidip günaydım umudum dedi.Sana da günaydım Hüma'm dedi.Beni yanlış anlamıştı ama olsun bir şey olmazdı.Sonra okuldan kaçalım mı dedi.Bilmem ki ben daha önceden hiç okuldan kaçmadım dedim.Sen nasıl bir öğrencisin?Her öğrenci bir kere bile olsa okuldan kaçar dedi.Şaşırmıştım.Ben kaçmazdım ki.Ama teklifini kabul ettim.Parka gittik.Geçen gittiğimiz park.Burası bizim parkımız olsun mu dedi.Olsun dedim.Sonra sadece sustuk ve parkı izledik.Benim karnım acıktı dedi.Ben de ben acıkmadım dedim yalan söyleyerek.Yanımda para yoktu ki nasıl alacaktım?Sonra bana eşlik et dedi.Olmaz dedim.Darılırım vallahi kız Ayten dedi.Güldüm.Ve onayladım.

Mutluluk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin