Mavi Tırnaklı Kız ve Dejavu Lord

261 35 13
                                    

-Lanetli Zamanlarda, Beyaz İmparatorluk/Cadı Toprakları-

"Güz hiç bitmeyecek mi?" dedi AnnaPentran. "Ruhumdaki bu fırtına hiç dinmeyecek mi? Kalbim daha ne kadar tütecek? Buram buram çaresizlik kokuyorum. Yani şimdi sahiden öldü mü Derin? Yani artık o yok mu? Hiç olmayacak mı? Hiç doğmayacak mı birdaha? Küçücüktü o. Hiç koşmamıştı rüzgarlarla özgürce. Hiç aşık olmamıştı. Biliyor musun? Hiç sevilmemişti. Öylesine yalnız, öylesine bir başınaydıki sevilmek nedir bilmezdi bile. Gözlerine rengini veren denizlere dalmamıştı hiç. Yüzmeyi bilmiyordu. Oysa onun ruhuda deniz gibiydi, oysa o denize aitti. Kısacık bir zamanda yaşadık her şeyi. Ona aşık olmaya fırsat bulamadım. Ona bir kez bile sarılmadım. Kim bilir nasıldı kokusu? İlk dostumdu. Beni çıkarsız, masum, saf bir sevgiyle saran ilk ve tek dost." AnnaPentran derin bir nefes aldı. O kadar çok ağlamıştıki, görüşü bulanıklaşmıştı. Beyaz Kral, AnnaPentran'ı cadı topraklarına sürgün etmişti çünkü Kral, AnnaPentran'ın bundan sonra olacak olan ölümleri durdurma girişiminde bulunacağını düşünüyordu. Oysa AnnaPentran'ın hali kalmamamıştı direnmek için. Yerleştirildiği çadırda, bir kuzgunla dertleşiyordu.

"Engel olabilirdim" dedi. "En başında, Aeran'ı dinleyebilirdim. Beni tanıyan ve destekleyen askerlerle işbirliği yapıp, isyan çıkarabilirdim. Beyaz Kral'ı öldürebilirlerdi. Ki eğer bunu başarabilseydiler, soykanlar ölmezdi. Derin ölmezdi. Ama yapamadım. Ben bir aptalım. 'Sadakatsizlik olur' dedim, 'aileme ihanet edemem ben.' Ama şimdi bakıyorumda bana en büyük zararı ailem verdi. Kraliçe Odseyya'nın engel olamayışları, boğun eğişleri, Beyaz Kral'ın şiddeti, zulmü benim sonumu getirdi. Öldürdüler beni. Çocukluğum, gençliğim, içimdeki o kıpırtılar, heyecanlar öldü benim." Omzunda duran kuzgun küçük siyah kafasını, AnnaPentran'ın zayıf beyaz yüzüne dokundurdu. AnnaPentran'ın sağ gözünden süzülen bir damla yaş, kuzgunun siyah tüyleri arasında kayboldu. Kuzgun onun yükünü hafifetmeye çalışıyordu sanki, ona destek olmak istiyordu. Hafifçe gakladı. AnnaPentran bu gaklamayı;

"Yanındayız leydiler leydisi" olarak duydu. Hüzünle gülümsedi. Kuzgun yanından ayrılıp, çadırın bir köşesine uçunca, bir asker çadıra girdi ve;

"Sizi görmek isteyen bir cadı var Leydi Enkraynıl" dedi. AnnaPentran; "Bana Enkraynıl deme!" diye kükremek istedi ama yapamadı. Kafasını onaylar anlamda sallamakla yetindi sadece.

Ketsihya gölgelerin egemen olduğu çadıra girince gözlerine inanamadı. AnnaPentran Enkraynıl ne kadar biçare görünüyordu öyle? Gözlerinin etrafı kıpkırmızı olmuştu. O kadar zayıflamıştıki, elmacık kemikleri görünüyordu. Dudakları renksizdi. Ne olmuştu ona böyle? Siyahlar içindeydi. Neyin yasını tutuyordu? Ketsihya, Leydi Enkraynıl'ın bir süre burada esir tutulacağını ondan sonra uzak bir krallığa sürgüne gönderileceğini işitmişti. Beyaz Kral, neden kendi kızına bu işkenceyi reva görüyordu?

"Leydi Enraynıl" dedi baş selamı verirken.

"AnnaPentran. Sadece AnnaPentran" dedi yavaşça AnnaPentran.

"Nasıl isterseniz Ley... AnnaPentran."

"Oturabilirsin Ketsihya. Ne istiyorsun?" Ketsihya his gücünü kullandı ve AnnaPentran'a ne olduğunu öğrendi. İşkence görmüştü. Vücudu yorgundu. Çok sevdiği biri gözlerinin önünde öldürülmüştü. Bütün bunların yanı sıra Aeran'ın öldüğünü düşünüyor ve bunun acısını da çekiyordu. Tamamen bitik haldeydi.

"Size ne oldu böyle?" dedi Ketsihya içten bir sesle. AnnaPentran hıçkırdı, ağlamaya başladı. Ketsihya bunu beklemiyordu. O taş kalpli, o güçlü kız ağlıyor muydu sahi? Ketsihya korkak adımlarla, AnnaPentran'ın yanına gitti, yavaşça çöktü yere. AnnaPentran başını onun omzuna koyunca çok şaşırdı Ketsihya zira AnnaPentran'ın kendisinden nefret ettiğini çok iyi bilirdi. Ketsihya zarif ellerini onun saçlarında dolaştırırken AnnaPentran hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti. Saatlerce o şekilde kaldılar. Ketsihya, elleriyle sakinleştirici bir enerji vermeye çalışıyordu AnnaPentran'a. Ama kızın acısı öylesi büyük öylesi şiddetliydiki, yatışmıyordu bir türlü. AnnaPentran, yıllarca nefretle baktığı, küçük gördüğü kızın kollarında muhtaç olduğu şefkati arıyordu. Büyü yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. AnnaPentran sakinleşti, ağlaması kesildi ve ihtiyaç duyduğu uykuya daldı. Ketsihya onu yavaşça yer yatağına yatırdı. Üzerini keçi yününden yapılma battaniye ile örttü. Elini onun alnına koydu ve acısını ruhundan aldı. En azından bu gece huzur içinde uyuyabilecekti. AnnaPentran rahat bir inilti çıkarınca Ketsihya çadırdan çıktı. Kendi çadırına girdi. Cadılar tek başlarına yaşarlar bu yüzden Ketsihya da tek başına yaşıyordu. Anne ve babası birer soykan olduğu için sürekli işleri olurdu zaten, zor görüşürlerdi yani. Ketsihya omuzlarına düşen cansız saçlarını elleriyle çekiştirdi. Ne yapması gerektiğini düşündü. Sonra kararını verdi. Zor ve sadece Cadı Soykanları'nın yapabildiği bir büyü olan "geleceği görme" büyüsünü yapacaktı. Bu büyü çok büyük bir yetenek isterdi ve de kötü sonuçlar doğurabilirdi. Ama Ketsihya gözünü kararttı, tüm cesaretini toplayarak denemeye karar verdi. Çadırından ihtiyacı olduğu iksirleri ve üzerinde siyah kabartmalarla "Aydesena Büyüleri" yazan kara kapaklı kitabı alıp, yıldızlı geceye çıktı. Aydesena Büyüleri, Aydesena Cadıları'na ait olan büyüleri içerir. Aydesena Cadıları'nın çok trajik bir hikayesi vardır. Bu cadıların tamamı kadındır. Rivayetlere göre bu cadılar, evrenle yaşıttırlar neredeyse. Çok ama çok uzun bir ömür yaşamışlardır. Önceleri iyilik adına çalışan bu cadılar daha sonra ellerindeki o inanılmaz güçleri tamamen kendilerinin mutluluğuna adarlar. Kısa süre sonra acımasızlıkları ve kötücüllükleriyle nam salarlar. Geleceğe hükmederek kaderleri değiştirirler, çiğ İnsan eti yerler ve zulümle eğlenirler. Tanrı'ya itaat etmeyi bırakır ve kendilerini tanrısallaştırırlar. Ve yine rivayetlere göre birgün ve gece Tanrı onları böler. Vücutlarını ve güçlerini parçalara ayırır. Aydesena Cadıları'nın her bir vücut parçaları bir soykan ailesini oluşturur, güçleri bu ailelerin vücudunda hayat bulur. Kötücül kalpleri insanlara dönüşür ve insan ırkı bu yüzden saf kötülükten yaratılmıştır. Böylece ırklar doğar. Öldürülmeyen ve Tanrı'nın gazabından kurtulabilen Aydesena Cadıları ise Kara Kahin isimli birer yaratığa dönüşürler. Daha önce hiç görülmeyen bu yaratıkların geçtikleri her yerde ölüm, nefret ve kin götürdükleri söylenir. Tabii bunların hepsi birer efsaneydi ama Ketsihya bu anlatılanların çoğuna inanıyordu çünkü onun elinde gerçek bir kanıt bulunuyordu. O cadıların elleriyle yazdıkları bir büyü kitabı. Bu kitap Ketsihya'nın asırlar önceki atalarına bırakılmış ve nesiller boyunca elden ele aktarılmıştı. Ketsihya bu kitaptaki birçok büyüyü denemiş ama hiçbirinde başarı sağlayamamıştı ama artık Cadı Olgunluğu'na erişmişti, artık istediği çoğu büyüyü yapabilirdi. Yıldızların aydınlattığı gecede, ormanın derinliklerinde bir açıklık buldu Ketsihya. Dizleri üzerine çöktü. Toprak zemin ertesi gece yağan yağmurun etkisindeydi hala. Uzun tırnaklı elleriyle okşadı nemli toprağı, kokusunu içine çekti. Elleri soğumaya ve gri parıltılar yaymaya başlarken sadece odaklandı. "Yapacağım" dedi defalarca kez. Toprak uygun kıvama gelmişti, rahatça büyü yapılabilirdi üzerinde. Ketsihya, Aydesena Büyüleri adlı kitabı açtı ve kısa bir süre içinde "Geleceği Görmek" isimli sihri buldu. Ketsihya, Aydesena dilini kendi kendine öğrenmişti. Hiçbir büyü yardımı olmadan. Sadece harflerin tekrarlarına, yazılışlarına ve kullanımlarına bakarak çözmüştü bu dili. Yıllarını vermişti bu iş için. Büyünün yapılışını okurken şaşırdı. Çok basitti. Hatta fazla basit. Ketsihya bir keresinde bu kitaptaki bir büyü olan "Kohnessea" yani bir çeşit zamanda yolculuk büyüsünü denemişti. Amacı, Aeran ile tanıştığı güne gidip olanları değiştirmekti. O gün Aeran'ı ilk gördüğü yere; Beyaz Krallık pazarına gitmeyecek ve Aeran'ı hiç tanımayacaktı. Böylece ona hiç aşık olamayacaktı. Ama olmadı. Büyü o kadar zorduki... Küçücük bir iksiri için binlerce yanan siyah gül toplanması gerekiyordu. Ama ne yazıkki; "yanan siyah gül" diye bir şey yoktu. Bu yüzden Ketsihya, geleceği görme büyüsü için sadece yüksek kontrol ve odaklanmaya ihtiyaç olduğunu görünce çok şaşırdı. Boşluk'a ulaşmaya çalışırkende bunu yapardı. Kitapta yazan büyülü sözleri söyledi ve odaklandı. Ellerini dakikalarca hazırladığı toprağın üzerinde gezdirdi. Sonunda toprak soğumaya başladı ve görüntüler belirdi üzerinde. Ketsihya bu görüntünün kimin görüntüsü olduğunu anlayamadı. Geleceği görme büyüsünün en kötü yanı, görülen geleceğin zamanının belli olmamasıydı. Yani bu büyüdeki "gelecek", bir saat sonrasıda olabilirdi, yediyüz asır sonrasıda.. Ketsihya gördüğü kızın çok ama çok uzak bir gelecekte yaşadığını düşündü. Giydiği kıyafetler çok farklıydı. Tırnaklarının rengi değişikti. Kızın mavi tırnakları vardı! Ketsihya çok şaşırmıştı. Bu ne biçim bir yaratıktı? Saçlarının yarısı yoktu, diğer yarısı ise kısa ve pembe renkteydi. Burnunda ve kulaklarında metal yüzükler vardı. Ketsihya, büyüye yön vermeye çalıştı;

"Bana geleceği göster. Bana AnnaPentran Enkraynıl'ın, Aeran'ın, benim ve soykanların geleceğini göster."

Hiçbir şey değişmemişti. Yine görüntüde o değişik kız vardı. Ketsihya sessizce ve merakla izlemeye koyuldu. Kız kitap okuyor ve bir süre sonra uykuya dalıyordu. O uyurken odaya siyah bir sis çöküyor ve kızın ruhuna zulm ediyordu. Kızın bedeni uyurken, ruhu acı çekiyor ve bitap düşüyordu. Saatlerce işkence görüyordu ruhu ama uyanmıyordu kız, bedeni farketmiyordu hiçbir şeyi. Siyah sis daha sonra vücut buluyordu sanki, gölgeye dönüşüyordu ve gölge fısıldıyordu;

"Sonunda karşılaştık" diyordu. Ketsihya, çehresi görünmeyen bu varlığın, uyku pozisyonundaki kızla konuştuğunu sanıyordu. Oysa bu büyük bir yanılgıydı. Zira, gölge kızla konuşmazdı. O, aciz gördüğü kimseye görünmez vede konuşmazdı. O, odadaki başka bir varlıkla konuşuyordu. Ketsihya'ya görünmeyen bir varlıkla. "Böylesine farklı bir ruh ile daha önce hiç karşılaşmamıştım. Evet. Farklı. Kelimemiz bu. Farklı. Zira sen safruhsun." Konuştuğu her ne ise ona cevap vermiyordu. "Benim yokedilemez olduğumu biliyorsundur umarım" diye devam etti gölge.

"Yanılıyorsun, Dejavu Lord. Sen yokedilebilirsin."

"Ben hiç varolmadım Ankah. Varolmayan, yok olabilir mi?"

"Varoldun. Seni Ketsihya varetti."

Toprak zemindeki görüntü birden yokoldu. Ketsihya'nın tüyleri diken diken olmuştu. Bu da neydi böyle? Bu ne tür bir gelecekti? Ankah ! O gerçekten doğacak mıydı? Ketsihya buna ihtimal bile vermezdi. Mükemmel kadın ve mükemmel erkekten doğacak çocuk. Mükemmelliyete kim ulaşabilirdiki? Ketsihya silkelendi. Dejavu Lord ne demekti? Dejavu diye bir kelimeyi hiç duymamıştı Ketsihya. Ve son olarak; "Seni Ketsihya varetti" demişti Ankah. Ketsihya'nın kalbi üşüdü birden. Korktu. Anlamlılaşmaya başladı aklındaki görüntüler. Tüyleri diken diken oldu. O an tamda o an her şeyi öğrenmişti aslında. Liz'i tanıyordu, Lorennah'ı, Randhom'u, Elijah'ı. Ankah'ın Lorennah olduğunu biliyordu. Ve Dejavu Lord'u vardeceğini görüyordu. Gözleri yaşardı. Tanrı ona nasıl bir rol biçmişti. Nasıl bir gelecekti bu? Zamanın olmadığı bu topraklardan milyar yıl sonralarına nasıl geçilecekti böyle? Mavi tırnaklı, pembe saçlı kız; Liz nasıl doğacaktı? Hüngür hüngür ağlamaya başladı Ketsihya. Nasıl yapacaktı tüm bunları? Ankah'ın koruyuculuğunu nasıl yapacaktı? Dejavu Lord'u nasıl var kılacaktı? Ve en önemlisi tüm bunları yapacağını nasıl saklayacaktı? Soykan-ı Auron'un ve Ankah'ın doğacağını, Elijah'ın ölümsüzlüğe kavuşacağını, Dejavu Lord'un o inanılmaz varlığını, Elance'ın imparatorluk kuracağını, Liz'in Uyanış'ı gerçekleştireceğini ve daha birçok şeyi nasıl saklayacaktı? Derin bir nefes aldı, pişman olmuştu. Ama artık çok geçti. Kadere saygı gösterip, yaşayacak ve yaşatacaktı olanları.

" Ve bilki Ketsihya ,

Sen Yücelik mertebesine eriştin.

Ve bilki Ketsihya ,

Sen sadece varlığını oluşturdun

Dejavu Lord'un.

Onu asıl vareden,

Zulümlerine izin veren

Kendine Tapan'dan başkası değildir.

Ateşini körükleyen,

Olanlara boğun eğen

Irkın, cadılar

ve tüm sessiz şeytanlardır

Lord-u Dejavu'yu doğuran.

Sen sadece onu varettin.

Gücünü göstermesi için

Fırsat verdin.

Ve şimdi, Ankah sıra sende.

Seçim senin elinde.

Işığa boğduğun dünyada,

Azatta senin, Zulmde. "

-Kutsah Kader Lahiti'nden

--------------------------

-Kırmızı Kraliçe ♣ :)

Satranç Jokerleri 2 : Devrim Şafaklı Düğün♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin