÷4: Black Haired Man÷

571 78 8
                                    

🥛Yazardan...

Son tabağı da özenle hazırladıktan sonra tezgaha bırakarak alnında birikmiş terleri sildi. Sabahtan beri ocakta sürekli bir yemeğin piştiği sıcak mutfakta koşuşturmak onu fazlasıyla yormuştu. Siparişleri tamamlayıp boş kalmanın verdiği ilk fırsatta kendini mutfaktaki masaya attı. Baş aşçı olmak her ne kadar zahmetli bir iş olsa da, bir yandan da işini seviyordu Yoongi.

Bakmaya bir türlü fırsat bulamadığı gazeteyi eline alarak bu gün yayımlanan eleştiri yazısını açtı. Dün restoranı ziyarete gelen gurmenin yaptığı yemekleri beğeneceğine adı gibi emindi. Onun gibi yemek yapan bir aşçı daha yoktu.

Yazıyı bulduğundan sadece o kısım kalacak şekilde gazetenin geri kalan yerlerini katladı ve yazıda göz gezdirmeye başladı. Okuduğu ilk cümleden bile kan beynine sıçramıştı. Her bir kelime, sinir kat sayısını artırıyordu. Yazıda restoranın her noktası gömülmüş, yemeklerine hakaret edilmişti.

Hızla yerinden kalkıp elindeki gazeteyi sıktı. Tıpkı dişleri gibi...

Gazeteyi tekrar açıp yazının yayımlandığı ajansa ve gurmenin adına baktı.

Jeon Haber Ajansı, Jeon Jungkook...

Aklına kazıdığı bilgilerle gazeteyi sert bir şekilde masaya çarptı ve hızla soyunma odalarına gidip üzerindeki iş kıyafetlerini gündelik kıyafetlerle değiştirdi. Ardından masaya bıraktığı gazeteyi de yanına alarak, kimseye bir açıklama yapmadan aynı hızla çıktı mutfaktan.

Böyle bir şeyi kaldıramazdı. Gözü dönmüştü ve o şirketten de, Jeon Jungkook'tan da hesap sorması gerekiyordu.

Bu nedenle arabasına atladı ve haber ajansına doğru sürmeye başladı.

⏳⏳⏳

"Bu nasıl olabilir?!" Namjoon okuduğu yazıyla tekrar tekrar şok geçirirken, bir yandan da ellerini saçlarında gezdiriyordu.

"Efendim, Jeon Jungkook'un buraya gelmediğine eminiz."

"Gelmediyse bu yazıyı kim yazdı o zaman?!" diye çıkıştı karşısındaki garsona. Bu soru genç garsonu susturmuştu.

"Ben bu restorana yıllarca emek verdim! Bu mu karşılığı? Bu yazı tüm kariyerimi mahvedebilir, anlamıyorsunuz sanırım!" Sırayla dizilmiş ve saygıyla başlarını öne eğmiş olan çalışanlarda bir bir göz gezdirdi. Onların yapabileceği bir şey olmadığını biliyordu. Ayrıca tüm gün kendisi de Jeon Jungkook'u beklemişti fakat çalışanının da söylediği gibi gelmemişti.

"Eğer Jeon Jungkook gelmediyse, bu yazı adımızı kirletmek için yazılmış demektir." diye mırıldandı öfkeyle. Ardından hızla masasına geçip telefonu eline aldı ve sekreterini aradı.

"Derhal Jeon Haber Ajansı'na ulaş." diyerek kapattı masa telefonunu. Bu olanların hesabını Jeon Jungkook'a sormalıydı.

⏳⏳⏳

🍷Jimin'den...

Çalan masa telefonu, aniden dağılan dikkatimin yeni odağı olmuştu.

Bakışlarımı bilgisayardaki istatistiklerden çekerek telefonu elime aldım ve hızla kulağıma götürdüm.

"Efendim Yerim?"

"Bay Park, Kim Namjoon aradı ve yayınladığınız yazıyla ilgili özel olarak görüşmek istediğini söyledi." Bıkkınlıkla bir iç çekmeme neden olmuştu duyduklarım. Bu velet başıma sandığımdan daha büyük işler açacaktı anlaşılan.

"Kabul ettiğimi söyle."

"Görüşmenizi bugün, öğleden sonraya ayarlıyorum efendim. Uygun mudur?"

"Bana uyar." dedim ve bir an önce kurtulmak ister gibi kapattım telefonu.

Güzel, şimdi bir de bununla uğraşacaktım. Her şeyi yapıp da sorumluluklarını üstlenmeden kaçmasına deli oluyordum.

Gözlüğümü çıkararak masaya koydum ve stresten ağrımaya başlayan başımı ovdum.

Çok geçmeden çarpılarak açılan kapının ve arkasından "Bu şekilde içeri giremezsiniz." diye bağırarak koşturan Yerim'in sesleri sırasıyla dolmuştu kulağıma. Ne olduğuna anlam veremeyerek bakışlarımı, sekreterimi umursamadan içeriye resmen dalan adama çevirdim.

Adam bir hışımla karşıma geçip elindeki gazeteyi masada önüme fırlattı ve burnundan soluyarak bana döndü.

"Bu ne demek oluyor? Bir açıklama bekliyorum!" Ufak bir bakış atmayla bile konunun, Jungkook'un yazısı olduğunu anlayabilmiştim.

Tam ağzımı açacağım esnada ellerini sertçe masaya vurdu ve bu girişimime engel oldu.

"Ben Seul'deki en iyi aşçıyım! Siz ne hakla benim yemeklerime bu denli hakaret edersiniz? Burada bildiğin çamur atmışsınız! Sizin yüzünüzden adım lekelenecek!"

"Beyefendi bakı-"

"Derhal bir tekzip yazısı yayınlayacaksınız!" Beni dinlememekte ısrarcı olan adama daha fazla dayanamayarak yerimden kalktım ve deminden beri başımı kaldırarak baktığım yüzünü, göz hizama getirdim.

"Beni dinleyin beyefendi. Öncelikle odama bu şekilde giremezsiniz. Ayrıca bu ya-" Bir kez daha sözümü tamamlamama fırsat kalmadan sinirli adımlarıyla yanıma ulaşan siyah saçlı adam parmaklarını boğazıma geçirip beni arkamdaki duvara yasladı ve sinirle tısladı: "Sen kim oluyorsun da benim yemeklerime hakaret ediyorsun Jeon Jungkook? O yazıyı derhal düzelteceksin dedim." Ciğerlerime oksijen ulaşmazken işittiğim Yerim'in çığlık çığlığa güvenliği çağırmasının arasında siyah saçlı adamın kurduğu cümlelerden tek takıldığım nokta, beni Jungkook sanmasıydı.

Her ne kadar patron koltuğunda ben olsam da, yönetimde hâlâ onun adı geçiyordu. Bu nedenle yanlış anlamış olsa gerekti.

Boğazımdaki ellerini çekmek için tüm gücümü kullanırken çıkmayan sesimi zorlayarak "Ben Jeon Jungkook değilim." demeye çalıştım fakat nefesim buna yetmemiş ve gözlerim yaşarmıştı.

Vücudumda kalan son güçle tırnaklarımı eline geçirdim ama bu da gözü dönmüş olan adama pek bir etki etmedi. Çırpınışlarım kesilirken gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ki sonunda içeriye ulaşan güvenlik sinirden köpüren adamı üzerimden çekip aldı.

Yere yığılarak büyük bir öksürük krizine girmiştim.

"O yazıyı derhal düzelteceksin yoksa seni bulduğum yerde mahvederim Jeon Jungkook!" Son sözlerini de söylerken dışarı çıkarılan adamın hemen ardından, elinde bir bardak suyla Yerim yanıma koştu.

"Bay Park, iyi misiniz?" Başımı olumlu anlamda sallayıp masama tutundum ve güçlükle ayağa kalktım. Elim direk sızlayan boğazıma gitmişti.

Öksürerek sesimi düzene sokmaya çalıştım. Ardından meraklı gözlerle Yerim'e döndüm.

"O adam da kimdi?" diye sordum zorlukla çıkan kelimelere rağmen.

Yerim olumsuz anlamda başını salladı ve "Bilmiyorum." dedi. "Birden odanıza doğru ilerlemeye başladı ve engelleyemedim. Özür dilerim efendim."

Endişelenmemesi için, güven verir gibi elimi omzuna koydum.

"Senin hatan değildi, merak etme. Adam tam bir psikopat."

Gülümseyerek önümde eğildi ve odadan çıkmak için kapıya doğru ilerledi. Tam çıkmadan önce tekrar seslendim ona.

"Yerim."

"Buyurun Bay Park."

"Adama dava açmayın. Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Bunu kendim halledeceğim."

Am I Wrong?≒NamKook [Slow Update]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin