bölüm 5

114 14 5
                                    

Sabah Ezgi'nin çığlıklarıyla uyandım. yarı mayışık bir sesle

  " Ezgi şu lanet çeneni kapat yoksa ben kapatmasını bilirim."  açıkcası bunları söyledikten  sonra kafama şaplağı yemek pek uzun sürmedi

Bir yandan kafamı ovalayıp bir yandanda konuşuyordum

" ne vuruyosun ayı,  ahhh!  Deli midir nedir? " ve yeni bir şaplak daha " sus kız, burda sana çok önemli bir haber vermek için toplanmış bulunuyoruz.

-bu sırada sesini cırtlaklaşıyor.- bil bakalım ben bugün  ne öğrendiiiiim!"

Allahım artık gözlerimin görmesinden daha çok göz devirmek istiyorum. buda dua listemin en başına eklenirse çok mutlu olurum ya RABBİM, onun sesini taklit ederek

" ne öğrendiiiiiiin!?"  dedim. o sırada yatağımın sol uç kısmında büyük bir  çöküklük oluştu.boşuna ayı demiyoruz . yine benim yatağıma kuruldu. " senin şu erkek arkadaşın varya! "  ne erkek arkadaşı be. sensin erkek arkadaş. zırdeli.

sadece "hı?!"  diyebildim. " ya hani yeni tanıştığın erkek varya ."  bu kız ne saçmalıyo. yine "hı?! " dedim. bu sefer derin bir of çekti ve konuşmaya başladı. " söylemiyim, söylemiyim diyorum illa söylettiriyorsun ha!  hani tokat atığım yakışıklı varya. "  niye direk Kerem demiyor bu belgeli gerizekalı?  sonra bana patlıyor. o Kerem'den mi bahsetti?  uha ne oldu ki?  " ....

  Kerem Denizel'den

  Şu anda Eren'nin kapısının  önündeyim.Kızın evini bulmak pek zor olmadı. Zaten iddiaya girer girmez Kadir'e söylemiştim. o biraz araştırma yaptı. kızı takip ettirdim ve evini kolaylıkla buldum. Kadir kim diye sorarsanız o benim sağ kolum . bütün ayak işlerimi o yapar.

Zili çaldım. sonrada beklemeye başladım.kapının arkasında bir hareketlenme oldu. ondan sonrada "kimo ?" diye bir ses yükseldi.  Normalde olsa benim diye bağırırdım ama tabikide " Ben Kerem.. Kerem Denizel." kapı birden açıldı ve karşımdaki kız... anılarım depreşti şuan. karşımdaki kız bana tokat atan kızın ta kendisi. şu anda eski türk filimlerine bağlayıp " bir zamanlar tanımadığın ama tokatı bastığın bir erkek vardı hatırlarmısın kuzum. " demek isterdim ama şuanda ciddi olmam lazım ki tekrar bir tokat faciası yaşamayalım. Onun konuşmasını beklemeden lafa giriştim " Ben Eren'e bakmıştım. acaba evde mi? "  Uzun süre beni süzdü ardından da bekle çağıriyim dedi. insan bir evde bekletir. edepsiz. burda yol yorgunuyuz. birde  bu küçük cadıya kafa yoramıyacam. Ayaklarımla belli bir ritim tuttup beklemeye başladım. Yaklaşık 8 dakika sonra kapı tekrardan açıldı. Karşımda Eren ve o cadı çıktı. o cadı Eren'nin kolunu tutmuş benim bir şeyler dememi bekliyor. onun yanında konuşucağımı zannediyorsa yanılıyor hanımefendi. " Eren... kumsala doğru gidelim mi?  "  ben bunu deyince hemen cadı lafa karıştı " Burda söyleyemiyor musun?. Gelemez seninle kumsala felan. "   tek kaşımı kaldırıp "hadi ya?  sana sorduğumu hatırlamıyorum." dedim. kendini Eren falan mı sanıyor bu cadı " bencede burda konuşmamız en iyisi."     

  tamam... işte bunu beklemiyordum.           "ben sadece ikimizin konuşmasını isterim. yani yanımızda başka birilerinin olmasını istemem." bunları o cadının gözlerinin tam içine bakarak söyledim. tabiki kaşlarımı imayla kaldırmayı eksik etmedim. bu sözcükleri ona sarf ettiğimi anlasa bile bir şey demeyip Eren'in ağzından dökülecek sözleri beklemeye koyuldu. Tabi ki Eren'in 'Ezgi sen burda kal'  demesinden o kadar  emin duruyor ki.  " Ezgi sen bizi yanlız bırakabilir misin? "  ve  duble qabak!  şu an ona öyle bir bakıyorum ki, biri bana öyle baksa yemin ederim sülalesine.. neyse. Ezik olanlar ezilir. ve bende bir eziği bakışlarımla ezmekten çok memnunum.  Gözlerimi tekrardan Eren'in gözlerine çevirdim. tabiki yine bana bakmıyor. bence bir bakıma bakmamakta haklı, eğer bana bakarsa kendine engel olamayıp üstüme atlıyacağının farkında . akıllı kız.  Şu iddea meselesinden de artık sıkıldım. çok uzadı . diğerlerine sadece bir bakışım veya kenara sıkıştırıp öpmem yetiyordu. hepsi kendilerini ağır satmaya programlamışlar. ama eninde sonunda satıyorlar ya ben ona bakarım.  Adının Ezgi olduğunu öğrendiğim kız söylene söylene içeriye girdi, bende en etkileyici bakışlarımı Eren'e yolladım. Yine tın yok .  " ee ne konuşmaya geldin? " 

" Ben seninle buluşmak istiyordum." " Neden? "  Neden mi?  tabikide ondan hoşlanan aptal çocuk rolünü çok net  belli ettim. Salağa yatıyordu anlaşılan. " Senden hoşlanmış olamaz mıyım?  "  şimdi ne diyecekti ki?  ama ben senden hoşlanmadım diyerek zor kız imajı mı vericek yoksa  anlamadım?  diyerek yine mi salağa yatıcak?  " Benden hoşlanman imkansız. yani eğer hoşlandıysan bile biraz sonra hoşlanmassın emin ol" dedi alaycı gülüşüyle.  Yemin ederim bir bok anlamadım. salağa yatma sırası bende anlaşılan " Niye ki?  Neden? " 

" Çünkü ben körüm. Ve emin ol kimse kör biriyle ilgilenmek istemez" 

ENGEL YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin