Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
Mehmet Akif Ersoy yukarıdaki mısralarda zulmü, zalimi öyle edebi bir dille ifade etti ki bu konu ile ilgili söylenecek her söz yetersiz, kifayetsiz kalır.Tek başına mutlak bir varlığa sahip olmayan zulüm, adaletin olmadığı yer ve zamanda meydana çıkan bir olgudur aslında. “Hak geldiğinde yok olmaya mahkum olan batıl” gibi adaletin hayat bulduğu ortamlarda zulüm de ortadan kalkacak ve varlık alanı bulamayacaktır. Bu yüzden zalim olanlar adaleti ortadan kaldırarak zulüm ile hükmetmeye çalışan ve kendi saltanatlarını sürdürmek için zulmü sistemleştirenlerdir. Suriye’de, Filistin’de, Arakan’da zalimlik yapanlara karşı en gür sesi Türkiye çıkarıyor. Eliyle müdahale edebileceği yerlere eli ile bu mümkün değilse sesi ile tepkisini ortaya koyuyor zalimlere karşı.
Zulüm altında hak ile hükmetmeyen zalimler kendi heva ve heveslerine uygun bir dünya hakimiyetinin peşindedirler heva ve heveslerine kanun namını vermek suretiyle kurdukları sistemleriyle abad olacaklarını düşünmektedirler. Oysa küfür ile abad olunsa da zulüm ile abad olunmayacaktır. Bu gün dava aynı zalimlerle, zulümle mücadele etme davası. Zalimler zulüm etmeye her zamanki gibi devam edeceklerdir ama karşılarında onların zulümlerini ortadan kaldırma mücadelesi olanlar olacaktır. Akif’in dediği gibi en azından zalimi sevmeden zulme karşı dik duranlar olacaktır. Biz istikbale aşık bir milletiz istikbalimiz için en kıymetli canımızı dahi gözümüzü kırpmadan veririz. Bize dünyanın en değerli şeylerini de sunsalar esareti kabul etmemişiz. Bu gün de etmiyoruz, gelecekte de etmeyeceğiz. Dünyanın neresinde olursa olsun kanayan bir yara gördü mü onu yüreğimizde hissederiz Akif’in dediği gibi. O yarayı dindirmek için, sarmak için seferber oluruz. Varımızı yoğumuzu ortaya koyarak o yaşanan acıları azaltabilmek için mücadele ederiz. Bize sığınanlara kapıları açarız Ensar gibi. Ceddimiz muhaciri bu günkü anlamda “mülteci”, “sığınmacı“ları yük saymazdı. Bu gün de onları yük saymadan ülkemize kabul ettik. Tam anlamı ile ensar gibi olamasak da. Bizden eman dileyene kapıları hiçbir zaman kapatmadık, şimdi de kapatmıyoruz. Bunu hak namına hak için yapıyoruz. Zulmü alkışlamadan zalimi asla sevmeden, birilerin keyfine göre hareket etmeden zalimlere gerekli dersi veriyoruz vermeye de devam edeceğiz.
Daha fazlası için https://aynadakisairler.blogspot.com.tr