"Yelkenleri indirin. Tam yol ileriii..."
Teknenin uç kısmından gelen bu kalın sesin sahibi James Mahon'du. Babası iyice yaşlanmıştı. Ayağa kalkacak güç bulamayan kral Charles Mahon, bazı korkak krallar gibi ölümünü sarayda değil de savaş meydanlarında beklemeyi tercih etmişti. Fakat yolculuk onu daha da kötü yapmış, muhtemelen karayı göremeden ruhu bu dünyayı terk edicekti.
James Mahon'un aklından babasıyla yaptığı son konuşma çıkmıyordu. Aklında hep o konuşma vardı.
"Artık taht senin James. Onu iyi koru. Ona sahip çık. Korkaklardan olma. Savaşta ordunun en ilerisinde sen ol. Sen bu topraklar için canını feda etmeyi göze al ki emrindeki tüm askerler bu şerefli ölümü göze alsın. James, artık tahtın yeni sahibisin. Waters'ların 4. Kralısın. Bu sefer, isminin tüm krallıklara korku vermesi için çok iyi bir fırsat. Eğer sen bu fırsatı tepersen; seferi düzgün yönlendirmezsen, daha biz krallığa dönemeden ailemiz ve tüm krallık yok olmuş olur. Şimdi sana soruyorum James Mahon. Waters soyunun 4. Kralı olmaya hazır mısın?"
Bu konuşmayı hayal edecek son kişiydi James. Babasını kaybetmeye henüz hazır değildi.
"Hayır kralım hazır değilim. Tahta çıkmaktan korkum olmaz hiçbir zaman. Fakat sizin bu zamansız gidişinizi izleyemem. Bu krallık size muhtaç. Bu gemilerdeki askerler size muhtaç. En azından bu sefer için hiçbir yere gitmeyeceğinize söz verir misiniz?"
Bu cümleleri kurmayı yıllardır hayal ediyordu James. Babasıyla bu konuşmayı yapacağı günü dört gözle bekliyordu. Bu cümleler Kral Charles'in daha da güçlenip orduyu yönetmesini mi sağlayacaktı? Yoksa daha çok üzülmesini mi? Bunu ancak zaman bilebilir, gösterebilirdi.
Kral Charles, o cümlelerden sonra konuşmamıştı. Oğluna çıkmasını emrettikten sonra tekrar yatağına dönmüş ve uzanmıştı. Bunun son seferi olacağını herkes biliyordu. Kendisi, oğlu ve karısı da. Fakat dayanacak gücü yoktu. Değil orduyu komuta etmek; daha yatağından tek başına çıkamıyordu. James Mahon'un bahsettiklerini yapmasına imkan yoktu. Hala düşünüyordu. Oğlu bir korkak mıydı? Yoksa babasını kaybetmek istemediği için mi öyle demişti?
Yaklaşık 45 gemiyle yola koyulmuş olan Waters'lar, tüm malzemeleriyle olası bir deniz savaşına hazırlardı. Heel'ların seferi duymuş oldukları, onları denizde büyük bir orduyla püskürtmeye çalışacaklarını düşünüyorlar. Fakat görünüşe göre çok büyük bir sorunları vardı. Aslında bir değil iki sorunları vardı.
Bunlardan birincisi: Kral Charles'in deniz yolculuğu esnasında ruhunu teslim etmesi; ikincisi ise yiyecek kıtlığı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKLARIN ALTINDA
مغامرةKuzeyin soğuk rüzgarlarında batıya sefere çıkan Prens James'in Hell Krallığının güzel prensesi Marry'ye aşık olmasını anlatan kan ve aşkın muhteşem buluşması…