SU:
S:Gala mı? Yanlış duydum dimi ben?
Fey:Yok, gayet doğru duydun.
Leyla:Evet! Gala. Herkes doğru duydu.
S:Hani şu pre(öğğ)nses elbiselerinin giyildiği yer olan gala mı? Hani şu iğrenç elbiselerin giyildiği yer?
dedim. Konuşurken tiksinme ifadesi oluşmuştu yüzümde.
Senem:Evet Su! Ve o iğrenç dediğin elbiselerden giyiceksin bugün!
S:Ha ha ha! Ne komik!
dedim sinirle. Kimsenin daha fazla bir şey demesini beklemeden elimdeki kaykayı yere attım. Sonra da koşarak kaykayın üzerine atladım. Ve sürmeye başladım. Arkamdan sesleniyordu. Ama umrumda değildi.
Gala ve ben! Şaka gibi bir ikili! O prenses ve iğrenç elbiselerin üste geçirilip, yapmacık gülümsemelerin yüze kondurulduğu bokumsu gala! Aman ne güzel! Tam da 18 yaşımı kutlamak için istediğim mekan(!)
Şirketten dışarıya adım attım. Siyah bir araba bekliyordu.
N:Su?!
S:Yine ne var?!
B:Bi sakin ol! Bizde senin kadar bu durumdan rahatsızız.
E:Aynen öyle. Hem eve gidemezsin.
S:O nedenmiş?
Y:Ev çoktan taşınmış Küçük Hanım.
S:Ciddi misin?
A:Evet. Bir evde yaşayacaksınız derken şaka yapmıyorlarmış.
F:Her neyse. Şu akşamki gala için hazırlansak iyi olur.
E:Ne meraklı çıktın sende(!)
F:Meraktan değil. Sadece şu işin çabuk bitmesini istiyorum.
N:Bi de iyi yönünden bakın.
S:O iyi yönü bana söylersen gayet güzel olur.
B:Galadaki dedikodu hiç bir yerde yapılmıyor!
dedi kahkaha atarak.
E:Misafirlerin iğrenç kıyafetlerini süzüyorsun falan.
dedi gülerek.
S:En son galaya gittiğimde, pastalar gökten yağmıştı.
diyince hepsi birden gülmeye başladı.
N:Bunu anlatmalısın.
S:Şu an değil.
Şoför kornaya basmaya başladı. Gitme vakti gelmişti anlaşılan.
S:Sizinle evde görüşürüm.
Şoför:Herkes arabaya!
Y:Küçük hanım, duydun kornanın sesini!
S:Ya bana ne?! Ben Oğuzlara gitcektim.
B:Artık gidemiceksin!
dedi sırıtarak.
A:Dayıoğlu Oğuz kim?
S:Bi arkadaş.
F:Binin hadi uzatmayın!
Sızlanarak bindim. Şirket için özel araçlardandı. İki koltuk şoför koltuğunun hemen arkasındaydı. Diğer iki koltuk ise öndeki iki koltuğa dönüktü. Arabanın kapısının sol kenarında ise arka arkaya iki tane tekli koltuklar vardı. Bir tanesi ise kapının sağ girişindeydi. Ve önde de bir kişilik vardı. Yani hepimizin sığabilceği şekildeydi. Kapının sağındaki koltuğa oturdum.
Yolda giderken;
A:Uff kıza bak!
dedi. Tekli koltuğa oturmuştu.
N:Ne çirkin bir zevkin var(!)
A:Kıskandın mı yoksa?
N:Senin nereni kıskanıyım ben(!)
F:Grubun çapkını kendini belli etti.
A:Ben grubun çapkını değil, araba hırsızıyım. Her arabayı sürebilirim. Kilitleri açmada üstüme yok.
E:O değil de yeni evimizde yüksek güvenlik önlemleri varmış.
Fey:Nasıl bir güvenlik önlemiymiş bunlar? Yani benim evimde de vardı o güvenlik önlemlerinden ama hep kaçmayı başarmışımdır.
dedi gülerek. Diğer herkeste gülmeye başladı.
Y:Sanırım hiç birimizi evde tutamıyorlardı.
E:Yüksek duvarlarla çevrelenmiş-
F:-Bende bi an kötü bir şey var sandım. Ne var onda? Tırmanırız!
A:Bunu gayet kolay birşeymiş gibi dedin.
F:Tırmanmada bir numarayım sadece.
S:Karasu da sosyal hırsız.
B:Ney hırsız?
Y:İnsanları kandırmada bir numarayım, onu demek istedi Küçük Hanım.
S:Ne Küçük Hanımı ya?! Ben 18 yaşındayım!
Fey:Pek de istediğin gibi gitmiyor ama dimi?
S:Yoo hep doğum günümde cinayet işlemek istemişimdir. Birazdan senin cinayetini işlicem!
dedim cırtlak bir ses tonuyla.
E:Kavga varsa ben varım!
B:Grubun kavgacısı da belli oldu.
E:Dırtt! Yanlış cevap! Ben her eşyayı tamir edebiliyorum.
N:Sen grubun nesisin Bahar?
B:Bende görünmezim(!)
S:Havalı bir şey olsa gerek.
Fey:Nazlı sen grubun neyi oluyorsun bu durumda?
N:Sorman hata! Ben tabiki de kılık değiştirme ustası. Sana sormak gerek?
Fey:Şifreler kırılmak için vardır.
S:Bilgisayar dehamızda tamam(!)
Fey:Sen ne oluyorsun.
S:Ben köstebek'im. Her deliğe girer ve her şekilde çıkarım!
dedim havalı bir şekilde.
N:Benimki kadar havalı değil ama
dedi gülerek.
B:Herkesin yeteneği birbirinden berbat.
E:Nedenmiş o?
B:Çünkü hiç bir zaman işe yaramıcak.
Şoför:Sohbetinize doyum olmaz gençler! Ama geldik!
N:Ne tatlı bi yer!
A:Yani, şu duvarlar umarım kızları kesmemi engellemez!
N:İşin gücün karı kız!
A:Seninde kıyafet! Ben sana bir şey diyor muyum?
S:Karasu? Sen bana Küçük Hanım diyorsun da bunlar benden küçük!
dedim gülerek.
Fey:Ben içeri geçiyorum. Umarım eşyalarımı tamamen getirmişlerdir.
dedi ve içeriye yöneldi. Bizde peşinden. Kapıyı açtığımda beni karşılan Nunu'ydu.
S:Nunu?!
dedim sevinç çığlığı atarak.
Nunu:Hoşgeldin Küçük Hanım.
S:Ya bugün başıma gelmiş en güzel şeysin!
Nunu:Dur daha, buna erkenden karar verme.
dedi. Merakla Nunu'ya baktım. Acaba şu ortaklarla bir iş mi karıştırıyordu? Diğerlerine baktım ama onlar da benim kadar şaşkındı.
Nunu:Hadi gel!
dedi ve beni mutfağa sürükledi. Mutfağa girdiğimde, Oğuz bir kenarda konfetiyi patlatmaya çalışıyordu. Ali elinde pastayı tutuyordu. Can ise balon şişirmeye çalışıyordu ve son olarak Kerem de mumları yakıyordu ama daha çok elini yakıyordu. Ben de gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
Ali:Avatar! Artık gülebilirsin!
Kerem:Bi beceremedin Oğuz!
Oğuz:Sen de mumları yakamadın!
Ali:Her zamanki gibi yine en düzgün ben yaptım.
S:Ya Sırık! Ya sizin gitmiş olmanız gerekmiyor muydu?
Can:Aslında evet. Ama bugün Avatarımızın doğum günüydü. Kaçıramazdık yani.
Oğuz:Olayları duyduk. Nunu her detayı anlattı.
dedi gülerek. Bende kendi arkadaşlarımı ortaklarla tanıştırdım. Ve pastayı incelemeye başladım.
S:Bunun pasta olduğundan emin misiniz?
Ali:Eminiz.
S:Daha çok tuğlaya benziyor.
dedim gülerek.
Ali: 4 Erkek yaptık Avatar! Bir şekle benzemesi bile olay bence!
dedi gülerek.
S:Mundar etmişsiniz pastayı!
Can:Hiç beni dinlemediler biliyor musun Avatar! Beni dinleselerdi daha güzel bir pasta ortaya çıkıcaktı. Ama dinlemediler.
Kerem:Seni dinleseydik pastayı yakıyorduk gerizekalı!
dedi kafasına vurup. Kerem sonunda mumları yakmıştı. Beni de pastanın karşısına aldılar.
B:Dilek tut.
dedi ben üflemeden. Gözlerimi kapattım. İçimden mutlu olmayı ve şu 4 şapşalın hayatımdan çıkmamasını diledim ama dışarıya doğru;
S:Prenses değil de Avatar olmaya!
dedim bağırarak.
Oğuz:Üflediysen artık kes pastayı!
Ali:Yolda gelirken parmaklamadın mı zaten?!
Oğuz:Parmaklamayla doyulmuyor ki?
S:Şimdi anladım bu pasta neden böyle!
dedim gülerek.
Oğuz:Hiçte alakası yok. Parmaklarken yamultmadım. Hep bu Can yüzünden. Hızlı sürdü arabayı!
Can:Ulan gerizekalı, küfür edicem de yanımızda hanımlar var!
Ali:Avatar, sen boşver onları kes pastayı.
dedi ve pastayı kesip herkese dağıttım.
E:Wows, ne güzel bir pasta.
A:Avatar derken?
Oğuz:Su'yun lakabı gibi bir şey. Tam bir avatar karakteri gibi. Hem maviyi de seviyor. Direk o yani.
diye açıkladı.
S:Bizimkilerin boş işleri(!)
N:Ee? Siz bir yere mi gidiyordunuz?
Ali:Üniversiteyi Antalya'da okuyoruz. Kaçamak yapıpta gelmiştik de.
S:Fazla durdunuz gidin artık!
Oğuz:Ben bu pastayı o kadar yapmışım, yemeden gitmem!
S:Yüzsüz!
Ali:Bi yaptığın keki fırına koymaktı.
Oğuz:Olsun. O kadar da olsa işin içinde parmağım var!
dedi ve ben de bunun üzerine pastayı parmaklayıp Oğuz'un yüzüne sürdüm.
S:Doydun mu?!
dedim dil çıkarıp.
Oğuz:Doğum günün olmasa bitmiştin sen Avatar.
Yine dil çıkardım.
N:Akşama hazırlansak iyi olur. Hava karardı zaten.
B:Bu tempoya hiç hazır değilim.
E:Bende. Ama dedikodu için hazırım.
Ali:Avatar seni yine kovmazlarsa iyi(!)
dedi.
Fey:Yine ne yaptın acaba?
S:Hiç bir şey(!) Sadece klasik müzik yerine Rock müzik açtım. Elinde pastalarla merdiven inen bir kaç garsonu tekmeledim. Tabi sonuç gökten yağan pastalar ve üstü başı pasta olan misafirlerdi. Ve son rezillik olarak ise sahneyi çökerttim.
Fey:Sahneyi mi? Nasıl becerdin?
S:Onu bende anlamadım. Önce sahnede duran kadının kıyafeti yırtıldı sonra sahne çöktü.
diyince kahkaha tufanı odayı inletti.
Oğuz:Ama o sahneyi canlı izlemeniz gerekirdi. Sonunda ise görevliler Avatar'ı dışarı sürükledi.
Can:Öyle efsane bi an yoktu.
Kerem:Bir de kıyafet mevzusu vardı. Senem Hanım'ın bütün bu olaylar sonucunda hayatta kalması beni daha çok şaşırtıyor.
diyince yeniden gülüştüler.
S:Aman salaklar! Siz ne anlarsınız Galadan(!)
N:Asıl sen ne anlarsın(!)
dedi gülerek.
S:Ayy Haspamm(!)
B:Hadi geç kalıcaz.
E:Sonra dırdırlarla uğraşmak istemiyorum.
A: 'Niye geç kaldın Ateş Acar? Yine mi karı kız peşindeydin?' Gibi sorulara maruz kalmak istemiyorum.
F:Benim ne giyceğim aklımda. İki dakikaya hazırım.
N:Ay ben ne giycem?
Fey:Kılık değiştirme ustasıyım dememiş miydin sen? Geçir bir şeyler.
B:Hadiyin kızlar.
dedi ve birlikte yukarı odalarımızı bulmaya gittik.
Ben, Nazlı, Ateş ve Feyzullah çatı katındaydık. Diğer dördü de hemen altımızdaydı. Ve 1. Katta salon ve sinema odası vardı. Zemin katta mutfak ve -1 inci katta ise dans odası ve oyun odası vardı. Süper lüks bir yerdeydik anlıcağınız.
Odamı aynen taşımışlardı. Bu yüzden birazcık da olda mutlu olmuştum. Öncelikle duşa girdim. Bir 45 dk sonunda duştan çıktım Ve o sözde 'gala' için giyinmeye başladım.
Ama bir sorun vardı. Dolabımdaki hiç bir kıyafet o 'prenses galasına' uygun değildi. Aslında bu benim için sorun değildi. Sadece karşı taraf için sorundu.
Vakit kaybetmeden üstüme geçirdim. Böyle güzel olmuştum. Yani tam anlamıyla 'Bendim'.
Saçımı da dağınık bir şekilde toplayıp aşağı bizimkilerin yanına indim.
Nazlı, Bahar, Eylem ve Erkekler baya şık görünüyordu. Beni görünce bir şok geçirdiler. Oğuz, Kerem,Can, Ali ve Nunu ise sırıtıyordu.
Oğuz:Ve Avatar'a puanım 10!
Can:Böyle güzel olunmaz ki ama!
Kerem:Gala için süpersin Avatar!
N:Süper mi? Gala için mi? Daha çok sokakta yuvarlanmak için uygun bir kıyafet!
S:O zaman tam olmuş.
dedim sırıtarak.
E:Bu yüzden azarlanıcaz.
Fey:Şahsen ben azarlanma havamda değilim. Daha yeni azar işittim çünkü!
Nunu:Ah siz merak etmeyin. Yakında bu Küçük Hanımın huylarına alışırsınız.
S:Bi kere ben sizin gibi giyinemem. İmkanı yok!
B:Bu kısmı bugün yeterince anladık.
Y:Hazır mısınız?!
Ali:Biz yokken başına bela almak yok.
Oğuz:Ya da bizi çağır. Orda canımız sıkılıyo zaten.
Can:Yaa sorma. Oğuz'un o kadar canı sıkılıyor ki gitarını kırıp, kırdığı için üzülüyor sonra.
S:Siz benim Unicorn'uma ne yaşıyorsunuz?
Oğuz:Avatar hep bu 3'lü yüzünden.
S:Ya kıyamam(!)
Can:Kıydı.
Ali:Beyler. Biz de geç kalıyoruz uçağa.
S:Alikuş! Bu 3'üne sahip çık bak. Uçağı düşürmesinler!
Kerem:Biz mi?
Can:Biz çok zararsısız(!)
F:Uzaktan hiç öyle görünmüyor.
Ali:Tanıştığımıza memnun olduk.
N:Bizde.
E:Biz de çok memnun olduk.
Oğuz:Bu Avatar'a sahip çıkın.
Fey:O biraz zora benziyor.
Can:Bu duvarları tırmanamaz merak etme(!)
S:Ben yine de kaçarım!
dedim gülerek.
Ali:Geldiğimizde sarı rengini daha çok severse bozuşuruz!
S:Ama Alikuş benim rengim her zaman mavi! Değişmez o!
dedim gülerek.
F:Biz de geç kalıcaz birazdan.
Y:Bizle gelin isterseniz. Sizi havaalanına bırakıp geçeriz.
Oğuz:Fena fikir değil.
Can:Atlayın.
dedi. Ve birlikte arabaya bindik. Yol boyunca benimkiler ortaklara bana iyi bakmalarını söylüyorlardı.
S:Çocuk muyum lan ben!
Can: Bu 15 yıldır böyle.
Kerem:Isırgan bir şey ya!
Ali:Uzak durun kartı eksik bi boynunda!
S:Alikuş! Bu 3'ünden beklerdim senden beklemezdim.
dedim gülerek.
Ali:O değilde bana bi akıl ver. Buseye ne alcam ben?
S:Kaykay al.
N:Buse kim?
Ali:Sevgilim. Doğum yıldönümü yaklaşıyorda.
N:Parfüm al.
Ali:Güzel fikir. Saol.
A:Dayıoğlu ne parfümü, şöyle güzelinden bir gül demeti yaptır yanına da çikolata.
N:Çok yaptırdınız heralde Ateş Acar!
A:Sorma çok. Her güne bir tane.
Şoför:Havaalanına geldik gençler.
diyince içim bi burkuldu. 15 senedir birlikte olduğum kişiler gidicekti. İlk kez değil tabi.
Can:Arkamızdan ağlamak yok.
Oğuz:Gözyaşı dökceğine su dök!
diyince güldüm.
S:Özlicem lan sizi! Beni unutursanız gebertirim sizi!
Ali: 3 Mart senin doğum günün diye kaçıp geldik, unutur muyuz
S:Ben de unutmam!
dedim hepsine birden sarılarak.
Can-Ali-Oğuz-Kerem:Prensese değil Avatarımıza!
diye fısıldadılar. Hafifçe güldüm ve onların havalimanından içeri girmesini izledim.
Araba yeniden hareket etti.
Sonunda o 'görkemli galanın' yapılcağa yere gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRLAR ŞİRKETİ
FanficBir şirket, 8 ortak ve sırlar... Beklenmeyen bir olay sonucunda şirkete ortak olan büyükler yerlerini çocuklarına bırakmayı düşünürler ve bu kararı gençlerden birinin 18 yaşına bastığı anda açıklarlar. 8 genç ise bu durumdan hiç hoşnut olmazlar...! ...