÷11: I Can't Explain÷

552 65 20
                                    

Araba o çok tanıdık mekanın önünde dururken içime içime oflayıp duruyordum. Kim Namjoon'la birlikte onun restoranında yemeğe çıkmak hâlâ mantıklı gelmiyordu ve ben bu kimlikle dışarıda dolaşmaktan rahatsızdım. Yani, üzerimde bir takım elbise vardı. Ve yanımda da Kore'nin zengin iş adamlarından biri. Ve bana çarptığı arabasındayız. Bana bu arabayla çarpmıştı, evet. Cidden, ben bu adamla yemeğe çıkmayı neden kabul etmiştim ki? Ya da en önemlisi neden olay çıkarmıyordum ki? Sonuçta burada benden bahsediyorduk, hayatım bir gün olsun olaysız geçmiyordu...

Sağ tarafımdaki kapının açıldığını hissettiğim anda daldığım düşüncelerimden sıyrılarak hızla kemerini açtım ve arabadan indim. Jungkook'u kapı dışarı eden adamın, Jeon Jungkook'a kapılar açması ne ironiydi ama değil mi?

"Kendim yürüyebilirim." Belimdeki elini işaret ettiğimde elini geri çekmek zorunda kalmıştı fakat bozuntuya vermeden arkamdan beni takip etti. Resmen onun mekanında ona öncülük ediyordum, kimse çıkıp da adamlığımı sorgulamasın.

Kendi kafama göre bir yer seçip yerleştiğimde garsonlardan biri yanımıza gelmiş ve daha önce geldiğimde bana karşı hiç olmadıkları kadar saygılı bir şekilde siparişlerimizi almıştı. İşin daha güzel yanı, buraya geldiğimde benden sipariş alan garsonun ta kendisiydi ve şaşkın bakışlarını fark etmek bana inanılmaz bir zevk verirken bir yandan da yüreğimi burkuyordu. Sadece parası olana saygı göstermeleri haksızlıktı.

Ve anlaşılan beni tanımayan tek kişi Kim Namjoon'du...

"Daha önce de davetler olurdu, neden o geceye kadar hiç görüşmemiştik?" Göz devirerek arkama yaslandım ve "Sohbet etmeye mi geldik?" diye sordum memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle.

"İş hakkında konuşabiliriz."

"Ama aramızda herhangi bir iş de yok."

"Restoran hakkında konuşalım mı?"

"Mutfağı gezmek istiyorum." dedim ayağa kalkarken. Bu durumda itiraz hakkı bulunmayan Kim Namjoon da ayaklanmış, "Bu taraftan." diyerek bana yolu göstermişti. Sinir bozucu olduğumu biliyordum ve bu hoşuma gidiyordu.

İki kanatlı kapıyı iterek mutfağın yolunu açtığında içeride sakin bir atmosferin olduğunu görmüştüm. Zaten mekan şu an çok yoğun görünmüyordu, bu yüzden mutfakta da çok çalışan yoktu.

Beklediğim gibi son derece hijyenik görünen mutfak beni sinirlendirmişti çünkü şikayet edecek bir şeylere ihtiyacım vardı. Bir şeyler beni rahatsız etmeliydi ama ne...?

O an aklıma gelen fikirle belli etmeden saçımdan bir tel kopardım ve Kim Namjoon'un bana bakmamasını fırsat bilerek tezgaha bıraktım.

"İğrenç! Cidden bu ortamda mı yapılıyor sizin müşteriye götürdüğünüz yemekler?" Kim Namjoon şaşkınlıkla bana dönüp, az önce benim bıraktığım, işaret ettiğim saç teline baktığında gözlerini büyüttüğünü fark etmiştim.

Gülüşümü içimde tutmaya çalışırken "Ben daha fazla burada kalamayacağım." diyerek mutfağın çıkışına yönelmiştim ki Kim Namjoon beni kolumdan tutarak buna engel olmuştu.

"Hayır, dur lütfen. BURAYA BAKIN! BU NE DEMEK OLUYOR? Bir yanlışlık olmalı, aşçılarımızın hepsi bone kullanır." Kendilerine doğru bağırıldığında etrafımıza toplanmış olan aşçılara saç telini işaret etti ve cevap arar gibi hepsinin gözlerine tek tek baktı. O esnada aşçılardan biri saç telini eline almış, ardından "Efendim..." diyerek söze girmişti. "Bu saç bize ait olamaz, misafiriniz yanlışlıkla düşürmüş olabilir mi?"

"Sen kendi hatanızdan beni mi sorumlu tutuyorsun?" diyerek çirkefleştim birden. "Ayrıca ne demek sizin olamaz, sizin değilse başka kimin olacak? Buraya personel harici giriş mi oluyor bir de?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Am I Wrong?≒NamKook [Slow Update]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin