10.BÖLÜM : " HAZIRLIK "

7.5K 430 56
                                    

Gece sürekli Eymen, Rüzgar ve Ece'yle uğraşğımdan dolayı başım ağrıyarak kalktım.

Aslında kafamı meşgul ettikleri için mutluydum. Kuzey'i unutmamı kolaylaştırıyorlardı. Gerçi Eymen'i Kuzey sandığım o an hissettiğim heyecan düşünülürse unuttuğum pek sayılamaz.

"İklimm kaldır o koca kıçını ve kahvaltıya gel!" Yeliz sabah sabah cırlıyordu gerçi saate baktığımda öğleyi çoktan geçtiğini gördüm.

"Tamam anne!" diyerek dalga geçtim.

Ama kendi yaptığım şaka yine beni vurdu. Anne. Annemi özlemiştim.

 Teyzem bana ulaşacağını beni yalnız bırakmayacağını söylemişti ama hiç aramadı. Tamam telefonumu şehrimi hatta ismimi değiştirmiş olabilirim ama insan bulmak istedikten sonra bulur değil mi ?

Kapım birden açıldı ve Yeliz odaya dalarak kendini yatağa attı "Lütfen ama okula bir kaç gün kaldı ve biz akşama kadar uyuyacak mıyız?" Suratını ekşiterek bana baktı.

"Eee ne yapalım gece uyutmazsan böyle olur." Diyerek kafamı yastığa gömdüm.

"Hayır yaa! Kalk bugün alış veriş yapacağız. Sana üniforma lazım. Bizim okulun üniforması diğer okullarla kıyaslanırsa gayet hoş. Çanta falan filan okul malzemeleri de almamız gerek" Normalde her okul dönemi öncesi zaten okula hazırlık için ve heyecan katması için değişik şeyler yapardım. Ama bu dönem...

"Kitapçıya da uğrayalım." Yeliz yataktan kalkarken söylemiştim bunu.

"Tamam " dedi odamdan çıkarken. Bende ardından  çıkıp  elimi yüzümü yıkadım ve masaya oturdum.

"Her ne kadar Rüzgar kadar becerikli olmasam da sana omlet yaptım." Sırıtarak ellerini birbirinin içine yerleştirdi Yeliz.

Gülümsedim "Sağol canım" dedim.

 Beraber kahvaltı yaptıktan sonra Yeliz'in arabasına bindik Yeliz Kızılay'a gidecekti ama ben büyük marketlerden birine gitmek isteyince Ankamall denen bir yere götürdü Yeliz bizi.

Bir sürü güzel tişört almıştım baskıları çok hoştu ama bana Rüzgar'ı hatırlatıyordu. Aslında o bir şey yapmamıştı yani Eymen pisliği ortalığı karıştırmıştı. Bize hakaret edende Eymen'di. Ama Rüzgar'da Ece'den hiç bahsetmedi üstelik bana o kadar kur yaptı. Off çıldıracağım.

 Erkeklerden nefret ediyorum.

"Sinemaya da girsek mi? Rüzgar'la gittiğimiz filmi hiç beğenmedim" hınzırca gülümseyerek.

"Olur hangi filme girelim ?" diye sordum sinema bölümünün önüne geldiğimizde afişlere bakarak sordum.

Yeliz eliyle bir afişi gösterip "Herkes bu filme çok güzel diyor aslında bende kitabı var ama okumadım. Buna girelim."

Kafamı yana yatırıp ismini okudum "Aynı Yıldızın Altında."

Gülümsedim "Tamam hadi girelim." Dedim.

Biletlerimizi alıp içeri girdiğimiz de Yeliz "keşke mısırı kendimiz patlatsaydık burada çok pahalı ya" somurtarak.

"Rüzgar varken bunları düşünmüyordun ama değil mi" aptal aptal sırıtarak yakında bir tekli koltuğa kendimi bıraktım. Yeliz'de gözlerini devirip içeçeklerimizi ve mısırımızı alıp yanıma geldi. Elindeki kolaları alıp ona yardım ettim. Salona girdiğimizde şansa bizim seçtiğimiz koltuklar çift koltuğu çıktı tabi biz birbirimize bakıp kahkaha atmayı ihmal etmedik. Hemen rahat koltuğa yayıldık. Film başladığında Yeliz bağdaş kurmuştu. Önümüzde oturan kadın her şeye ağlayıp film boyunca dikkatimi dağıtsada film arasından sonraki bölümde bende kendimi koyverdim. İyice ağladım. Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla sol taraftan arkaya doğru mendil uzatıyordu bir kız.

DEĞİŞİM [ #Wattys2018 ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin