*-*BÖLÜM4*-*

1K 54 0
                                    

OKUYAN HERKESİN İYİ VEYA KÖTÜ YORUMLARINI BEKLİYORUM. SANAL DÜNYADA YAYINLAMAYA BAŞLADIĞIM İLK HİKAYEM. DELİLER OKULUNDAN ÖNCE YAYINLAMAYA BAŞLAMIŞTIM. 'NEDEN WATTPADDE YAYINLAMIYORUM?' DİYE DÜŞÜNDÜM VE İŞTE BURDAYIM ^.^

VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN ;)

KEYİFLİ OKUMALAR ;)

Dalların arasından akan karanlık geceyi izliyordum. Yürüyen ben değildim. Ayaklarım havada sallanırken nasıl yürüyebilirim ki! Tanımadığım bir adamın, bir insanın kucağında bilmediğim bir yere götürülüyordum. Korkuyor muyum? Hayır! Şu an elimde olsa bu iki insanı da öldürüp kaçardım. Ama bu yaralı halimle hiç bir şey yapamam.

Ne olduğunu bilmediğim bir aletle insan formuna dönüşmemi sağlamışlardı. Ne kadar uğraştıysam yapamamıştım ben. Bunu nasıl yaptıklarına şaşıyorum hala. Kucağında taşındığım bu manyak şahsiyet çektiğim acıyı umursamayıp beni kucağına aldığında acıya daha fazla dayanamayıp bayılmıştım. Kendime geldiğimde hala onun kucağındaydım ve hala yürüyordu! Uyandığımı fark edip etmediğini bilmiyorum. yüzüme bir kez bile dönüp bakmamıştı. Bakmasında zaten! Mikrop deli manyak!

Yanımdaki adamla konuşuyorlardı. Yine aynı tartışma. O adam ölmemi istiyordu, bu şahsiyet ise konuşmamı! Nasıl konuşturacaklarını tahmin edebiliyorum aslında. Şimdikinden daha fazla yakacaklar canımı. Söyleyecek bir şeyim olmadığı için sorgu fazla uzun sürmeyecek ve beni hemen öldürecekler. Kusura bakma kazma diş. Ben ölünce mecburen sende öleceksin.

Üzüldüm mü? Tabi ki hayır! İsterse benden önce ölsün umurum değil.

Beni taşıyan deli manyağın yüzünü inceledim bir süre. Çatık kaşlarıyla direk karşıya bakıyordu. Gözleri mavinin en koyu tonuydu. Acar'ın gözleri çok açık bir maviydi. Bunun gözlerinden çok farklıydı.

Ama neden bu gözler bana Acar'ı hatırlatıyor? Hiçbir benzerlikleri yok. Acar'ın saçları açık kahve rengiyken bunun saçları koyu sarıydı. Boy hakkında bir fikrim yok. Kibirli bir duruşu vardı. Acar da kibirden eser yoktu bir kere. İkisi de fazla kalıplı değildi. Acarı hiç kaşları çatık gördüğümü hatırlamıyorum. Ama bu her saniye böyle muşmula surat bir vaziyette gezdiğine eminim.

 BEN NE YAPIYORUM!

 Durmuş, Acarla bu deli manyağı karşılaştırıyorum! Ne alaka! Neden bunu yapıyorum ki! Kendimi salak gibi hissediyorum. Gerçekten. Belki de birazdan beni öldürecek. Ama ben onu inceliyorum! Kişilik analizini yapınca ne olacak ki! ölümden kurtulacak mıyım?

 Cevap veriyorum: hayır!

 Adım adım ölüme gidiyorum bu deli manyağın kucağında!

 Bize doğru koşan ayak seslerini duydum. Aynı zamanda bağırıyordu. “Rüzgâr!” cinsiyeti belli oldu. Kızmış.

 Gözlerimi kapadım ve hiç uyanmamış gibi davranmaya çalıştım. Bu deli manyak fark etmemişti zaten uyandığımı.

 Kız seslenince beni taşıyan adam durdu. Adını da  öğrendim. 'Rüzgâr' mış. Adında bir meymenet yok. Tipi gibi aynı. Tipsiz deli manyak. “Ne var?” dedi sertçe.

 “O mahluku karargaha almayacaksın umarım.” Sesi sinirliydi ama sakindi de.

 “Sorgulayacağız.” Dedi sadece. Uzun cevap verme özrü var bunda. Bakalım daha başka neler öğreneceğim ölmeden önce.

 “İnsanları riske atamayız! Karargâhtan içeri giremez!” kız haklı. Niye beni oraya götürüp hastalığı onlara bulaştırmamı sağlayacaklar ki? kafayı yediler kesinlikle.

*-*MÜHÜR*-*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin