14. Bölüm

1.4K 131 103
                                    


Baekhyun'un yanından ayrıldığımda kendimi berbat hissediyordum. Eğer bana bir şey olursa, ne yapacaktı? Yalnız kalamazdı ki o, üşürdü, kesin hasta olurdu. Onu öyle bırakamazdım, bu işi başarabilirdim! Yani yapabilirim değil mi?

Tamam plan şu:

1. Adrese zamanında ulaş ve anneni bul, yaranmadığından emin ol.
2. Onu dikkatli bir şekilde dışarı çıkar ve güvenli bir yere götür.
3. Babanı bul, tabii gerçekten yaşıyorsa.
4. Baekhyun'un yanına git ve ona sarıl.

Tamam bence mükemmel bir plan!

Saat 02:00 da ******* alışveriş merkezinin arkasındaki depoda olmam gerekiyordu. Ve saat 01:47, mükemmel. Aslında çok uzakta değildim ama yinede deli gibi koşmaya başlamıştım. Deponun oraya geldiğimde kapının önünde iki adam olduğunu gördüm. Ne yapabilirdim ki? Dövüşmeyi bilmiyorum, ayrıca yanımda silah olarak kullanabileceğim hiçbir şey yoktu! Bende ağır adımlarla kapıya doğru yürümeye başladım.

Adamlar beni gördüklerinde birbirlerine bir şeyler söyleyip bana bakmaya başladılar, tamam gerilmiştim biraz.

"Park Chanyeol?"

"E-evet benim"

"İçeri geçin"

Fazla kibar oldu bu! Ben kolumdan tutup içeri sürüklerler sonrada döverler sanmıştım. Hah! Tabii boyumdan korktular, lanet olsun fazla uzunu-

Bir çığlık duymuştum, heryer fazla karanlıktı. Ben içeri geçip bir kaç adım attıktan sonra deponun tam ortasında bir ışık açıldı. Işığın altında annem vardı. Sandalyeye başlanmıştı, kafası aşağı doğru eğikti, yüzünü göremiyordum.

"ANNE!"

Bağırmamla kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Bir gözü morarmıştı ve dudağı patlamıştı. Bunu yapan her kimse onu bir güzel benzetecektim.

"Hoşgeldin, Chanyeol"

"!"

"Ahh hadi ama! Babana sarılmayacak mısın?"

Siktir...

"Kaç yıl oldu evlat, annen hala akıllanmamış. O kadar plan yapıldı, arabalar hurdaya dönüştürüldü, seni bir güzel benzettik ve hafızanı kaybettin, ama annen BANA OLAN BORCUNU HALA ÖDEMEDİ!"

"Adi herif! BUNU NASIL YAPARSIN?"

Güldü, sadece güldü. Çok sinir bozucuydu. Yıllarca öldü sandım, kaçırıldı sandım, çocukluğumdaki tek kahramanım olan adam şimdi anneme, bana, bize neler yapmıştı...

"Senin öldüğünü sandım, senin yüzünden çok acı çektik, senin yüzünden sevgilimi tehlikeye attı-!"

"Ah doğru ya! O küçük sürtük ne yapıyor? Aslında fazla güzel bir erkek için, sence yanıma mı almalıyım?"

"Ona. dokunursan. seni. öldürürüm."

Hızlıca ona doğru yürümeye başladım. Yüzüne güzel bir yumruk indirdim. Kaşı patlamıştı sanırım, tekrar bir yumruk daha atacakken elimi kavradı.

"Büyüklere el kaldırılmaz Chanyeol, sana annen hiç öğretmedi mi?"

Elimi her sözcüğünde biraz daha sıkıyordu. Neden bilmiyorum, karşılık veremiyordum.

"Seni asla istemedim, annenle sadece takılıyordum ve sen oldun. Sen. bir. hatasın."

"Peki ya o kaza? Sadece çekip gitseydin?"

"Sadece annenin bana borcu vardı ve senden nefret ediyordum. Yanındaki adam ben bile değildim. Önemsiz bir insandı."

"Piç herif!"

Elinden kurtulup onun üstüne çıktığımda yüzüne deli gibi yumruk atıyordum. Tişörtünü ıslatan bir şey olduğunu gördüğümde ağladığımı farkettim. Kendime gelip üzerinden kalktığımda ise bayılmıştı ya da ölmüştü belki, kimin umrunda.

Aceleyle annemin yanına gittim, ellerini çözdüm ve ona sıkıca sarıldım. Ön kapıda adamlar vardı o yüzden bence arka kapıdan yada yan taraftaki pencerelerden birinden çıkabilirdik. Yanımızdaki masada gördüğüm silahı elime aldım ve arka kapıya doğru yürümeye başladık. Kapıya geldiğimizde annem beni durdurdu ve elini uzattı.

"Silahı ver Chan"

"Ama anne... ya bir şey olursa?"

"Kullanmayacağımı söylemedim."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken kulağıma doğru eğilip daha da şaşırmamı sağlayan şeyi söyledi.

"Karşında eski polislerden duruyor"

Kıkırdadı, "Eve gidince anlatacağım"

Yanağımı sıktı ve silahı elimden aldı. Arka kapıyı açtığımda iki-üç metre ileride bir adam gördük. Bana beklememi söyledi, Tanrım bu kadın ne yapıyor böyle!

Arkasından sessizce yaklaştığı adamın kafasına silahın arka kısmıyla vurdu ve adam yere yığıldı. Ben şaşkınlıkla bakarken bana gel işaret yaptı ve hızlıca annemin yanına koştum. İleriden gelen taksiye bindik ve doğruca eve gittik.

Yol boyunca hiç konuşmadık, sadece ben kafamı annemin dizlerine koydum ve o da benim saçlarımı okşadı. Vay be! Annem eskiden polisti demek. Bu neden ben küçükken hiç eve doğru düzgün gelmediğini açıklıyordu.

Ben yatağıma uzandığımda saat altıya geliyordu. Annem ise ilk iş polisi aramıştı. Daha sonra odama gelmiş alnımdan öpmüştü. Pikeyi üzerime çektikten sonra kapıya doğru ilerledi. Odamdan çıkarken ise:

"Teşekkür ederim, ve iyi geceler oğlum", demişti. Ben ise kendimi çoktan uykunu kollarına bırakmıştım.

...

Uzun yazmaya çalıştım ama umarım saçma olmamıştır. Bir sonraki bölümde her şey daha açık olacak. Sizi seviyorum^^

i just want to say that i love you || 𝗰𝗵𝗮𝗻𝗯𝗮𝗲𝗸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin