Merhaba! İlk bölüm ile buradayım umuyorum sever ve yorumlarınızı belirtirsiniz.
Günün sözü:
Yaprak ağaçtan sıkılmıştı,
sonbahar bahaneydi.
Sen benden sıkılmıştın,
mesafeler bahaneydi.Necip Fazıl
1. BÖLÜM
Ait olduğu yeri bulmak istiyor.
Gökyüzünün onun için mavi olduğu, güneşin saçlarında dans etmek için açtığı, tüm çiçeklerin şahit olduğu en güzel manzara olmak için çırpındığı yeri bulmak istiyor.
Nedense son zamanlarda bu isteği körelmeye başlıyor. Belki de ait olmanın verdiği güven duygusuna ihtiyacı azalıyordur, bir fikri yok. Sanırım özgürlüğe düşkün. Onun tutkusu bu.
Sabahın erken bir vakti ve yalnız bir sokakta kendinden kaçarcasına yürüyor. Gözlerindeki hüzünle güzel bir uyum içerisinde, kasvetli sonbaharın ölü kokan havası. Yapraklar bile insanların kırık gülüşlerindeki acıyla tanışınca yaşamdan sıkılmış, birer birer intihar ediyor.
Kimsesiz sokağın asfalt yolundaki boyalar yer yer solmuş, soyulmuş. Tek tük olan ağaçların çıplak dallarında çirkin ve özgür kargalar, ressamın depresif tablosuna konu olurcasına zarafet içerisindeler.
Bir ruhun terkettiği, yol kenarına atılmış cesedi anımsatıyor bu sokak. En çok yerdeki izmaritler ilham oluyor bu düşüncesine.
Ait olduğu yeri seçebilseydi çok sıradan olmasına rağmen bu sokağı tercih ederdi. İnsanların göremediği detayları fark eder, kendini bu şekilde özel hissederdi.
O ise sadece yürüyor, yürüyordu.
Ece'nin gözleri döküntü bir evin iki yamuk basamağına takıldı. Merdivenin kenarından mor bir çiçek baş göstermişti. Nedense kendini bu sıkışmışlığa çok yakın hissetti.
Çalan telefonunu cebinden çıkardığı gibi açıp kulağına götürdü. Arayan kişi Işıl'dı ve onu çağırıyordu. Arabasının yanına hızlıca yaklaşıp erken saatin avantajı olarak ceza yazılmamasına gülümsedi. Yola koyuldu.
Ece bir çok arkadaşa sahip olmasına tezat çevresindeki dostları az tutmaya özen gösteriyordu. Bu kişiler onun çocukluk arkadaşlarından ibaretti. Işıl, Burak, Papatya ve Araf.
Araf aklına gelince yüzündeki ufak tebessüme engel olamadı.
Ece, dostları ile beraber şehir dışına yakın bir yerde ev tutmuştu ve şimdi oraya gidiyordu. Bir saate yakın süren yolculuğun sonlarında radyoda hoşlanmadığı bir şarkı çıkınca onu değiştireceği sırada artık müzik dinlemek istemediğini fark etti. Bunalmıştı. Radyoyu kapatmakla yetindi.
Arabasını özensiz bir şekilde park etti ve anahtarını çıkarma gereği duymadan zili çaldı. Kapının açılması çok uzun sürmemişti.Umarım ilk bölümü beğenmiş ve tecrübesizliğimden kaynaklı hatalarımı görmezden gelebilmişsinizdir. Biraz alakasız yerde kestim sanki ama paylaşmak için sabırsız olduğumdan dolayı bu şekilde oldu. Kendinize iyi bakın ve yorumlarınız benim için çok önemli. Her türlü eleştiriye açığım! 💝💝💝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Kraliçe
Teen Fiction"Sevdik, yaşadık ve eğlendik. Kendi masalımızı yazıp siyah ve beyazı reddettik. Kral olduk, kraliçe olduk. Ruhumuzun sahiplerini bulduğumuza inandık; yanıldık. Benim ruhumun sahibi, intikam isteğiydi."