Neye Niyet Neye Kısmet

41 2 0
                                    

Tam romantik bir ortam oluştu. Telefonum çaldı. Özel numaradan birisi arıyordu.

-Alo.Aloo. Alooo.

-Ben Rana'yla görüşecektim.

-Evet, benim.

-Beni tanıdın mı?

-Hayır.

-Kızım ben senin annenim. Seninle görüşmek istiyorum.

-Benim annem öldü.

           Telefonu kapatıp ağlamaya başladım. Tufan şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. Sonra yanıma gelip sarıldı. Kendimi biraz topladıktan sonra günümüzü mahvetmemek için atların oraya gittik. Birlikte ata bindik. Güzel bir geziden sonra eve döndük. Tam içeri girerken Telefonum tekrar çaldı. Bu sefer özel numara değildi fakat numara telefonumda kayıtlı değildi.

-Alo.

-Rana sen misin?

-Evet de, sen kimsin ?

-Bak kızım bana şu an inanmaya bilirsin fakat yüz yüze konuşunca inanacaksın. Ben senin annenim. Bu konular zaten telefonda konuşulacak konular değil.

-Benim annem öldü.

              Koşa koşa Çınar amcanın yanına gittim. Tufan'da rakamdan geldi. Çınar amca telefonunu alıp polis karakoluna gitti. Numarayı tespit ettirmek için. Bizde Tufan'la salonda oturup bekledik. Çınar amca geldiğinde aradan iki saat geçmişti. Kim olduğunu acayip merak ediyordum.

-Bak Rana, benim bildiğim kadarıyla annen ölmüştü. Fakat bu hat Beyza Aksoy'un yani annenin üzerine şu anda hattan aldığımız sinyallerle annen sandığımız kişiye ulaşmaya çalışıyoruz.

-Nasıl yani annem ölmedi mi?

- Sanırım ölmemiş. Annenin yeri tespit edildiğinde bizi arıyacaklar. Şimdı odalarınıza gidip yatıyorsunuz.

            Tufan'la birlikte salondan çıktık. Tufan'ı öpüp odamaa geçtim. Sabah olmak bilmedi. Okul için kurduğum saat çalınca yataktan kalkıp hazırlandım. Kahvaltı için aşağıya indim. Çınar amcayı beklerken o numara tekrar aradı.

- Alo.

- Rana bugün saat 3'te Kasım Cafe'de ol.

- Siz kimsiniz? Aloo.

 

           Telefon kapanmıştı. Bu konuşmadan kimseye bahsetmedim. Öğleden sonra okuldan çıkıp Kasım Cafe'ye gittim. Bi masada kısa kızıl saçlı bir kadın oturuyordu. Acaba o mu diye düşünürken arkadan bir kadın bana seslendi. Arkamı döndüğüm gibi kadına baktım. Kumral saçlı, yeşil gözlü, uzun boylu güzel bir kadındı.

-Gel Rana oturalım.

-Evet sizi dinliyorum.

-Bak kızım bana şu an inanmayacaksın. Ama ben senin gerçekten annenim. Sen iki yaşındayken babanla ayrıldık. Baban sürekli seni benden kaçırdı. Sana da benim öldüğümü söyleyerek seni kandırdı. Bak işte burdayım. Seni buldum ve bir daha bırakmayacağım.

-Size neden inanayım.

-DNA testi yaptırabiliriz.

-Babam beni neden kandırsın ki?

-Biz anlaşamadık Rana.

-Çok saçma. Benim numaramı bulduğunuza göre ev adresimi de biliyorsunuz dur. Akşam yemeğine oraya gelmenizi istiyorum. Ben şimdi gidiyorum. Akşam görüşürüz.

           Kadın bana sarılmaya çalıştı. İttirip gittim. Eve geldiğimde herkes beni bekliyordu. Sanırım merak etmişler. Daha sonra olanları anlattım. İlk başta tepki gösterseler de daha sonra düşüncelerime saygı duyup akşam yemeği için sofrayı 5 kişilik bir masa haline getirdiler.

           Akşam olduğunda tahmin ettiğim gibi annem sandığım kişi geldi. Çınar amca şaşkınlıkla kadına baktı. Beyza teyzeyi tanımış gibi görünüyordu.

Çınar amca;

-Beyza.

       Beyza teyze;

-Tanıdın dimi?

       Çınar amca;

-Sen ölmemiş miydin?

        Bu nasıl bir diyalog abi ya. Sen ölmemiş miydin ne? Karı hortlaklaşıp fırlamadı ya. Bu salak Tufan napıyor ya? Ben bu gece delirmessem bir daha delirmem her halde.

YÜKSEK SADAKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin