Ertesi gün kızlar Rainbow Dash'in gelmesini bekliyorlardı. Ama gelmedi. Okul zili çalana kadar beklemeye devam ettiler. Rainbow Dash'in büyük ihtimalle uyuyakaldığını düşündüler. Rainbow Dash uyumayı çok seviyordu.
Twilight- "Rainbow Dash henüz gelmedi. Nerede olduğunu merak ediyorum."
Rarity- "Biliyorum hayatım. Garip."
Pinkie Pie- "Babasıyla olanlar, belki babası..."
Applejack- "Şunu söyleme. Onu arayacağım."
Applejack telefonundan Rainbow Dash'in numarasını tuşladı ve onu aradı. Rainbow Dash cevap vermedi ve birkaç dakika sonra tekrar aradı. Ama cevap yoktu. Belki telefonu bozulmuştur, bu yüzden Applejack aramalarını alamadığını düşünerek ona bir sesli mesaj bıraktı.
Birkaç saat geçmişti ama bir şey olmamıştı. Kızlar endişelenmeye başlamıştı.
Fluttershy- "Cidden endişelenmeye başlıyorum. Dashie nerede?"
Twilight- "Hadi kızlar. Evine gidiyoruz."
Hepsi onayladı. Müdire Celestia'ya durumu söylediler ve okuldan çıktılar. Evlerine vardıklarında, ön kapının kilitli olacağını düşünüyorlardı. Ama hayır. Kilitli değildi. İçeriye girdikleri gibi her yerin dağınık olduğunu gördüler. Rainbow Dash buralarda mı diye merak ederek etrafa bakındılar.
Rarity- "Ne oldu burda? Burası tam bir karmaşa."
Twilight- "Biliyorum. Şuna baksana. Kırmızı lekeler."
Pinkie Pie- "Büyük ihtimalle kırmızı boya veya ketçaptır. Ya da daha kötüsü, kan lekeleri."
Bu noktada herkes korkmuştu. Arkadaşlarının nerde olduğu hakkında bir fikirleri yoktu. Bildikleri tek şey, tehlikede veya daha kötüsü ölmüş olduğuydu. Rainbow Dash'in babası ve ne yaptığıyla ilgili hikayesinden sonra, en kötüsünü düşünüyorlardı. Evdeki her taşın altına bakmışlardı ama bir şey bulamamışlardı.
Polisi aramanın ve neler olduğunu söylemenin en iyisi olduğunu düşünmüşlerdi. Polis evi aradı.
Polis #1- "Tamamdır arkadaşını bana anlatabilir misin?"
Applejack- "Gökkuşağı renginde saçları, güzel eflatun renginde güzel gözleri var. 17 yaşında ve 152 boyunda."
Polis #1- "Yalnız mı yaşıyor?"
Twilight- "Babasıyla yaşıyor. Annesi o gençken öldü ve..."
Polis #1- "Ve ne hanımefendi?"
Fluttershy- "Dashie dün bize babasının ona vurduğunu söyledi."
Polis #1- "Ona nasıl vuruyordu?"
Rarity- "Yumrukluyor ve tokatlıyordu. Annesi öldüğünden beri ona şiddet gösteriyor ve annesinin ölümü için onu suçluyor."
Polis bunu duyunca şok olmuştu. Bunu not defterine yazdı.
Polis #1- "Teşekkür ederim. Merkeze bunu bildireceğim. Babasını bana tarif edebilir misin?"
Pinkie Pie- "Kısa gökkuşağı renginde saçları ve aynı renkte gözleri var. 30larında gibi gözüküyor ve 190 santime yakın."
Polis onlara yardımları için teşekkür etti ve polisin arkadaşlarını geri getirmek için her şeyi yapacağını söyledi. Polis ayrıldığında kızlar Applejack'in ağladığını gördüler.
Fluttershy- "Sorun ne?"
Applejack- "Rainbow Dash'i seviyorum. Tanıştığımızdan beri onu arkadaştan fazlası olarak seviyorum."
Kızlar buna şaşırmıştı. Applejack Rainbow Dash'i arkadaştan fazlası olarak seviyordu.
Applejack- "Rainbow Dash kayıp. Tehlikede olabilir. Güvenli bir şekilde eve dönmesini istiyorum."
Grup olarak sarıldılar ve usulca ağladılar. Rainbow Dash bunu hak etmiyordu. Kimse bunu hak etmiyordu. Rainbow Dash'in eve güvenle gelmesine yardımcı olacaklardı.
Applejack- "Eğer onu kötü bir şekilde yaraladıysa babasını öldüreceğim. Rainbow'umu geri alacağım. Ve bana yardım etmenize ihtiyacım var."
Twilight- "Sonuna kadar seninleyiz Applejack."
Hepsi- "Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!"
###
Paradise, it's in your eyesdgko bir tanem👉👈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Missing Rainbow [Appledash]
Fanfiction[A Missing Rainbow kitabının çevirisidir.] Kendini bildi bileli, Rainbowdash en yakın arkadaşı Applejack'e aşıktı ve hiç sevildiğini hissetmemişti. Babası ona korkunç şekilde muamele ederken, annesi ne yazık ki son yolculuğuna uğurlanmıştı. Pek çok...