ÖZET

963 65 25
                                    

Labirent gibi karmakarışık duvarların arasında, eteyim uçuşurken son nefesime kadar koştum.

  Koridorun yıkık duvarlarının vermiş olduğu gerilim, tahta parçalarının ceset leşi gibi koridora yayılan kokusu ile iyice kahroldum.

  Kilitli kapıları ardımda bırakırken tekrar arkamı kollamak için başımı çevirdim. Bir yandan koşup diğer bir yandan ise arkamı kolluyordum. Beni bu sefer elinde bir tabanca ile kovalamamasına deliler gibi kahkaha attım.

  Evet ! Belki de bu sefer izin verdi özgür kalmama ? Belki de pes etti !

  Deli gibi kahkaha atıyordum. Sanırım aklımı iyice yitirmiştim. Ama şuan bu umurumda bile değildi. Arkama bakmayı bırakıp önüme döndüm. Fakat bu sevincim kısa sürmüştü.

  Koştuğum koridorun ortasında kocaman bir delik. Alt kata, çürümüş tahta zemine sert bir iniş yaptığımda göğüsümün altında feci bir acı hissettim. Nefesim kesilmiş, sanki onun o sert, damarlı eli boğazımı sıkıyormuşcasına olduğum yerde acıyla kıvrandım.

  Acı içinde inleyişim tüm koridorda yankı yaparken, yüz üstü uzandığım yerden bir çift ayak gördüm.

  Siyah spor botları gözümün önünde dururken onun da benim gibi pes etmediğini anladım. Pes etmemişti. Her zamanki gibi... Pes etmeyecekti...

  Yere çömdü ilk önce. Dirseklerini dizlerine koyup bir süre sola doğru eymiş olduğu kafasıyla beni seyretti. Ardından sağ eliyle yüzümü örtmüş olan saçlarımı usulca geriye itti.

  Gözlerimden akan yaşları baş parmağı ile sildi. Ardından küçük bir tebessüm kondurdu suratına. Şuan hafif ve narin davranan parmakları yanağımı masumca okşarken biraz daha yaklaştı bana.

  Korku içerisinde kendimi yerde sürüklemeye çalışsamda göğsümün altındaki acı buna engel oldu. Bırak sürtünerek kaçmayı, korkudan sesim bile götüme kaçmıştı.

  Acı içerisinde yüzümü buruşturdum. Gözlerimden hâlâ yaşlar durmaksızın akıyordu. Onları durdurmak büyük bir çaba istiyordu. Ama şuan göz yaşlarıma izin veriyordum.

  O her bir göz yaşımı sırayla sildi.
Beklemediğim bir anda narin parmakları birden taş kesildi. Yanaklarımı okşayan elini hızla saçlarıma daldırıp yukarı doğru acımasızca çekti. Yalvarmak istesem de yapamadım. Sesimi bir türlü içimde bulamıyordum.

  Yüzündeki tebessüm yavaş yavaş yok olurken, kulağıma doğru yaklaştırdığı dudakları aralandı

" Merak etme sevgilim, kaçmak için daha çok vaktin var. "

SUGA'nın ZİNDANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin