"KyungSoo market! Yarın misafirimiz var, Hyemin teyzenler gelecek. Kaldır şu kıçını da şu listedekileri al!"
Sözleri yeni baştan okuduğunda hala bir şeyler eksik gibiydi. Hangi satır ya da o hangi ucube kelime anlamı bozuyordu ki?
Karanlığın hırçın eli
Mezarlarımıza lanetler okur
Luciferin kanı masumiyetin
Ak kanatlarına bulaşır
İşte dinle, şimdi dinle
Bu bizim savaşımız
Susturulamaz haklı isyanımız-"Kime diyorum ben!!"
Başından savrularak çekilip alınan kulaklığı ile canı yanınca doğru sözcüğü bulmuştu.
"Tamam anne dur. Şunu da yazmam lâzım."
"Önce market! Vanilya yok. Kurabiyeye başlayamıyorum."
"Ya bir cümle yazacağım şuraya!"
Kadın kulaklığı da beraberinde götürürken KyungSoo annesinin ardı sıra bağırdı.
"Nefret ediyorum her şeyden! Lanet olsun! Bir cümle ya bir cümle! Beş dakika sonra yap kurabiyeyi! Zaten yarın gelmeyecekler mi?! Kendi işiniz olunca hemen olsun istiyorsunuz! Benim istediklerimi kâleye alan yok! Ben niye varım ki!"
Kapşonunu başına geçirerek vestiyere bırakılmış olan listeyi ve parayı aldı.
Teki bozuk kulaklığını atmadığı için kendini takdir etti. Kapıyı ardından sertçe çarptığında annesinin söylenmeleri de kesilmişti.Kağıttaki sözleri yol boyunca tekrar etti
Karanlığın hırçın eli
Mezarlarımıza lanetler okur
Elinde Luciferin kanı
Masumiyetin kanatlarına bulaşırİşte dinle, şimdi dinle
Bu bizim savaşımız
Susturulamaz haklı isyanımız
Sen ve ben kavgamız sürdükçe
Aşkımız..."Aşkımız??" sözler zihninde bir anda kopunca yolu üzerindeki alçak bir bahçe duvarına oturdu. Kalemi elinde çevirdi, çevirdi. Müzik kulağında hala dönüyor ama sözler oluşmuyordu. Kalemin arka ucunu dudaklarının arasında ısırdı.
"Aşk ne olum ya?! Kavgamız, davamız gibi güçlü bir vurgu olmalı. Ama onları da çoktan kullandım."
Öfkeyle kağıdı buruşturup cebine tıkıştırdı.
"O anda yazmalıydım işte! Göt gibi kaldı burda şarkım! Kekinize pastanıza sizin var ya ben!"
Yeniden hareketlenerek marketin yolunu tuttu. Girişten bir sepet çekip listedekileri raflarda aramaya koyuldu. Reyonlarda dolaşırken dilinde ve daha fazlası zihninde dönüp duruyordu şarkının sözleri. Haşhaş tanelerini kısık gözleri ile süzdü.
"Sen ve ben kavgamız sürdükçe
Aşkımız..."Avuçlarının arasında sıktığı haşhaş paketini alnına vurdu.. cümleler bir türlü kalıba girmeyi reddediyordu.
"Aşkımız.. uyuşturacak kalpleri.."
Bir an heyecanla parlayan gözleri yavaşça bıkkınlığa büründü.
Sonuncuyu da ödeme için sıraya koyduğunda üç poşet eşyaya baktı.
"Bir aylık mutfak masrafı bu! Ama bir
akşamlık misafir için böyle bir israfa giriyoruz."Kalan para ile ramen alıp marketin yola bakan penceresindeki taburelere kuruldu. Ramenin sıcak suyunda baharatın, çubuklarının ucunda dağılışını izlerken annesi gibi söylendiğini farkedince kendine kızdı.
"İyice onlara benzedim. Bundan da nefret ediyorum."
Cebindeki buruşuk kağıdı elinde sıkıca tutuyordu. Tek kulağında gürültü ile çalan müziğe hala uygun sözleri yazabilmiş değildi.
Camın diğer tarafında gelen geçeni izledi ve cama sureti vuran iç taraftakileri. Tanıdık bir imaj düşünce önce hareketlerini gözledi. Tedbirsiz bir şekilde ona dönmek gafletinde bulunmak istemiyordu. Adamın bariz bir şekilde sigara aldığını cama yansıyan görüntüsünden izleyince ramen çubuklarını sertçe vurdu masaya. Kulaklığını çıkararak içindeki isyanın gürültüsünü dinledi.
Ne demişti geçen gece?Sigarayı bırakıyorum mu? Bari sen destek ol filan mı?
Onun yüzünden iki fırtlık keyfinden olmuştu ama eleman şuan en pahalı sigaradan alıyordu. Dünya böyle de kahpe bir yerdi işte.
Sigarayı kasaya uzatan kolunu kavrayıverdi ve düşürdü pakedi kasiyer kızın önüne. Sırada bekleyenlerin şaşkın bakışları ikisine dönmüştü.
"Hani sigarayı bırakıyordun lan?" diye çıkıştı.
Diğerinin şaşkınlıktan sıyrılan gözlerine kızgınlık karıştı.
"Önce kolumu bırak genç adam.."
KyungSoo istihzalı gülüşü ile tutuşunu sıklaştırdığı gibi bir de çekiştirdi adamı peşinden.
"Bana içirtmediğin gece ne demiştin! Bırakmaya falan çalışıyormuş, destek olmalıymışım filan.." ağzını o zamanın sözleri için eğip bükerken diğer elini beline koyup "bu ne şimdi?!" dedi.
Elemanın kızgınlığı geçip de yerini yaramaz bir gülüş alınca aniden yanakları alev aldı, öfkesinden olmalıydı. Kolunu tuttuğu elini döndürerek tutuşundan kurtulduğu gibi elini yakaladı. Parmaklarını kokladı.
KyungSoo anlam veremediği şu şeylere gözleri iri iri açıldı."Ne yapıyorsun?" çığırırken çekiverdi elini.
"Sen de içmemişsin. Beni dikkate almana sevindim genç adam."
"İçmedim değil içemedim. Müzik odamızı kaybetmek istemiyorsak sigara kokmamamız lazım. Mal beyinli geometrici böyle buyurdu."
Karacık gözleri öfkesi ile parlarken diğerinin kıyamaz gibi her bir hareketine ucundan değen bakışları bir kediyi hep kollarında tutmak ister gibi temkinliydi.
"Jongin hadi oğlum ya! Nerde kaldı benim cigaram!"
Marketin kapısından sarkan adam sabırsızlığından taşan öfkesi markette yankılanınca "burda olay çıkarmayın beyler!" diyen market sahibini reyonlardaki teftişinden ortaya çıkardı.
Kapıdaki genç, başını hafifçe eğerek bir özür mırıldandı. Jongin ona başı ile kasayı işaret edince "zaten senden almanı isteyende kabahat!" diğeri söylene söylene kasaya ilerleyip kuyruğun sonuna geçti.KyungSoo utancından eriyip marketin fayanslarına derz olmak istedi.
"Ramenin soğuyor." Jongin hatırlatınca KyungSoo kendisinin bile ne dediğini anlamadığı bir şeyler ağzında geveleyerek taburesine döndü. Boynuna attığı kulaklığında hala şarkısı çalıyordu, artık bir gürültüden ibaretti. Sözler pirinç taneleri gibi dağılıp saçılmıştı zihninden. Üzerinden tembel dumanlar yükselen ramenin çubuklarını utancı ile saplayıp ağzına tıkıştırdı, fazla yumuşaktı, baharatı tam dağılmamıştı. Telefonunda annesinin aramaları titreşiyordu. Bıkkınlıkla başını masaya bıraktı KyungSoo.
Sen ve ben.. kavgamız sürdükçe..
Yıldızları gölgelerden toplayalım
Karanlık geceler yerine..📻
Radyolarınızda yaz meltemleri, tembel uyuşuk geceler, uykusuz böcekler, bir de hep deniz özlemi çalsın..
Yaz düşleriniz radyolarınızdan satırlara taşsın; belki şarkı, belki öykü..📻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Polen Gibisin
Fiksi PenggemarSandığımdan da güzelsin.. { Tüm Hakları Dedemin Radyosuna aittir }