Part II

3.3K 114 151
                                    


Gecikme için hepinizden özür dileriz. Keyifli okumalar dileriz...


Egemen Holdingin karşısında arabasından inip bir kaç saniye dönen kapıları izledi Hazan. Heyecanlıydı. Fakat bu kez onu görme mutluluğunun içine başka bir duygu da eklenmişti: huzursuzluk. Nasıl diyeceğini bilmiyordu. Olayların nasıl gelişeceğini bilmiyordu. Nişandan beri üçü bir alanda hiç bulunmamıştı, o yüzden Hazan için bir zorluk çıkmamıştı. Ama bu gün... Bu gün Sinan'ın doğum günüydü ve orada Yağız da olacaktı. Hazansa Yağız oradayken, Sinan'la nasıl davranacağını, bir de Sinan oradayken, Yağız'dan nasıl uzak duracağını bilmiyordu.

İçini çekip güneş gözlüklerinin arasından anlık gözlerini kapatarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Her zamanki gibi anın tadını çıkaracaktı ve şimdilik bunları düşünmeyecekti. Emin adımlarla kapılardan içeri girip asansöre doğru yürüdü. Mermerde tıklayan nazik topuklu ayakkabılarının sesi dikkati onun üzerine çekiyor, erkeklerin sırıtışla, kadınların kıskançlıkla bakmasına neden oluyordu. Fakat Hazan hiç kimseyi fark etmiyordu. Aklında sadece bir isim vardı. Asansöre girip iki haftadır geldiği ve ezberlediği katın tuşuna basıp arkaya yaslanarak heyecanını kontrol altına almaya çalıştı. Yukarıdaki tabelada rakamlar arttıkça, Hazan'ın karnında kelebekler uçuşuyor, gülümsemesi gittikçe tüm yüzüne yayılıyordu.

Nihayet 15. kata vardığında asansörden çıkıp direk onun odasına doğru adımlamaya başladığında yine her zamanki gibi sekreteri ona öldürücü bakışlar atsa da Hazan hiç aldırmadan onun yanından geçip giderek kapıyı hafifçe tıkladı. Ardından hiç cevap beklemeden kapıyı açıp gözlüklerini çıkararak içeriye girdi. Fakat içeride onu görmeyince gülümsemesinin düşüşü, kaşlarının çatılışına engel olamamıştı. Tam ağzını açıp ona seslenmek istediğinde aniden beline dolanan kollarla irkilerek çığlık attı. Fakat o güçlü kolların sahibi onu bir anda kendine taraf döndürdü ve Hazan'ın dudakları esir alındığında çığlığı boğazına gömüldü. Yağız'ın öpüşüne otomatik olarak gülümseyerek tedirginleşmiş kaslarını gevşeterek kollarını adamın boynuna sardı ve kendini daha çok kaslı bedenine bastırdı.

Yağız Hazan'ın sırtını kapattığı kapıya vererek öpüşü sertleşirken önceki geceden beri kadını nasıl özlediğini düşünüyordu. İkisinin de başlangıçta lanet ettiği bu proje, onların her bir saniyesini, en ufacık anını bir arada geçirmesi için asla dikkat çekmeyecek büyük bir nimete dönüşmüştü ve Yağız aralarındaki duygunun da, bağlılığın da, çekimin de günden güne nasıl artmayı sürdürdüğünü bile bilmiyordu.

Kadının dudakları kızarıp şiştiğinde güçlükle dudaklarını onunkilerden kopardı. Bazı geceler burada, birlikte sabahlıyorlardı ve bunu iş yoğunluğu olarak gösteriyorlardı. Ancak dikkat çekmemek için bunu sürekli yapmamaya özen gösteriyordu Yağız. Yine de her ayrı geçirdikleri gecede, keşke önceki gece ayrı olsaydık ve bu gece burada, yanı başımda, parmaklarımın hemen ucunda olsa diyordu. Ama yapabileceği bir şey yoktu. Bir süre önce kabul ettiği bir anlaşmaydı bu ve Hazan'ın ruhuna, kalbine ya da bedenine asla sahip olamasa da sosyal olarak Hazan'ı elinde tutan bir adam vardı. Ellerini kollarını bağlayan bir aptal...

"Seni çok özledim." diye fısıldadı Yağız, Hazan'ın kulağına doğru. Ardından başını eğip burnunu kadının boyun kıvrımına, boynundaki o mucizevi kokunun kaynağı olan yumuşak ve sıcak tene gömdü. Kadının teninden yayılan kokuyu içine çekerken Hazan'ın bedeninin teninde gezip Yağız'ın ciğerlerine yol bulan havayı hissederek gerginleştiğini hissettiğinde tekrar fısıldadı. "Seni çok özledim."

Bir Başka Elma HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin