Soğuk bir Cadılar Bayramı gecesiydi. Marilyn Connors mantosuna iyice sarınmış, hafif hafif titreyerek Godric's Hollow'un karanlık sokaklarında yürüyordu. İliklerine kadar işleyen rüzgar, bir anda sertleşti, öyle ki, Marilyn şapkası uçmasın diye ona asılmak zorunda kaldı.
Sokaklar bir Cadılar Bayramı gecesine göre fazla sessizdi, öyle ki Marilyn'in içine kötü bir his dolmaya başladı.
Aniden, yakınlardaki bir evden tiz bir çığlık yükseldi:
"James, hayır!"
Marilyn korkuyla titredi, ve sesin geldiği yöne döndü. Bu, Potterların eviydi.
James ve Lily, hiç bir zaman ona yakın olmamışlardı, ancak onları Yoldaşlık'tan tanıyordu. O da onlarla beraber Voldemort'a karşı olan bir dolu cadı veya büyücüden biriydi.
Marilyn'in içi endişe doldu. Neden böyle mutlu bir çiftin olduğu bir evden korkutucu bir çığlık yükseldiğini anlayamadı, ancak bir şeylerin ters gidiyor olduğu kesindi.
İlk başta yanlış bir alarmsa diye onları bir başlarına bırakmayı düşündü, ama bilinçaltı onu hiddetle azarlayınca vazgeçti. James ve Lily güçlü büyücülerdi, ancak yine de başlarına kötü bir şey gelmiş olabilirdi.
Marilyn en sonunda her şey yolunda mı diye kontrol etmeye karar verdi. Tedbirli olmanın bir zararı yoktu, yanıldıysa da onlardan her zaman özür dileyebilirdi. Bu genç çift, çok kibar ve anlayışlı insanlardı.
Parmak uçlarına basarak sessizce yürümeye başlayan Marilyn, herhangi bir sürprize karşın asasını hazır tutmaya karar verdi.
Elinde asa, endişeden nefessiz kalmış bir şekilde kapıya tıklattı. Ancak ikinci tıklatışında kapı hafifçe aralanınca, onun açık bırakılmış olduğunu fark etti.
Meraklı cadının kaşları çatıldı. Bu işte bir terslik vardı. James ve Lily asla bile bile kapılarını açık bırakmazlardı.
O burada, diye fısıldadı Ölüm kulağına. Voldemort.
Marilyn irkildi. Ablasını kaybettiğinden beri Ölüm onun etrafında dolanıyor, onu sinirlendiriyor, korkutuyor, ve yaşam enerjisini yok ediyordu.
"Kessene sesini sen." diye fısıldadı sinirle.
Haklı olduğumu biliyorsun, diye mırıldandı ölüm.
Marilyn dişlerini sıktı. Gerçekten de içinden bir his, ruhun haklı olduğunu söylüyordu. İçgüdüleri oradan hemen ayrılması için yalvarıyor, korkudan bacakları titriyordu.
Ancak, Marilyn bir Gryffindor'du, ve Gryffindor'lar korkup kaçmazdı.
İçindeki aslanın kükrediğini hissetti, ve yavaş yavaş kendini daha iyi hissetmeye başladı.
İleri bir adım attı, ve bir tane daha. Adım attıkça daha da cesaretleniyor, içindeki Aslan daha da çok kükrüyordu.
Ancak, James Potter'ın cansız vücuduyla karşılaşınca tüm cesaret ve kararlılığı yerle bir oldu ve çığlık atmamak için asasız eliyle ağzını kapatmak zorunda kaldı.
Korkuyla inildeyen cadı, nabzı var mı diye elini James'in boynuna yaklaştırdı.
Öldüğünü sen de biliyorsun, diye fısıldadı Ölüm.
Kadın titredi ve ağlamaklı bir sesle:
"Belki değildir." diye fısıldadı, ancak yerde yatan adamın nabzı atmıyordu.
Marilyn yaşadığı şokla geriye doğru sendeledi. Korku içine hücum ediyor, doğru düşünmesini engelliyordu.
"Hayır, olamaz!" diye mırıldandı. Tüm vücudu tir tir titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Fısıldayışı (Harry Potter Kısa Hikayesi) #YGMAYIS2018
FanfictionGodric's Hollow'daki o lanetli Cadılar Bayramı gecesinde tesadüfen Potterların evinin önünden geçen Marilyn Connors'ın başına neler gelecek?