Daniel'in Ağzından;
Nora omuzundan vurulmuştu.Tabi silah sesini yüzünden herkes bu tarafa doğru koşmaya başladı. Nora 'nın babası ''Merak edilecek bir şey yok sakin olun vurulduğu silah gerçek bir silah değil sadece şok etkisi yarattığı için bayıldı'' dedi. Laboratuvara gelen insanlar '' Neden vuruldu? kim vurdu? Burada ne yapıyorsunuz?'' gibi sorular sormaya başladı ve o karmaşıklıkta ekrandaki görüntüler tekrardan oynamaya başladı ve herkes görüntülere şaşkınlıkla bakıyordu. Yavaş yavaş sesler yükselmeye başladı ''Bunu bizden saklamaya hakkınız yoktu, bu vahşet,sığınağa gelemeyen yakınlarımı kurtarmam lazım'' gibi cümleler vardı , yetkili birisi ''Yeter! Sessiz olun ve bizi dinleyin bunu sizden saklamalıydık çünkü zamanı gelene kadar buradan çıkmamamız gerekti.Ayrıca görüntüleri izlediniz dışarı savunmasız ve eğitimsiz bir şekilde çıkarsanız sizinde sonunuz o görüntülerde ki gibi olur.Lütfen şimdi herkes yataklarına gitsin yarın konuyla ilgili detaylı bilgiler hepinize duyurulacaktır.'' dedi ve yavaş yavaş herkesi laboratuvardan çıkarmaya başladılar.Artık laboratuvarda ben, Nora ve diğer laboratuvar görevlileri vardı.Görevliler Nora 'yı alıp revire götürdüler beni de tabi dışarı çıkardılar.Yavaş adımlarla odama yürüyor ve bugün olanları düşünüyordum.Odama geldiğimde pekte rahat olmayan yatağa uzandım ve bugünün verdiği yorgunlukla uyuya kaldım...
(Bir gün sonra) Daniel'in Ağzından;
Sert bir kapı sesiyle uyandım zaten Nora'yı düşünmekten zar zor uyuyabilmiştim neydi bu ses.Birden benim de kapım hızla açıldı ve içeriye bir görevli gelerek ''Laboratuvara hemen!'' dedi ve dışarıya çıktı.Ben de bu ne güzel bir günaydın diyerek ceketimi alıp laboratuvara yöneldim.Laboratuvara vardığımda sığınaktakilerin yarısı laboratuvarda bulunan sandalyelere yerleşmiş iken de bir tane sandalye buldum ve oturdum.Göz ucuyla sandalyede bulunan insanların arasından Nora'yı aramaya başladım.O sırada 12-13 yaşlarında bir kız ''Hey kalkta hastalar otursun'' dedi.Kimden bahsettiğini anlamadığım için yanında bulunan kişilere baktım.Bu Nora'ydı. Küçük kız ''Sana diyorum ailen sana yaşlı hasta ve hamilelere yer verilmesi gerektiğini öğretmedi mi?'' dedi o sırada Nora ''Ah Sera biraz kibar ol lütfen.Kusura bakma Daniel bu Sera benim küçük ve cadı kız kardeşim.'' dedi.Gülerek sandalyeden kalktım ve Nora'ya yer verdim. Nora ''Daniel ben iyiyim unutma sıktıkları silah gerçek değildi şuan gayet iyiyim.'' dedi.Tam ben de bir şey söyleyecekken Nora'nın kardeşi Sera sandalyeye oturdu ve '' Ah amma konuştunuz neyse siz oturmayacaksanız ben otururum.'' dedi.Bende dalga geçerek ''Küçük hanım aileniz size yaşlılara yer vermen gerektiğini öğretmedi mi?'' dedim ve güldüm.Tam ağzını açacaktı ki bir görevli '' Sessizlik!!'' diye bağırdı.O an o kalın ve ürkütücü sesin bağırması ile herkes susmuştu.O sırada babam beyaz ekranın önüne gelerek ''Evet sığınakta ki herkes burada olduğuna göre dünkü yaşanılan olaydan sonra size bilgi vereceğiz.İlk olarak görüntüleri görmeyenler için tekrar oynatmak istiyorum'' dedi ve elindeki kumanda ile projektörün düğmesine bastı.O görüntüler açıldı.Görüntüleri izlemeyenler de görüntüleri izledikten sonra babam tekrar konuşmaya başladı ''Evet görüntüleri izledik size yalan söylemeyeceğim bu görüntüleri sizden sakladık fakat bir süre sonra zaten bu görüntüleri izleyecektiniz. Bir çoğunuz dışarıda ki yakınlarınızı merak ediyor ve onları bu olan kötülüklerden korumak istiyorsunuz ama bu şuan mümkün değil.'' O an hafif bir gürültü oldu ve bir adam ''Nasıl mümkün olmaz dışarıya çıkacağız ve bulduğumuz kişileri buraya getireceğiz.'' dedi herkes 'evet haklı' gibi cümleler kuruyordu. Görevli ''Sessiz olun ve sorulmadıkça fikirlerinizi belirtmeyin'' dedi.Babam ''Bakın dışarıya çıkıp da hayatta kalmak sandığınız kadar kolay değil.Siz de gördünüz insanlar hayvan ve bitkiler tarafından öldürülüyor. Dışarıya elbet çıkacaksınız ama bundan önce size savaşmanın, hayatta kalmanın ve bazı panzehirleri öğreteceğiz. İlk olarak görüntülerde izlediğiniz şeylerle ilgili sorularınızı alayım.'' dedi. Ben ''Benim sorum var.İnsanlar virüslü hayvanlardan kaçıyor onu anladım fakat bir bitki düşünebilen ve beyni olan bir canlı değil onlar nasıl bizi öldürme odaklı oluyor?'' dedim. oradan başka bir bilim adamı ''Gayet güzel bir soru bu soruyu ben açıklamak isterim. Bir etçil bitki düşünün sinek, böcek, tırtıl gibi hayvanlarla besleniyor. Bu virüste her bitkiyi etçil yapıyor fakat bizim de daha çözemediğimiz sorun şu ki bitkiler hayvan değil insan eti ile besleniyor.'' dedi.O sırada bir kadın ''Peki normal bir ağaç veya çiçek nasıl bir insanı yiyebiliyor?'' diye sordu.Bilim adamı ''Tam da bu konuya değinecektim. Etçil bitkiler bir evrim geçirerek bir insanı yiyebilecek boyutlara gelebiliyor.Fakat bir ağaç bir insanı tıpkı görüntülerde ki gibi dallarıyla tıpkı bir annenin çocuğunu kucaklaması gibi sarmalıyor onda sonra da zehrini enjekte ediyor.Görüntüler deki gibi zehirlendikten sonra kaçmayı başarsanız bile eğer panzehir alamazsanız tıpkı görüntülerde ki gibi önce siyah kusma gibi belirtilerden sonra sanki bir anda tüm vücudunuza yüksek voltta elektrik verilmiş gibi oluyor ve bayılıyorsunuz. Bayıldığınız da ağaç sizi tekrar sarmalıyor ve siz öldükten sonra toprak yoluyla vücudunuzda ki mineraller sayesinde beslemiş oluyor. Hayvanlar zaten tıpkı filmler de ki gibi zombi misali oluyor.Başka sorunuz var mı?'' dedi.Kimseden ses çıkmayınca Babam '' Evet arkadaşlar size bir süreliğine eğitim verdikten sonra stok toplamanız için dışarıya çıkmanıza izin vereceğiz.'' dedi.Daha sonra görevliler hepimizi dışarıya çıkardı. Ben Nora'ya ''Sen çıkmak istiyor musun?'' dedi. Nora ''Bilmiyorum şuan hiç bir fikrim yok.Sen ?'' dedi.Ben '' Evet istiyorum.''' dedim ve birlikte yemekhaneye gittik...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM SAVAŞI:DOĞA İLE MÜCADELE
FantasySonunda kendi sonumuzu getirmiş ve doğayla savaşımızı başlarmıştık.Bakalım bu savaş kimin aleyhine sonuçlanacak?