...İlk gün...

150 52 38
                                    

Kırmızı puantiyeli pijamalarımı çıkarıp mavi kot pantolonumu ve bordo kazağımı üzerime geçirdim. Aşağıya indim mis gibi patates kızartması kokuyordu. Annem benim sevdiğim şeyleri çok iyi biliyordu çünkü doğal olarak annem. Vaktim az kaldığı için iki-üç çatal kızartmayı ağzıma tıkıştırıp, hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim. Geçen pazar yeni aldığım koyu mavi paltomu da üzerime giydikten sonra siyah sporlarımı ayağıma geçirip kapıdan aceleyle çıktım. Merdivenlerden inmemele yere kapaklanmam bir oldu of ya ne kadar sakarım dün bir bugün iki. Keşke Türkiye nin en sakarını seçip ödül verseler.
Okulum yeniydi. Babamın işleri yüzünden hep taşınıp durduğumuz için okulumu değiştirmek zorunda kalıyordum. Her zaman değiştirdiğim için de heyecanım pek fazla olmuyordu. Okulum yeni evimizin bir alt sokağındaydı. En fazla beş altı dakikada gidilirdi. Hızlı ve güçlü adımlarla okulun olduğu sokağa saptım. Okulun önüne geldiğimde, okulun eski olduğunu fark ettim. Kahverengi boyalı eski demir kapıyı aralayıp içeriye girdim. İçeriye girmemle müdürün odasını görmem bir oldu. Zaten ben de müdürün odasını arıcaktım.
Müdürün odasına girdim. Müdür beklediğimden daha da yaşlı görünüyordu. Saçları beyazlamış üst tarafında saç kalmamıştı. Çok büyük ihtimalle de emekliliği yaklaşmıştı.
Ben hep böyleyimdir insanları elestirmeyi adet edinmiş birisiyim. Aslında kötü bir şey olduğunu biliyordum ama olsundu...
Sınıfımı öğrenip sınıfım 11/B ye doğru yöneldim. Zil çalmış herkes derse girmiş. İlk günden derse geç kalmak ne ya. Her zaman böyle değilimdir. Aslında telefonuma alarm kurmuştum nedense çalmadı bugün. Kafamdaki deli sorularla o lanet koridorda ilerledim. Sınıfımı bulup hemen içeriye daldım, daldım da kimi gördüm sormayın. O geçen günkü çarpıştığımız çocuğu. Ya sanki Dünya'da başka okul kalmadı okulu da geçtim sınıf!
Sınıfta hoca vardı. Sanırım ders biyolojiydi çünkü tahtada bildiğim kadarıyla biyolijiyle alkalı şeyler yazıyordu.
Hoca sınıfa girince beni gülümsemeyle karşıladı. Hoca kırk yaşlarında, kadın,o öğretmenlerin klişe topuzunu- ense topuzu -yapmış sert görünümlü biriydi. O sert duruşundan böyle bir gülümseme çıktığına şaşırmıştım. Kafasını kaldırıp boş yer var mı diye bakıyordu ki buldu. Bana bakıp bir kızın yanına oturmamı işaret etti. Sıraya oturdum. Hoca sınıfa dönüp " Arkadaşınızla tenefüste tanışırsınız şimdi dersi bölmeyelim " dedi ve ders anlatmaya devam etti.

İçimden herhalde hiç kaynatamıcaz bu dersi dedim

Herkes bana bakıyor. Bazılarınız bilirsiniz bu hissi değişik oluyor, insan biraz da utanıyor gibi...

ÇARPIŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin