Çitlerden ve çimenlerden atlayarak kapılarınım önüne geldim. Tam kapıyı tıklatıcaktım ki kapı birden açıldı. Oğuz "Seni bekliyordum küçük hanım" dedi. "Şakacı" diyerek dalga geçer gibi bir gülümseme atıp içeri geçtim. Evleri harika görünüyordu omzumdan tutup "ismin ne öğrenemedim bugün" dedi elini omzumdan ittim ve "nerede oturuyorlar" dedim. Sanırım biraz bozulmuştu ama kolay elde edilecek kız değildim. İşaret parmağıyla sağ tarafı gösterdi adım adım ilerlerken karşımda resimler asılıydı be harika çizimlerdi biraz durup onlara baktım arkamdan gelip "kendi çizimim" dedi övünürcesine. Tabi bende hemen "aferin" dedim ve annemlerin olduğu masaya yöneldim. Beni görünce gülümsediler hatta annesinin maşallah dediğini bile duydum. Babam yanında ki sandalyeyi çıkararak "gel kızım" diye işaret etti hemen yanına oturdum çünkü çok acıkmıştım. Oğuz bana servis çıkardı hemen sanırım bu çocuk çok hamarat diyip içimde kıkırdadım. O sıra sanki annesi beni duymuş gibi "Oğuz genellikle tek kaldığından çok hamarattır yanında yaşadığımız zaman ben ve babası geç gelirdik yemeğimizi Oğuz yapardı" diyerek konuşma başlattı. Annemde ona istinaden "benim kızım da temizlikte ve yemekte iyidir hatta geçen gün kek yaptı şeker yerine kristal tuz koymuş o günden sonra Eylül'ü mutfağa sokmadım hep yardımcımız yaptı sağolsun" dedi. O sırada Oğuz benim duyabileceğim bir şekilde "hmm demek adın Eylül küçük hanım" diyerek hemen annemgil duyacak şekilde "Ben öğretirim küçük hanıma merak etmeyin siz" dedi. Yemekler bitmişti onlar oturma odasında konuşurken Oğuz el işareti ile beni yanına çağırdı. Yanına gittiğimde odasına götürdü ve gitarını gösterdi. "Çalmayı biliyor musun?" Diye soru sordu. Ben daha flüt çalmayı bile bilmiyorum ama tabi bunu ona söylemedim. "Hayır bilmiyorum" diyerek cevap verdim. Birden "Ulaş Ay'ın Sen Dünya nın En güzel kadınısın" şarkısını çalmaya ve söylemeye başladı. Bende o sıra odasını geziyodum birşey fark ettim de çok kitap okuyordu ve bu benim çok hoşuma gitti. Çünkü bende kitap okumaya bayılıyordum. Gitarı bırakıp yanıma geldi "istediğim kitap varsa alabilirsin" dedi. Hemen hoşuma giden kitabı aldım ona baktığımda sırıtıyordu. "Ne?" Dedim. Bana dönüp "O en sevdiğim kitap yanlız vermem" dedi. "Banane sen bana istediğin varsa al dedin bende aldım hem uzun süredir aradığım kita-" daha sözümü bitirmeden yanağımdan makas aldı. Ona bakıp dil çıkardım yatağına oturdum ve kitabı incelemeye başladım. Tam bana soru sorcaktı ki annemin bağırışını duydum "Eylül hadi kızım geç oldu evimize geçelim" annemi takmayıp Oğuza döndüm birşey mi dicektin der gibi bakış attım. O da "anneni bekletme hadi" dedi. Bende Oğuza bakıp "Bidaha gelmem merak etme" dedim ve önüme döndüm o görmeden az gülümsedim. Beni kendine çevirdi "yanlış anlama yaa istediğin zaman gel hatta annenden öğrendim bizim okula geliyor muşsun sabah birlikte gidelim" dedi. "Peki" diyerek yetindim.
Eve girdiğimde laptopdan hemen Oğuz Altayı araştırdım çok tatlı bir çocuktu. Ayrıca sevenide çoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Devriyesi
Teen Fictionilk hikayem özenle yazmaya çalışacağım arkadaşlar :) İyi Okumalar ❤