Sonbaharın gelişiyle soğuk hava kendini göstermiş yağmur en mükemmel haliyle yağmaya başlamıştı. Yağmur bazı insanlar için ıslanmak demektir ama bazı insanlar için bu daha farklıdır. Yağmur insanlara bir çok duyguyu beraberinde getirir. Aşk ,hüzün,huzur,mutluluk ve daha bi çok şeyi.
Yoongi yağmuru seven yağmurla beraber bi çok duyguyu aynı anda yaşayan birisi. Onun için yağmurun her bir damlası bi duygu her bir damlası ayrı önem taşır. Yoongi tüm gününü yağmuru izleyerek geçirebilir.
Yoongi sabah uyanıp daha doğrusu Jimin'in zoruyla uyanıp odasının içindeki banyoya gidip rutin işlerini halledip giyinmek için geri odasına döndü. Her zamanki gibi siyah takım elbisesini giyip aşağıya indi
"Günaydın minik hyungum benim"
"Günaydın Jimin ve bana öyle seslenmeyi de bırak" Jimin Yoongi'yi sinirlendirmeyi ve ona farklı şekillerde seslenmeyi kesinlikle çok seviyordu.
"Hadi gel senin için kahvaltı hazırladım" Yoongi kahvaltıya oturup sessizce yemeğini yiyordu ama Jimin sessiz kalmayı sevmez ki
"Hyung bugün çok işin var mı?" Yoongi konuşmadı
"Akşam bara gidelim hm? Çoktandır seninle takılmıyoruz.Hem bana Jungkook'u anlatırsın"
"Ben çıkıyorum Jimin sana afiyet"
"Bunu evet olarak kabul ediyorum hyung. Ben seni almaya gelirim bebeğim" Yoongi'ye öpücük atmıştı sonrasında. Yoongi göz devirip evden çıktı.Şirkete geldiğinde onu kapıda bekleyen asistanına hayranlıkla baktı. Siyah takım elbisesi,özenle alnına düşmüş siyah saçları,esmer ten rengi,iri gözleri ve kan kırmızısı dudakları ile görenlere görsel şölen sunuyordu.Yoongi için yağmurdan daha güzel bir şey yoktu ama karşısında ki genç 'yağmurdan bile güzel ' diye içinden geçirdi. Yoongi kıskanmaktan kendini alıkoyamadı. Kim olsa kıskanırdı çünkü siyah saçlı kelimenin tam anlamıyla harikaydı.
Yoongi sonunda kendine gelip arabadan indi. Jungkook hemen yanına gelerek
"Günaydın Yoongi Bey" demişti
"Günaydın Jungkook. Bu arada yalnızken bana böyle seslenmemeni söylemiştim"
"Ama efendim kapının önündeyiz ve birileri duyabilir diye ben"
"Tamam Jungkook ama ben yinede istemiyorum"sözünü keserek konuşmuştu
"Peki hyung"Çalışanlar pekala CEO'nun Jungkook'a tüm çalışanlardan farklı davrandığını biliyorlardı ama kimse ses etmiyordu Tanrı aşkına o CEO ve kimse işinden atılmak istemez.
Yoongi ve Jungkook asansörü bekliyorlardı. Aralarındaki sessizliği Jungkook'un telefon sesi bozdu.
'Efendim Taehyung"Yoongi Taehyung ismini duyunca bakışlarını siyah saçlıya çıkardı. Tanrı şahidi olsun ki onu hiç sevmiyordu.
"Tamam öğlen görüşürüz" Yoongi hala Jungkook'u izlerken asansörün sesiyle uzun boylu genci izlemeyi bırakıp asansöre binmişti Jungkook'u beklemeyip odasının bulunduğu kata basmıştı.Ah lanet olsun onun ismini bile duyunca bile sinirleri bozuluyor.Yoongi odasına geçip masasına kuruldu bu sırada kapısı çaldı kendini hala sinirli hissediyordu
"Gir"
"Hyung neden beni beklemedim?"
"Konuşman gereken birileri vardı da ondan Jungkook"
"Telefon konuşmam bitmişti hyung" hayır Jungkook'un kalbini kırmamalıydı
"SANA HESAP VERMEK ZORUNDA DEĞILIM. Ben senin patronumun bunu unutma" sinirden sesi yüksek çıkmıştı. Bağırmasından dolayı Jungkook ürkmüş ve gözleri hafiften dolmuştu. Jungkook hassas biri olmuştu hep
"Özür dilerim Yoongi Bey. Haddimi fazla aştım üzgünüm"onun dolu gözlerini görünce içinden bir şeylerin koltuğuna emindi Yoongi "J-Jungkook ben"
"Ben sizi yalnız bırakayım sonuçta ben sadece bir çalışanım ve şuan için bi iş yok"ve arkasını dönüp çıkmıştı. Yoongi Jungkook'un ağlayacağından emindi. Onu anlattığı için kendisini asla affetmeyecekti.Jungkook gün boyu Yoongi'ye mesafeli davranmış ve iş dışında ortalıkta pek görülmemişti.Yoongi onun bu tavrı karşısında çıldırmamak için direniyordu. Ona öyle davranmamalıydı,bağırmamalıydı ve onu ağlatmamalıydı kendini çok kötü hissediyordu.
Yoongi çıkmak için hazırlanıp kapıya doğru ilerlediğinde Jimin'in sesini duymuştu
"Kocam içerde mi Jungkook?" Jimin eğer tek yakını olmasaydı onu hayatından def ederdi ama işte Tanrı ona Jimin'i vermişti bir kere ve kurtuluşu yoktu ondan
"Içerde hyung. Ben gitsem sen Yoongi Beye söylesen olur mu?"sesi kırık çıkıyordu. Yoongi odadan çıktı.
"Buradayım Jimin.Jungkook çıkabilirsin başkasıyla haber göndermeye gerek yok." Jungkook'un yüzüne bakmadan konuşup asansöre doğru yürüdü.
"Hyung beklesene beni almadan mı gideceksin?" Yoongi konuşmadan Jimin'nin yanına gelmesini bekledi.Sessiz geçen yolculuğun sonunda bara gelmişlerdi. Her zamanki yerlerine oturdular. Içmeye başlamalarıyla Yoongi iç çekip duruyordu. Jimin dayanamayıp içini kemiren soruyu sordu sonunda.
"Jungkook ile aranızda ne oldu?" Yoongi bardağından bir yudum daha alıp olanları anlatmaya başladı. Jimin'den saklayacak değildi.Zaten şimdiye kadar olan her şeyini anlatmamışmıydı?
"Işte böyle Jimin onun adını duyunca sinirlerime hakim olamadım ve Jungkook'a bağırdım" ve bir yudum daha
"Inanabiliyor musun? Ona bağırdım o a-ağladı Jimin.Benim yüzümden
ben onu ağlattım. Kendimi asla affetmeyeceğim". Yoongi sarhoş olana kadar içti. Jimin hyungunun haline üzülmekten başka bir şey yapamadı.Ilk hikayem olduğu için çok heyecanlıyım ve bu kitabı yazmayı çok istemiştim. Eğer yazım hatam varsa affedin ve de ilk hikayem olduğu için yorum yaparsanız sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALZHEIMER (YoonKook)
Fanfiction"En acı olanda ne biliyor musun hyung?" Gözümdeki yaşı usulca serbest bıraktım "En acı olanda seni unutacak olmam sevgilim.?