[«Ön İzlenim»] Zindan

733 45 37
                                    

Öncelikle şunu söyliyim, aslında ilk bölümü yayımlamıştım ama alel acele yazdığım için bok gibi oldu ve hayalimdeki gibi heyecanlı olmadı. Bu yüzden daha önce ilk bölümü okuyanlara sesleniyorum; önceki bölümü unutun. Tamamen değişik olcak çünkü. Zaten unutmuşsunuzdur amq ne zamandır yazmıyorum jdhdhhd O zaman hadi ilk bölüme geçelim. Olum ne kadar konuştum jdhdjdj

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hwaiteu 화이트 ♥

Ben mahkûmdum. Ben tutsaktım. Ben mazlumdum. Ben her şeye rağmen koşmaktan bir saniye bile vazgeçmeyendim. Ben zincirliydim. Ben zincirin beni hapis etmesine susandım. İstemediğim dünyadan kaçandım. Elim kolum sabitken koşandım.

Ben maviye doğru koşacaktım her sabah, her gece. Ben korkacaktım. Korkudan titreyecektim. Ağlayacaktım. Ağlamanın bile yasak olduğu bu cehennemde, arkama bile bakmadan kaçacaktım.

Ben hep kovalanan olacaktım. Kovalanan, acı çekmeye mecbur olan taraf olacaktım. Siyaha bulanan maviydim ben. Umuttum. Özgürdüm. Çocuktum. Masumdum. Ama siyaha karışmaya mecburdum.

Ben ebelendiğimde tamamen siyah olacaktım. Yorulduğumda, kaçmaktan, koşmaktan yorulup pes ettiğimde bitecekti oyun. Ebelemece bitecek ve ben kaybeden olacaktım. Ben o vakit siyahın olacaktım. Siyahta ben olacaktı. Bu zindanda, kendimle birlikte tutsak ettiğim mavimi sahibine, olmak istediği yere, siyahtan çok uzağa bırakacaktım. Bulutların ve balıkların denizine... Ben o vakit mavime fedakârlık edecek, beni bırakıp siyaha bulanmamı kabullenmesini sağlayacaktım. Âşık olduğum mavime 'bundan sonra ben yokum' diyecektim.

Ben veda edendim. Dünyama, hayatıma, ruhuma, gökyüzüme, denizime, gökkuşağıma, gülümseyince beliren gamzelerime, nefesime veda edendim. Umuduma el sallayan, içimdeki kasırganın ortasında çıplak kalandım. Ben korkandım. Mavimin güvenine rağmen siyahtan, ondan korkandım...

Kollarımı, karnıma kadar çektiğim bacaklarıma iyice sardıktan sonra titreyen çenemi iki dizimin arasına koydum. Gözlerim, ayaklarımın ucundaki küçük bir karıncanın ekmek kırıntısını taşıyıp yuvasına dönmek için attığı hızlı ve endişeli adımlarındaydı. O an kendimi o karıncaya benzettim. Küçücüktüm. İnsanların ölsem umurunda olmayan küçük bir zavallıydım. Benden kat be kat güçlü insanların ayaklarının altında kolaylıkla ezilebilen bir yaratıktım. Son umud kırıntımı sırtımda taşırken, kimse onu benden çalmasın diye sıkı sıkı tutuyordum. Yuvama hemen yetişmek ve ailemin yanında güvende olmak istiyor, karnımı doyurmak istiyordum. Yuvama umudumla dönemeyeceğimden ya da gerçekten dönemeyeceğimden dolayı korkup endişeli ve hızlı ilerliyordum. Evet yuvamın yolunu biliyordum. Fakat biri gelip üzerime ayağını bastığında umud kırıntımla beraber toz olup uçuyordum.

SUGA'nın ZİNDANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin