Derin bir nefes alarak yataktan kalktım. Ne zaman uyuyakaldığımı bile bilmiyordum. Dün geceye dair en son hatırladığım şey, sırtıma inen kemer darbesiydi. Aynanın karşısına geçip sırtımı döndüm ve başımı aynaya doğru çevirdim. Gözlerim, gördüğü manzara karşısında dolmaya başladı. Ağlamamak için çenemi sıkarak dolabın karşısına gittim. Sahi neyiydim ben bu adamın? Neden onun yanındaydım?
Üstüme bol bir kazak geçirip tekrar yatağa oturdum. Yapacağım hiçbir şey yoktu. Koskoca evde gün boyunca bu odada oturmakta zulüm olmuştu artık. Sıkıntılı bir nefes verdim. O, bu eve geldiğinde yine her şey berbat olacaktı. Yine şiddet uygulayacaktı ve ben karşısında dik durmaya çalışacaktım. Pencereyi açıp derin bir nefes çektim içime. İzmir'e doyamamışken beni zorla Trabzon'a getiren bu dengesizi asla unutmayacağım. Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim ve pencereyi sertçe kapattım. İnanıyorum, bir gün bana haram edilen bu hayattan bir şekilde kurtulmayı başaracağım. Odadan çıkıp aşağı indiğim an Serdar denilen ahmak karşımda dikildi. "Bir şey mi istediniz Berva Hanım?" Şimdi bütün kinimi, nefretimi bu aptalın suratına kussam da bir şey demeyecekti. Eğer bu adamı delirtip bana zarar vermesini sağlarsam, Tolga denilen ruh hastası onu öldürürdü. Belki o zaman kurtulmak için bir şansım olurdu. Hafif bir tebessüm edip Serdar'ın bütün dikkatini bana vermesini sağladıktan sonra yüzüne tükürdüm. Gözleri kocaman açılırken sesini çıkartamadı. Tolga ona zarar verir diye korkuyordu. Sinirle tekrar odaya çıktım.
İzmir'i, annemi, arkadaşlarımı, çocukluğumu ve anılarımı deli gibi özlüyordum. Beş senedir neden hiç tanımadığım birinin yanında kalıyordum ki ben?
Hava yeni yeni kararmışken bu düşüncelerden kurtulmak istedim. Buraya ilk geldiğimde herkesin dilinde olan adam geldi aklıma. Laxeri...
Ne adını biliyordum, ne de kendisini görmüştüm. Ama onun beni de kurtaracağına inanıyordum. Ona sığınan herkesi korumuş. Eğer bende buradan kaçıp onu bulabilirsem ve sığınırsam beni de korurdu. "Laxeri, beni de kurtar. Ne olur!"
Yaklaşık üç saat boyunca odadan dışarı çıkmayıp laxeri denilen kişiyi düşünmüştüm. Herkesin ona güveni, hayran olunacak bir şeydi ve ben inanıyorum o laxeri denilen adam beni de kurtaracak. Eğer onu bulabilirsem yanından hiç ayrılmayacağım. Kalbim zaten merhametinden dolayı ona hayranlık besliyordu. Belki onun o merhametli kalbi de bana bir hayranlık beslerdi.
"Karıcığım, ben geldim." Sesini duyar duymaz yatakta sıçradım. Gözlerim korku ile büyürken sırtımı yatağın başlığına yasladım. "Gelmesen de olurdu." dedim ve gözlerimi kapattım. Şükürler olsun ki sesim, bedenime göre gayet güçlüydü. "Berva, beni zorlama! Uykum var."
"Tolga, zorlamayacağım seni. Tamam uyu, ama bu sonsuz uykun olur umarım."
"Berva!" diye bağırdı ve yanıma gelip sertçe yataktan kaldırdı beni. Bana ne kadar vurursa vursun, ondan asla korkmayacağım. Şu an tek amacım laxeri denilen adamı bulup ona sığınmak.
Bana vurmak için elini kaldırdığı sırada gözleri doldu. Bakışlarım eline kaydığında elini yumruk yapmış sıkıyordu. "Neden Berva? Neden böyle yapıyorsun?"
"Tolga, sıkıldım anlamıyor musun? Sen beni İzmir'den ayırdın! O yetmemiş gibi getirdin buraya kapattın! İnsan yüzü gördüğüm yok. İşte bu yüzden yapıyorum. Anladın mı? Bu yüzden senden nefret ediyorum! Hayallerimi çaldığın için senden nefret ediyorum!" Sözlerimi tamamladığım an saçlarıma yapıştı ve yüzümü kendi yüzüne yakınlaştırdı. Beş senedir bana dokunmasına izin vermediysem, şimdi asla vermeyeceğim.
"Sana bunu yapmak istemediğimi söyledikçe sen haddini aştın. Ama insan hakkettiğini bulmalı değil mi Berva?" Ruhsuzca güldüm. "Ödün kopuyor değil mi?" Gözlerime öfke ile bakarken başımı sertçe duvara vurdu. "Neden ödüm kopacakmış lan benim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba
ChickLitBaşına gelen her türlü felakete direnmeye çalışan genç bir kız. Babası tarafından hiç tanımadığı bir adama henüz on beş yaşında satılmış bir kız. Kendi kendine verdiği hayat mücadelesi yetmiyormuş gibi bir de aşk diye bir bela çıkıyor başına. Yıllar...