Stephan ve Askerleri

24 12 22
                                    

(Yazarın Ağzından)
Bahçede ki çiçekler etrafa güzel bir koku yayıyordu. Koşucak bir sürü alan vardı ama Mabel'ın içinden koşmak gelmiyordu. Jack denen adama ne olduğunu merak ediyordu.

Yere düşmüş kütüklerden birine oturup ufka bakmaya başladı. Ne ilginç olaylar olmuştu. Babası öldükten bir hafta kadar sonra çalışma odasında bir küre bulmuş ve farklı bir evrene ışınlanmıştı. Ayrıca babasını tanıyan arkadaşlar edinmiş ve de evreni ele geçirmeye çalışan bir kötü adam vardı. Tıpkı bilim kurgu filmi gibi.

Zıp Zıp, Jack gelmeden önce ki neşesine geri dönmüştü. Etrafta neşeyle uçup çiçekleri kokluyor arada bir Mabel'in parmağından tutup onunla beraber oynamaya çalışıyordu. Ama küçücük baloncuk- onun takma adı - onu nasıl kaldırsın değil mi?

Mabel sonunda yerinden kalkıp Zıp Zıp'la koşmaya başladı. Ama Zıp Zıp koşmuyor uçuyordu.

Anna yanlarına doğru yürümeye başlamıştı. Çok eğleneniyor gibi görünüyorlardı. Acaba Mabel hep böyle neşeli miydi diye düşünmeden kendini alamadı.

Akane yaşarken hepsi çok mutluydu çünkü o tam bir neşe kaynağıydı. Sanırım Mabel ona çekmişti. Babası da espri yumağıydı. Akane ona her zaman kardeşi gibi görünmüştü. Aura'dan sonra tabi. Aura onun için bir kardeşten öteydi.

Mabel, Anna'nın onlara bakıp düşünceli olduğunu görünce yanına gidip:

-Ne düşünüyorsun? Diye sordu.
-Anneni. Diye cevap verdi.
-Tıpkı ona benziyorsun. Neşeli ve komiksin.
-Teşekkürler.
Anna biraz durup.
-Mabel sakıncası yoksa bir soru sorabilir miyim? dedi.
-Elbette. Bana ne istersen sorabilirsin.
-Baban bizden hiç bahsetti mi?

Mabel bir an için annesinin hikayelerini hatırladı. Onları çok özlemişti.

-Evet bahsetti. Ama çoğunlukla annemden bahsetti. Pek detaylı değil.
-Örneğin benim gücümü biliyor musun?
-Telekinezi gibi bir şey mi?
-Evet. Aura'nın gücü yok. Ama çok iyi bir savaşçıdır. Bu gezegende tek başına 30 kişi öldürebilir( alıntıdır ). Jack 10 adamın gücüne sahip( alıntıdır ). Dedi.

Mabel şaka yapmak amaçlı:
-Anlaşılan Jack ile çok özel bir ilişkin var. Dedi ve gülmeye başladı.

Anna:
-Yok öyle bir şey şaka yapıyorsun değil mi?
-Sen de kızarıyorsun( alıntıdır ). Dedi ve gülmeye devam etti. Anna'nın yüzü nerdeyse babun poposuna dönmüştü. Mabel gülmeyi kesip:
-Özür dilerim. Dedi.
-Sorun değil. Ben de annenle böyle dalga geçerdim. Dedi.

Mabel şaşkınlıkla:
-O da mı Jack'e aşıktı? Diye sordu.
-Hayır o babana aşıktı. Anna kendini tutamayıp Mabel gibi gülmeye başladı.

Mağara/Kulübeden Aura'nın sesi duyuldu:
-Kızlar Jack uyandı!Dedi.

Kızlar ve Zıp Zıp hemen kalkıp içeri geçtiler.

Jack'in ağzından

Offf! Tanrım! Bana ne olmuştu?! Her yerim ağrıyordu. Sanki biri bütün vücuduma geçmesi için bir oka zehir sürüp atmıştı. A bir dakika. Zaten öyle olmuştu.

Yumuşak bir yatak veya koltukta yatıyordum. Yanımda bir sehpa ve sehpanın üstünde bur bardak su vardı. Su. Etrafı incelemeden hemen elime suyu alıp kafaya diktim.

Tanrım ben nerdeydim? Aslında tanıdıktı ama...

Koltuktan kalkıp etrafa bakmaya başladım. Duvarda bir kaç resim vardı. Ve resimlerde de !... Ben ve bizim çete vardı! Tanrım burası Akane ve Mike'ın eviydi! Ben buraya nasıl gelmiştim.

Biraz düşünelim. Düşün. Düşün. Düşün. Hatırladım! Stephan'ın askerlerinden kaçarken vurulmuştum. Sonra buraya gelmiştim ve Anna ve Aura'nın üstüne düşmeden önce Akane'ye çok benzeyen 7-8 yaşlarında bir kız ve Rody'yi gördüğümü sanmıştım. Gerçek olması imkansızdı. Niye Akane'ye tıpa-tıp benzeyen bir kızı göreyim ki.

Kapının Ardındaki EvrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin