÷5: He Has a Conscience÷

595 78 23
                                    

Dakikalardır okuyormuş gibi yapıp kahkaha atarak Yugyeom'un dikkatini çekmeye çalıştığım gazete sonunda işe yaramış olsa gerek, çatık kaşlarla karıştırdığı çöp konteynırından doğrulup bana dönmüştü.

"Yanında taşıyarak kendine ağırlık yaptığını farkettiğin beynini yol kenarına atıp mı geldin? Olmayan zeka gerileyemez gerçeğinin istisnası gibisin. Burada bir işe odaklanmaya çalışıyoruz, ne diye deli gibi gülüp dikkatimi dağıtıyorsun puşt?!" Sözleri ister istemez biraz daha gülmeme neden olurken sinirle "Şuna bak, hâlâ gülüyor." diye tıslamıştı dişlerinin arasından.

Zar zor kendimi dizginledim ve kollarımı iki yana açarak ona doğru yaklaşmaya başladım. "Gyeomie, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

"Ben senden nefret ediyorum Jungkook. Tüm gün sokaklarda sürtmekten başka bir şey yapmıyorsun." Tek hamlede geri çekilerek ona sarılmama engel olduktan sonra devam etti. "Ayrıca ben biliyorum bu ruh halini. Yine ne haltlar yedin, anlat bakalım?" Ağzım kulaklarımda, tek kolumu konteynırın kenarına yasladım ve bedenimin ağırlığını oraya verdim. Ardından elimdeki gazeteyi ona doğru uzattım.

Şüpheyle gözlerimin içine baksa da gazeteyi eline almış, ardından işaret ettiğim yeri okumaya başlamıştı.

Gözleriyle takip ettiği yazılar son bulduğunda ise, anlam veremeyerek bana döndü.

"Kıssadan çıkarmam gereken hisse ne? Beni uğraştırma da direkt konuyu söyle." Boğazımı temizleyerek kaşlarımı çattım, ardından ellerimi bir profesör edasıyla önümde birleştirdim.

"Bu kara gün dostun harika bir şey yapmamış mı?" Dudaklarının arasından kaçan ufak kıkırtının ardından tekrar ciddi bir yüz ifadesine büründü ve karşılık verdi sözlerime.

"Bir, biz dost ya da arkadaş değiliz. Hatta düşündüm de, sen benim işime engel olmaktan başka bir halta yaramıyorsun. İki, ben burada senin yaptığın harikalığa dair bir şey göremiyorum."

"Kırıyorsun beni Gyeomie." dedim dudaklarımı büzerken. "Bak bakalım o yazıyı kim yazmış?"

"Çünkü senin kırılman çok umrumda değil mi? Ayrıca yazan kişi Jeon Jungkook. Hakkını yemeyeyim, güzel gömmüş. Bu restoran benim sık sık önünden geçtiğim ama şartlar gereği sadece camından içeriye bakabildiğim restoran." İmalı imalı boğazımı temizlesem de anlamamakta ısrar ediyor gibiydi.

"Selam! Ben Jungkook, tanıştığıma memnun oldum." diye yapmacık bir heyecanla atıldım ve elimi ona uzattım. Karşılık olarak sırıtıp elimi itmişti.

"Yazık, sen kendini bu adam mı sanıyorsun? Oğlum adam, yayınlanan yerle aynı soyadı taşıyor. Kesin zengin ve saygın biridir. Hey, kendine gel! Bizim bir evimiz bile yok! Sen de benim gibi bir sokak insanısın!" Yapmacık bir şekilde onayladım ve "Ya, ya..." diye mırıldandım. Ardından gazeteyi de yakılacak malzemeler için ayırdığı poşete atışını izledim.

"Biliyor musun Gyeom, tam benim tipimsin." dedim gıcık bir şekilde.

Sözlerim tiksintiyle yüzünü buruşturmasına neden oldu.

"Siktir git Jungkook."

Aegyo'lu bir şekilde, "Sik de gideyim Gyeomie." dediğim anda konteynırın içinden kırk beş numara kalın tabanlı bir bot çıkarmış ve kafama doğru fırlatmıştı. Eğer başımı eğmeseydim, canım kafatasım paramparça olurdu.

"Oğlum bak git." dedi tek elini havaya kaldırırken. Fakat ben onu dinlemeyip sahte bir oyunculukla, "İtiraf et," diyerek sesimi titrettim. "Sen de beni seviyorsun."

"Şimdi sen bittin çocuk!" Botun diğer çiftini de alıp beni kovalamaya başladığı anda arkama bakmadan, ayaklarımı kıçıma vura vura kaçmaya başlamıştım. Bu manyağın sağı solu belli olmuyordu...

Am I Wrong?≒NamKook [Slow Update]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin