Sen kaderim olacaksan eğer,
Ben bütün kapılarımı seninle kapatmaya razıyım.Kapıda gördüğüm kişiye bir an şaşırmadan edemedim. Bunun burada ne işi vardı! Aklıma gelen, başıma gelmez umarım.. Adam içeri soğuk ve sert bir şekilde girdiğinde, pür dikkat adamın hareketlerini incelerken buldum Kendi mi.
Hızla masaya geldiğin de Hale hanım gülümseyerek ayağa kalkarak adama sarıldı.
"Oo Hale Sultan hoş geldin."diyerek yanağından öptü..
"Hoş buldum oğlum"
Bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. Ne yani Yavuz bu adam mıydı? Yok artık şaka mıydı bu. Düşündüğüm şey gerçek cıktı. Bir den boğazımın kuruduğunu hissettim ve boğazımın yumuşaması için bir bardak su alıp içmeye başladığım da göz göze geldik bir anda. Sert ve tepkisiz bakışıyla karşılaşmam la ağzımdaki suyu dışarı püskürtmem bir olmuştu..Hale ve Adanan Bey ne olduğunu anlamayarak bana bakıyorlardı.
Hale hanım;
"Eylül kızım iyi misin, ne oldu! Yavuzu görünce birden betin benzin attı. Evet oğlum yakışıklıdır. Ama bu kadarını da beklemiyordum. Açıkçası."
Yavuzun o esnada dudağının kenarında belli belirsiz gülümseme oluşmuştu.
"Bakıyorum da bizim küçük Hanım da buradaymış. Gerçi ben seni kapı önünde beklerdim ama neyse. Demek Eylül ve eş adayım sendin. Hayır anlamadığım daha ayakta duramazken benim yanım da nasıl duracaksın."
"Siz tanışıyor musunuz?"
Hale Hanım şaşırmış bir şekilde Yavuza dönmüştü."Evet dün eve gelirken kapıyı açmamla kucağıma bir cadının düşeceği aklıma gelmemişti."
Duyduğum sözlerle yanakları kızarmaya başlamıştı..
"Sizi görmediğimi söylemiştim. Acil bir işim olduğu için aniden kapıdan çıkmamla oluştu her şey. Hem hadi ben görmedim sizi, siz ne yapıyordunuz da beni görmediniz.
"Maalesef ki küçük hanım dış kapının içeriyi gösterme gibi bir özelliği olmadığından dolayı fark edememem oldukça normal bir durum olmalı. Sonuçta her gün biri benim kucağıma atlamıyor."Artık sinirlenmeye başlamıştım. Tam ağzımı açacağım sırada araya Adnan Bey girdi.
"Evet çocuklar her ne olduysa oldu kaza eseri tanışmışsınız. Pek iyi bir başlangıç olmasa da, olan olmuş sonuçta.Her neyse esas konumuza da geçelim artık bence herkes toplanmışken. Bak Eylül kızım biz bir an önce düğün olsun diyoruz. Bir ay içinde her şeyi hazırlayıp bu işi de aradan çıkaralım."Bir anda duyduğum sözlerle ne diyeceğimi bilemedim. Bu kadar çabuk olacağını tahmin etmemiştim.
"Nasıl yani! Hemen mi olacak bir ay çok az bir vakit değil mi."
"Ne bekliyordun. Sevgililik dönemi falan yaşamamızı mı!Hiç sanmıyorum bana kalsa hemen olup bitsin. Bir an önce, hiç uğraşacak vaktim yok." diyerek araya girdi Yavuz. Bu işi başından beri istemediği apaçık belliydi. Sanki ben bayıla bayıla geldim."Babanın verdiği süre zarfında birini bulsaydınız o zaman paşam. Bulamadığınız içinde babanız beni seçmiş sizin yüzünüzden. Hem söz veren kendisi ailesine, hemde atar yapan yine kendisi. "
Içimden kendi kendime söylenirken Adanan beyin sözüyle kendisine döndüm."Evet kızım fazla uzamasın istiyoruz. Yavuzun artık evlenmek istediğini cemiyete duyurmak istiyoruz. Ve yarın da ailende müsaitse bu işin adını koymaya karar verdik. "
"Peki ben bunu aileme bir anda pat diye nasıl söyleyeceğim.""O kısmı hallettik biz kızım "diyerek araya girdi, Melda Hanım.
Şaşırmıştı birden.
"A-ama nasıl "
"Ben bugün annenin yanına gittim. Gerekenleri konuştum. Yavuz'la senin birbirinizi sevdiğinizi ve evlenmeye karar verdiğinizi söyledim. Eğer uygun görürlerse de yarın istemeye geleceğimizi dile getirdim. Annende sana sormadan bir şey yapamayacağını ve seninle konuştuktan sonra bize haber edeceğini söyledi."
"Bu kadarını beklemiyordum, açıkçası. Her şey bir anda gelişti. Neyse olan oldu hayırlı olsun artık. " Yaşadığım şokla ne saçmaladığımın bile farkında değildim.
"Anlaştığımıza göre yemeğe başlaya biliriz."Şok olmuş bir şekilde tabağıma yöneldim. Bir an çok şaşırmıştım bu kadar kolay alacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Her şey bir anda gelişmiş ve bir anda hallolmuştu.
Hizmetliler tabaklara servis yapmaya başlamışlardı. dikkatimi çalışan kızlardan birisi çekmişti. Sürekli bakışları Yavuz'un üstündeydi, her fırsatta Yavuz'a sırnaşarak servis yapıyordu. Bir an kendisine baktığımı fark ettiğinde hızla toparlansa da, küçümseyerek bakmayı ihmal etmedi bana. Ben senin o burununu indirmesini de bilirdim ama yeri değil.Umursamaz bir tavırla tekrar tabağıma yöneldiğim sırada,bir an kulağımda hissettiğim sıcak nefesle dona kaldım. Ensemde ki tüylerin diken diken olduğunu hissettim o anda.
"Hayatıma hoş geldin. Cehennem çiçeği. Emin ol geldiğin ve geleceğine bin pişman edeceğim seni."
Duyduğum sözlerle şaşırmak bir yana kahkahalarla gülümsemek istedim. Daha ne kadar hayatım cehenneme döne bilirdi ki.
"Benim hayatım zaten cehennem den ibaret. Daha fazla ne kadar kötü edebilirsin ki? Ve sen benim cehennem ateşim'le yanmaya hazır mısın,buzlar lordu ."
Diyerek göz kırparak ve gülümseyerek yemeğime kaldığım yerden devam ettim.Benden böyle bir tepki beklemediği her halinden belli oluyordu. Bir an gözlerinde yanıp sönen bir ateş fark etmiş gibi oldum. Belkide benim kuruntum dur. Adam nereye kadar beni korkuta bilirdi ki! Ben istemediğim sürece hiç bir şey yapamazdı. Buzlar lordu çok güzel uymuştu. Tamda kendisini ifade ediyordu. Aynı sıcak nefesi kulaklarımda hissettiğimde yine aynı duygulara kapıldım.
"Buzlar lordu demek ki, kulağa hoş geliyor. Buzlarımla seni yok edeceğimden emin olabilirsin."
Sessizce gülerek
"Sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Emin ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN GELİNCE (AMBER ÇİÇEĞİ) KİTAP OLDU
Teen Fiction"bir bahar esintisi geçti ve amber çiçeğinin ruhuna kazındı" Eylül Sayhan genç ve güzel bir kız diğer yandan gözlerini açtığından beri mafya ailesinde büyümüş yakışık mafya lideri Yavuz Atahan.. ikisininde hayata küskünlükleri,yaraları ve kırgınl...