3.BÖLÜM Lucy hala yaşadığı şokun etkisinden çıkamamışken, kendisini Luke ve Annie’yle beraber ellerinde fener ve su şişeleriyle yolda buldu. Birlikte mezarlığa doğru koşar adımlarla ilerliyorlardı. Kimseden çıt çıkmıyor, sadece bir an önce mezarlığa ulaşmaya çalışıyorlardı. Hepsinin gerginliği yüzlerinden okunuyordu. Birden Lucy sessizliği bozarak "Ya o kulübe de karşılaşmak istemeyeceğimiz bir şey bulursak? " diye sordu. Zaten endişeli olan Annie ve Luke bir şey söylemeden ürkmüş bakışlarıyla cevap verdiler. Mezarlığa vardıklarında hava iyice kararmıştı. Mezarlığın girişinde yanıp sönen, arada bir garip sesler çıkaran, zaten ürkütücü olan mezarlığı daha da ürkütücü hale getiren eski bir laöba vardı. Luke eski lambanın onları aydınlatmaya yetmeyeceğini anladı ve elindeki feneri açıp çevresine tutmaya başladı. Tam karşılarında eski, kirlenmiş, tahta bir levha duruyordu. "Montmarte Mezarlığı" diye fısıldadı Lucy tahtanın üzerini okuyarak. Üçü birden birbirlerine bakıp tereddüt eden adımlarla mezarlığa girdiler. Mezarlık her mezarlık gibi insanı ürperten bir atmosfere sahipti. Ama burasının diğer mezarlıklardan farkı, çok eski ve bakımsız olmasıydı. Mezar taşları çok yıpranmış, yer yer kırılmıştı. Eski mezarlık öyle bir duruma gelmişti ki artık kimse burayı doğru düzgün kullanmıyordu. Eski mezarları inceleyerek yürürlerken Luke sağ tarafında büyük bir karaltı hissetti. Elindeki feneri o tarafa çevirdiğinde karşısında en az mezarlık kadar eski gözüken, yıkık dökük bir kulübeyle karşılaştı. Kulübenin bazı kısımları yosun tutmuştu ve bir kapısı bile yoktu. Soru soran bakışlarla arkasına, kızlara doğru döndü. Bir an içeri girip girmemekte kararsız kaldılar. Lucy tam bir şey söyleyeceği sırada Annie aynı evde olduğu gibi, yere çöktü ve kulaklarını kapamaya çalıştı. Evde duyduğu sesleri tekrar duyan Annie kendine gelince artık kulübeye girmeye karar verdiler. Luke önden yavaşça yürüyerek içeriyi aydınlatıyordu. Kulübenin hemen girişinde, yerde, ip parçaları, bir balta, kürek ve içinde mermisi olamayan bir silah vardı. Luke "Neyle karsılaşacağımız belli değil. Ne olur ne olmaz." dedi ve feneri ablasına uzatarak yerdeki baltaya uzandı. Bu sırada Lucy de feneri kulübenin diğer kısımlarına doğru gezdiriyordu. Kulübenin zemini simsiyah olmuş, katran bağlamıştı fakat köşede bir kısım bembeyaz parlıyordu. Kazılması gereken yerin orası olması gerektiğini düşünündüler ve Luke elindeki baltayla orayı parçalamaya başladı. Artık kırılacak bir yer kalmayınca bu kez de Luke girişteki küreği alıp getirdi. Annie "Sen biraz dinlen, bunu da biz hallederiz." dedi ve küreği Luke’un elinden aldı. Yerdeki kırılmış taş ve tahta parçalarını yavaş yavaş Luke’un parçaladığı yerden temizledi. Kısa bir zaman sonra küreğin ucunun farklı bir şeye değdiğini hissetti. Küreği bir yana bıraktı ve Lucy ve Luke’a işaret etti. Feneri oraya tuttuklarında eski püskü bir sandık gördüler.
Umarım beğeniyorsunuzdur. Emeklerimiz boşa gitmesin lütfen okuyan arkadaşlar vote ve yorum yapsınlar. Bölümler Hazır ilgiye göre ekleyeceğim..