" beklenmedik karşılaşmalara tesadüf diyoruz kaderide bize yazılmış bir hayat ne istediğimizi bilmememiz bile burdan belli değil mi?
ne kadar yalancıyız"gece yerini tan'a o kızıl sabahın huzurlu şafağına bıraktığında genç adam elindeki kupasında üzerinde dumanı tüten buram buram kahvesinden yudumluyordu sabahın bu saatinde ayaklanmıştı uyku tutmamıştı kendini kandırıyordu uyku tutmamıştı ışıldayan hilali düşünmekten önüne düşen perçemlerini geriye attırdı genç adam o mavileri hayal etti içi onu yeniden görme arzusuyla dolup taşmıştı bir nedeni yoktu işte görsem yeter o güzel yüzü diye düşündü nerede olduğunu niye sormadıki sanki yada ne bileyim kıza a ben seni merak ettim ve güzelsin diyerek telefon numarani verirmisin mi diyecekti bu onu göremiyecek oluşu bir burukluk bıraktı yüreğinde
çoktan bitirmiş olduğu kahvesinin keyfiyle dolabının önünde kıyafet seçmeye başladı bugün hastaneye erken gidecekti yoğun olan günün üstüne yeni bir kadro oluşturulacaktı yeni cerrah adayları işbaşı yapacaktı servislerde
hem kendiside bu yeni beyinlerin her türlü imkanlardan faydalanmalarını istiyor ilimin bir ışık gibi aydınlatacağı gerçekleri biliyordu kendi öğrenciliği aklına geldi ne kadar çok çalıştığını gece uyumadığını bir o bir de tanrı biliyordu hele vize haftası kampüste zombi gibi gezinmeyi kendisi istemiyordu
tabi o zaman üniversite hocalarıda pek sevimli sayılmazdı hele de yorgo iaziodes yaşlı olmasına rağmen öyle bir enerji ve kibri vardı ki hiç kimsetle geçinemiyordu dersleri ekstra bir zorlukla güdüyordu o melun adamdan çok çekmişti sadece bir arkaşı vardı aleksis mütevazi ve sakin ruhlu bir insandı pretisyen hekimlik zamanında sahaya çıktıklarında kan tutar ve saatlerce lavabodan çıkamazdı leon ise böyle oluyorsa beden bu işi yapıyorsun dediğinde annem istiyor ve onun isteği benim için bir istekten çok daha fazlası ve bunu yapıcam cevabını alıyordu
pişmandı yapamıycağını bile bile bu cevaba arka çıkmıştı bunu da annesi vefat edince anlamışti daha fazla dayanamadı ve selaniğe taşındı zordu onun için her bir sesi kelimesi anısı görüntüsü aklından çıkmıyordu çok çok dayanamamıştı işte aziz arkadaşı kederli acılı her gün hatırlayacağı bir yasa bürünmüştü
son bir kilit attı çelik kapıya genç adam garajda olan arabasına bindi ve heyecanla hastanenin yolunu tuttu anca giderdi zaten ve şunu itiraf ediyordu genç adam; kalbi bu sabah hiç atmadığı bir telaşla atıyordu sanki ofise geç kalmiş bir sekreter gibi terliyor nedenini bilmediği bir titreme alıyordu direksiyondaki büyük elleri neyin heycanıydı sahi kader yine hangi taşını öne sürmüştü?baş hekimlik teklif etseler bile bu kadar heyecanlanmam diye iç geçirdi leon şu an kafası hayli bir boştu kendini insanları şarhoş eden bir meze olduğunu düşünmekten alıkoyamadı kendini
bir şeye kapılmıştı ama neye düşünceleri bin bir soruyla şekillenirken düz yola girmesiyle hastaneye vardığını anlaması uzun sürmedi çevik manevralarla arabayı park ettikten sonra indi hastane kapısının sensör sesiyle koptuğu dünyaya geri döndü birden derin bir nefes aldı kalbi hala aynı atıyordu acaba bir ara kardioloğa mı gitmeliydi genç adam saçmalıyorum diye düşündü ancak bunları yaşayan bir tek kendisi değildi ...
Bir kız gözleri en derin okyanusun yavrusu saçları bir güneş kadar sarı teni bir pamuk kadar beyaz saf ... kimden mi bahsediyorum eminim anlamışsınızdır hilal evet evet oda dün akşam karşılaştığı genç adamı aklından çıkaramıyor onu düşünüyor adeta bir hikaye barındıran o derin gözlerini hayal ediyordu
ne güzel saçları vardı sırma gibi kemikli burnu sert bir ifade katsada bu ona yakışıyor dedi kendince haklıydı öyle bir endamı vardı ki iç geçirmeden alamadı kendini o herkes değil dedi daha önce hiç bir erkek hakkında böyle düşünmediğini farketmedi kızdı kendine neden yabancı bir erkeği kafasından atamıyordu ki parfümler bile onun kokusunun yanında bir hiç deyince sahi çok güzel kokuyordu offf hilal neler diyorsun sen diyip kendine tekrar bir uyarıda bulunmayı ihmal etmedi henüz kendine ait bir arabası olmadığından mecbur toplu taşmaya binmesi gerekiyordu caddeler karışık değildi allahtan bu işine geliyordu hay ne var ki dedi kalbi sanki maratondaydı ve son dakika kupa için çırpınıyordu o ara dünya dar geldi hilale kocaman bir nefes aldı sakince de verdi ama yok olmuyo anlam veremedi buna acaba sabahın köründe içtiği kahve bünyesinde tepkiye mi yol açmıştı tabi ya başka neden olsun işte leon gibi düşünmedi kaderi katmadı hesaba ölçmedi bu çarpıntıları önemsemedi ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ SMYRNA - HİLEON
Fanfictionbu bir farkedilişin hikayesi iki gencin toz pembe hayalleri aşka susamış bencil kalplerin tutkunun hikayesi genç adam ay yüzlesine bakıyordu neden daha önceden olmamış neden hayatıma önce dahil olmadın seniz gözlü peri kızım - yaşama sebebimmişsi...