BÖLÜM 1

85 6 3
                                    

Medya=Onur ve Derya

Ben Alev.Yirmi iki yaşındayım. Tıp fakültesinde ki son yılımı okuyorum.Anne ve babam ben on dört yaşındayken boşandı, babam annemle boşandıkları gün arkasını dönüp, gitti bir daha da görmedim.

Arkasından çok ağladım "gitme" diye, bir kere arkasını dönüp bakmadı bile o günden sonra babam benim için bitmişti. Boşanma nedenlerini sorduğumda babam" annemi sevmediğini ve aldattığını "söyledi.Annem babamı çok severdi. Bu olaydan sonra kanser oldu, tedavi ediliyordu ama ilaçlarını kullanmıyormuş. Doktorlar odasını temizlerken ilaçları içmediğini anlamışlar. Annem dört yıl önce vefat etti, annemin vefatından sonra burada dayım gille beraber yaşamaya başladım.Dayım ve yengem ise şuan çiftlik evindeydiler. Dayımın benim üzerimde çok emeği var. Ne yapsam da ve ne kadar çabalasam da hakkını hiç bir zaman ödeyemem.Annemin vefatından sonra bana kolkanat gerdi. Kendime gelmem daha da uzun sürebilirdi ama dayım bir taraftan psikolog yardımı diğer taraftanda okul da eksik kaldığım konularımı tamamlamak için ayrıca derslere gönderdi. Şuan onun sayesinde buralara ulaştım. Dayım, yengem ve Onur her zaman yanımda olup ban yardımcı oldular.Benim yanımda olmasaydılar şuan ölmüştüm yada bu kadar başarılı olup buralara kadar ulaşamazdım.

Sabahın erken saatlerinde perdenin arkasından sızan güneş ışınlarının rahatsız hissedici parlaklığı ile yatağın sol tarafına döndüm. Ama artık çok geçti, uyanmıştım bir kere yataktan uyuşuk bir şekilde kalktım, lavaboya  doğru ilerledim.Krem rengi kapıyı açarak içeriye girdim . Banyo ağırlıklı olarak siyah ve petrol mavisi renklerle bezenmişti.Elimi ve yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra odaya geri döndüm. Odam ise yine petrol mavisi ve siyah ağırlıklıydı. Pencerenin önünde ki perdeyi çekerek havanın nasıl olduğuna bakarken Almina 'nın erkenden kahvaltı masasını hazırladığını gördüm. Ona göz devirerek perdeyi kapattım.Bir insan neden sabahın köründe kalkıp arkadaşının evine daha
doğrusu kuzenimin evine gelerek kahvaltı hazırlar ki.
Biraz üşengeç olmayı öğretmek iyi olur ama bu kimin işine gelmez ki .Sabah istediğin saatte kalıyorsun ve Kahvaltı masası hazır bir şekilde seni bekliyor.Kulağa hoş geliyor. Hakkını yememek lazım Derya da yardım ediyor.

Ona bizimle beraber kalmasını söyledik ama kabul etmedi yinede arada sırada burada bizimle beraber kalıyor.Ev zaten yeterince büyüktü.Onur rahatlığına düşkün bir insan olarak villa satın alıp bizide buraya yerleştirdi .İyiki Onur evin anahtarının birini Almina 'ya vermiş. Bu düşüncelerime gülerek dolabın karşısına geçtim .

Bugün havanın güzel olduğuna kanaat getirerek tayt ve t-shirt giyerek odadan çıktım.

Merdivenlerden aşağıya doğru inerken Onur ve Derya' nın odasının kapısının kapalı olduğunu gördüm demek ki daha uyanmamışlar. Yüzümde istemsizce bir sırıtma belirdi, sonuçta uykucular ne beklersiniz ki aşağıya Almina'nın yanına indim.Koşarak ona sarıldım ve

-"Günaydın tatlım nasılsın" dedim.
Oda bana doğru dönerek sarıldı.

-"İyiyim tatlım sen nasılsın? "dedi.

-"Bomba gibiyim bugün kahvaltıdan
sonra bizimkilere haber verip bir şeyler mi yapsak ?"diyerek meraklı gözlerle cevabını bekledim.

İşaret parmağını yanağına koyarak düşünür gibi yaptı .Yüzüme ciddi bir şekilde baktı ama bu ciddilik çok kısa bir an sürdü benim meraklı gözlerimi görünce dayanamayıp gülmeye başladı.Bende dayanamayıp onla beraber gülmeye başladım .Biz böyle gülerken içeriden elinde ekmek sepeti ile uyduğunu düşündüğüm Derya geldi.Bizi bir güzel süzüp,

-"Hayırdır bensiz neye gülüyorsunuz böyle" diyerek tek kaşını kaldırdı. Biz bu haline daha çok güldük en sonunda gülmemiz bittiğinde Almina neye güldüğümüzü anlattı. Oda bize cevap olarak

-"Siz gerçekten iyi değilsiniz bende gerçekten komik bir şey oldu sanıp heveslenmiştim sizden ne beklenir ki hevesim kursağımda bıraktınız ." diyerek dudaklarını büzdü.

-"Birisi komik bir şeyler duymak istiyor sanırım ben bunlar için burdayım ." diyerek bize doğru gelen Nisa'yı yeni fark ettik.Bu cümleleri duyar duymaz direk ona döndük ben ve Almina koşarak Nisa'ya sımsıkı sarıldık. Çünkü Nisa bizim her şeyimiz. Çok özlemiştik onu çoğunlukla ağırabi davranışlar yapsada. Derya bu halimize gülerek

-" Kızlar yeter kızı boğdunuz." dedi baktı ki umursayan yok oda omuz silerek yanımızda geçerek mutfak tan eksik olan kahvaltılıkları almaya gitti giderken de

-"Hoş geldin canım"demeyide unutmadı tabi.

-" Hoş buldum"dedi Nisa boğuk çıkan sesiyle. Nisa 'yı gerçekten çok özlemiştik.Yaz tatilinde ailesi ile birlikte Anne annesi' ni ziyarete gitmişti.
Derya elindeki kahvaltılıkları da masaya koyduktan sonra yanımıza gelerek Almina ve beni iterek Nisa'ya sarıldı.Bizde bu duruma güldük. Derya ve Nisa birbirlerinden ayrıldılar .Derya bana dönerek

-"Ve sen Alev Hanım geç kalktığın için ceza Onur'u sen kaldırıp kahvaltıya çağırıyorsun ve eğer tatlı oğluşumu uyandırırsan, bir hafta boyunca evin her köşesini sen temizlersin ve yemekleride sen yaparsın "diyerek beni tam on ikiden vurdu.Büyükçe yutkundum Allah'ım yaaa nolur vazgeçsin lütfen lütfen. Bu sözleri duyan kızlar direk gülmeye başladılar.Arkadaş haklılar yani ben ki bir yumurta çakmayı bilmeyen ve aşırı derece de sakar bir insan olarak kendime acıdım yani, hadi temizliği geçtim en azından onu biraz olsun yapıyorum (!)ama yemek ve mutfakla aram yüz milyon da sıfır. Hemen acıtasyon yapmaya başladım.

-"Ama ya ben bugün bizimkilerle gezecektim.Acı bana" diyerek tatlı olduğumu ve düşündüğümü umarak dudaklarımı büzdüm ve yavru köpek bakışlarımı yolladım. Bizim kurnaz yer mi hiç,

-"Hiç öyle bakma Alev  senin için
ceza değil çok büyük bir ödül.Yoksa bu gidişle hiç bir şey öğrenemiyeceksin ve evde kalacaksın. Sonra bizim başımızın etini yiyeceksin, yani seni düşündüğüm den falan değil kendime ve canım kocacığıma acıyorum oğluşumu da unutmamak lazım. Değilmi kızlar "diyerek onlarada onaylattı. Tabi onlar dünden razılar , hemen kafalarını salladılar.

-"Bir kere ben evde falan kalmadım elimi sallasam ellisi değil yüzü gelir yanımada ben el sallamıyorum.Yani sizin beni çok sevdiğinizi ve arkamdan çok üzüleceğinizi bildiğim için başkalarının yanında mutlu olamam ondan yani. Bu arada bu yaptığınızı bir kenara yazdım ve asla unuttuğumu sanmayın .Ahh bir tek beni anlayan Gizem var oda burda değil of of."dedim tabi bu dediklerime ben bile inanmadım onlar nasıl inansın zaten dayanamayıp hepsi gülmeye başladı.Bu arada Meriç dört yaşında ve çok tatlı.

Bende saçımı havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde onlara doğru savurup eve doğru yürüdüm. Arkamı döner dönmez dua etmeye başladım bir taraftan da dudağımı kemiriyorum.

-"Allah 'ım nolur bana yardım et biliyorum iyi bir insan değilim ama kendimi geçtim evdekilerin ve arkadaşlarımın sağlığı söz konusu onlara acı ."diyerek dualarıma devam ettim.
Merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladım.Sonunda merdivenler bitti ve ben koridorda tek başıma korkuyla Onur ların odasına baktım.Son duamı ederek derin bir nefes alıp geri verdim.Odanın kapısına doğru yürümeye başladım. Birinci adım, ikinci adım, üçüncü adım ...ve onuncu adım

Tamı tamına on adımda kapının önünde durdum .Kapının kolunu sıkıca tutarak yavaşça açtım.Anlamıyorum yani bir insanın uykusu bu kadar hafif olamaz Benim bile uykum bu kadar hafif değil .İnşAllah uyanmassın meriç.İlk önce kafamı içeriye doğru uzattım, yavaşça bedenime içeriye doğru ilerlettim.Kapıyı kapatmaktan vazgeçtim şimdi hızlı kapanır pencerede açık dedim ve sonuna kadar kapıyı açtım. Ama açmaz olaydım. Kapıya arkamı dönüp ilk önce Meriç'in yatağının yanına gidip uyuyup uyumadığını kontrol ettim.Uyanmamış halân uyuyor.
Tuttuğum nefesimi rahatlayarak, yavaşca bıraktım.Onur'un yanına gittim tam sessizce "Onur" diye seslenecektim seslenemeden kapı sert bir şekilde kapandı.
Ve işte sonum geldi Onur küfür ederek yataktan kalktı. Ardından Meriç kulakları patlatacak şekilde ağlamaya başladı.
İşteee bir hafta lık eziyetim başlamış oldu.

Hatalarım varsa affedin ilk kitabım anlayış gösterirseniz sevinirim😊😊😊
Yorum ve vote lerinizi bekliyorum.

SimsiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin