Ormanda yürüyorum . Nereye veya neye doğru gittiğimi bilmeden , adeta bilinmeyen bir güç tarafından çekilircesine yürüyorum .Biraz daha ilerledikten sonra ağaçların arasından birinin geçtiğini gördüm . Cesur olmam gerekirdi , başımı korkmazmışımcasına dik tuttum ama korku ve merak ikilisinin harmanlanmış olduğu bir ses tonuyla ;
" Kim var orada ? "
Diyebildim sadece ve bu sinirimi bozdu sesim güçsüz çıkmıştı . Lanet olsun !
" Bell ! "
Ama. Ama bu ses ... bu ses onun sesi . Bu . Bu imkansız ." Lili... sen misin ? "
" Bell... yardım et lütfen . "
Aman tanrım bu cidden onun sesi
" Yerini söyle . "
" Kurtar beni buradan . Çok korkuyorum düşücem , ölücem ama ölmek istemiyorum . Yardım ettt . "
" Lili nerede olduğunu söyle seni kurtarmaya geliyim . Lütfen yerini söyle kardeşim . "
" Beni ÖLDÜRDÜĞÜN yerdeyim KARDEŞİM ... "
Ve ardından koca bir çığlık
-----------------------------------------------------------
" Haydi kızlar kalkma vakti geldiii . "
Demek ki sadece bir kabustan ibaretmiş . Annemin sesini duyduğuma hiç bu kadar sevinmemiştim çünkü beni karanlığımdan çekti . Gerçi beni ilk karanlıktan alışı değildi bu . Ne tuhaf Anne ne kadar da güzel , anlamlı , huzur verici ve bir o kadar da ilahi bir kelime . Oysaki sadece dört harf - iki heceden oluşmuş bir kelimeydi kendisi .
-----------------------------------------------------------
GEÇMİŞTEN
6 senemi yetimhanede geçirdim . Malum olaydan sonra da 1 yıl kimseyle konuşmadım . Duyduğuma göre bir kadın ve eşi bir çok tedaviyi denemelerine rağmen çocukları olmadığı için evlat edinmeye Floura Çocuk Yetiştirme Yurdu 'na geliceklermiş .
Onların gelişi için bütün çocuklar hazırlanmıştı sonuçta içlerinden en azından birini alıp ona bir yuva , bir aile vericeklerdi . Kim bilir belki de onunla zaman geçirip , beraber doğum günleri kutlarlar ya da Lunaparka giderler atli karınca denen seye binip pamuk şeker yer ya da uyuyacağı zaman ona masal anlatıp uyuduktan sonrada üstünü örtüp alnına öpücük kondururlardı .. kim bilir ?
O gün sadece gelen kişilere kendimi beğendirmek için hiçte giyinip kuşanmamıştım veya uslu durup onların beğenilerini kazanmaya çalışmamıştım . Aslında çalışamamıştım o ölmüştü hemde çok şaçma bir şey ve benim korkaklığım yüzünden . Onun bir ailesi olamayacaksa benim de bir aileye sahip olma gibi bir hakkım yoktu en azından onun hem yaşama hem de bir aileye sahip olma hakkını elinden aldığım için kendimde de bu hakkı görmüyordum .
Bu yüzden kızlar en güzel elbiselerini , oğlanlar ise en şık gömlek ve pantolonlarını giyinip aşşağıda sıraya girdiler ...
Ben mi ? Ben... ben herzamanki gibi siyahlar içinde bahçedeki koca Çınar Ağacının altında elimde Lili ' nin mavi peluş ayısı Bay Uykucu ' yla oturup bulutları seyrediyordum . Aradan bir yarim saat bir saat ya geçti ya geçmemişti ama uykum baya bir gelmişti ve sanki göz kapaklarım dünyanın yükünü taşırcasına kapanmıştı.
Hıh ! Ne tuhaftı , oysaki dünyanın yükünü taşıyan göz kapaklarım
değil ;Kalbimdi : Lili ' yi her saniye kat be kat özluyordu geri dönemeyeceğini bile bile , özleyendi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengenin Koruyucusu
FantasyHep hikaye okurdum burdan ama ilk defa bir hikaye yazmaya karar verdim umarım beğeneveğiniz türde bir kitap olur . " Bell ! " Ama. Ama bu ses ... bu ses onun sesi . Bu . Bu imkansız . " Lili... sen misin ? " " Bell... yardım et lütfen . " Aman tanr...