haters

699 88 18
                                    

Bighit binasından içeri girerken biraz gergindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bighit binasından içeri girerken biraz gergindim. Bunun büyük bir iş olduğunun farkındaydım. Tabi cebime kazandırdığı paranın da farkındaydım ve bunun ağırlığı beni strese sokmaya yetiyordu.

Bir menajer beni giriş alanında karşıladı ve stüdyoya doğru yönlendirdi. Rapmon'un bu provada olamayacağını çünkü feci bir nezleye yakalandığını da kısa yürüyüşümüzde bildirdi. Suga denen adamla tek kaldığıma pek sevindiğimi söyleyemeyecektim. Onda bana negatif gelen bir şeyler vardı.

Menajer benim için stüdyonun kapısını açtı ve sonra odayı terk etti. Yoongi (gerçek adını öğrenmiştim) havalı aletlerin arkasında oturuyor ve muhtemelen tonlamasıyla alakalı bir şeye bakıyordu. Bu stüdyoda olan son model aletlerin çoğu bizim şirkette yoktu. Her zaman eski modellerle yetinmek zorunda kalmıştım. Bu aletlere bakarken kendimi şeker dükkanına salınmış bir çocuk gibi hissetmiştim.

"Hoşgeldin Hoseok. Otursana." Yoongi kafasını baktığı ekrandan kaldırmadan söylediğinde tüylerim havalanmıştı. Gerçek adımı söyleyişinde içimi tırmalayan bir şeyler vardı ama ne olduğunu bilmiyordum. Ayrıca hakkımda biraz araştırma yapmış gibiydi. Gerçek adımı söylediğimi hatırlamıyordum.

Tekerlekli sandalyeye oturdum ve kendimi ona doğru çektim. Biraz hızlı çektiğimden dolayı kafasını kaldırıp bana baktı ve birkaç saniyelik garip bir göz teması kurduk. İnsanlarla uzun süreli göz teması kurmaktan hoşlanmıyordum o yüzden ilk kafasını çeviren ben oldum.

"Kendi kısmını bitirdiğini ümit ediyorum." dedi sıkılmış bir ifadeyle. Bu işi umursadığı her halinden belli oluyordu. Batırmamı istemiyor desem daha doğru olurdu. Hayranlarını gerçekten seviyor olmalıydı ( :') biz de seni seviyoruz Yoon Yoon).

"Bitirdim ama hala melodi konusunda endişelerim var. Sözlerin oturup oturmayacağını bilmiyorum." dedim gergince. Çok para kazandığım işlerde performansımın yüzde yüzünü göstermek istiyordum.

Yoongi yavaşça kafasını salladı ve kaydı başlattı. Rapmon'un sesi stüdyoyu hemen doldurmuştu. Şarkının bu kısmını beğenmiştim.

Şarkının benim söylemem gereken kısmı geldiğinde derin bir nefes aldım ve sözleri okumaya başladım. Aslında gelmeden önce birkaç kez prova yapmıştım ama yine de sesim titreyecek diye çok korkuyordum.

"Burada dur." dedi Yoongi ben daha sözlerin ortasına gelmemişken.

"Sorun ne?" diye sordum beni çabucak durdurduğu için sinirlenmiştim.

"Az önceki kısmı daha kalın bir tondan söyle. Sesin melodiye ince geldi." dedi.

Dediğine uyup söylediği kısmı tekrar ettim. Dediği gibi bu şekilde söylemek kulağa daha uyumlu gelmişti. Yaklaşık yarım saat süren provadan sonra her şeyin tam olduğuna karar verdik ve Yoongi kaydı durdurdu.

"Senin kısmını açmayacak mısın?" diye sordum bir anda. Şu ana kadar Rap Monster'ın ve şu Supreme Boi denen herifin kısmını tam olarak duymuştum. Sondakinin onun kısmı olduğunu tahmin ediyordum ama bana tam olarak hiç dinletmemişlerdi. Benim şirketime geldikleri gün o kısım henüz bitmemişti.

"Bitmeden yaptıklarımı göstermeyi sevmem. Şimdi, burada başka bir işin yoksa gidebilirsin." dedi ve beni resmen stüdyosundan kovdu. Bir şey söylemedim ve yerimden kalktım. Onunla uğraşacak enerjiyi kendimde bulamıyordum. Stüdyoyu terk ederken çantamı sırtıma asmaya çalışıyordum. Askısını bir türlü bulduramamıştım.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" Kalın ve temiz bir ses yakınlardan sordu. Gözlerimi çantamdan çekip sesin geldiği yöne baktım ve sarışını sonunda görebildim. Eh en azından artık sarışındı. İlk tanıştığımızda saçlarının kahverengi olduğuna neredeyse emindim.

Saçlarını yapan kadını epey sinirlendirmiş gibi gözüküyordu, kadın her an elinde tuttuğu düzleştiriciyi gözüne sokabilirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarını yapan kadını epey sinirlendirmiş gibi gözüküyordu, kadın her an elinde tuttuğu düzleştiriciyi gözüne sokabilirdi.

"Yardıma ihtiyacım varmış gibi gözüküyor muyum?" dedim kendimi işaret edip. Bir elimde güneş gözlüklerimi tutuyordum.

"Hmm belki." dedi, saçını yapan kadını eliyle savuşturdu. Kadın sonunda özgür kaldığı için rahatlamış gibiydi; bütün ekipmalarını bırakıp oturduğu sandalyeden kalkmasına izin verdi.

"İsmim Kim Taehyung. Resmi olarak tanışamadık." dedi ve bir elini uzattı Gucci çocuk. Onunla alakalı birkaç haber okumuştum. Bu zengin pezevenk boynundaki fulara kadar her şeyin 3 haneli rakamları aşmasına dikkat ediyor, her şeyin en pahalısını almaktan çekinmiyordu. Sanırım damak zevki konusunda bunun tam tersiydi. Küçük hayranım bugün epey heyecanlı görünüyordu.

Uzattığı eli görmezden geldim ve bir elim cebimdeyken üzerine doğru bir adım attım. Bu, onun derin bir nefes almasına sebep olmuştu. 

"Bunu senin için kolaylaştırmamı ister misin? Stüdyomun iki sokak arkasındaki kırmızı apartmanda oturuyorum. İkinci kat. Ne demişler büyük oyna ya da eve git. Görüşürüz Kim Taehyung." İki parmağımla ona öpücük attım ve binadan dışarı çıkmayı başarabildim. Kartları açık oynamayanları hiç sevmezdim. Ben karmaşık işlerin adamı değildim sanırım.

Geleceğini biliyordum. Bana ilk sorusunu sorarken o da apartmanımın kapısından gireceğini biliyordu. Eh, cidden işini kolaylaştırdığım için sevinmeliydi. Bu iyiliği herkese yapmazdım.

Eve dönüş yolunda liseli bir kız yolumu kesti. Üzerindeki üniforma onun bir kolej öğrencisi olduğunu gösteriyordu.

"Aman tanrım Jhope oppa!!! Seninle karşılaştığıma inanamıyorum. Telefonumu imzalar mısın??" Bu ilk defa başıma gelmiyordu elbette. Daha önce de imzamı isteyenler olmuştu tabiki ne de olsa konsere falan çıkıyordum. Ama hiç bu kadar heyecanlı ve bu kadar genç hayranlarım olmamıştı.

Kızın elindeki kalemi alıp telefonunun arkasını imzaladım ve bana sarılmasına izin verdim. Eğer beni idolü olarak görüyorsa küçük bir kızın kalbini kırmak istemezdim. Karmaya çok inanırdım.

"BTS'le düet yaptığını duydum oppa. Bu doğru mu?" diye sordu heyecanlı kız. Yanakları kızarmıştı. Bir şey saklamada iyi değildi. Bundan sonra söyleyeceğim cevabın beş dakika sonra bütün dünyadaki BTS hayranlarına yayılacağını biliyordum ve eğer Bighit bir duyuru yapmamışsa benim bir şey söylemeye hakkım yoktu. Hakkım yoktu değil de tazminat davasını falan ödemeye param yoktu desek daha doğru olurdu sanırım.

"Bunun hakkında bir şey öğrenmek için soruları bana değil Hitman Bang'e yöneltmelisin. Şimdi izninle yetişmem gereken bir yer var." dedim ve fazla hareketli olan kızı arkamda bırakıp yakınlardaki parka doğru yürümeye başladım. Eve gitmek için biraz daha beklemeliydim. Evimin deşifre olmasını ve çılgın hayranların kapımda beklemesini hiç istemezdim. O yüzden bir apartman dairesinde yaşıyordum ya. Huzurlu bir hayat sürmek bu günlerde çok zordu.

Rapper// yoonseok (sope)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin