Movie

211 18 43
                                    

Merhabalar! İlk bölümle buradayım. Umarım hoşunuza gider Niall ve Nialla'nın öyküsü. İyi okumalar!

***

"Nialla! Kaç kere şu siyahlarla renklileri ayırarak koy diye, bir kere dinlemiyorsun beni."

Kirli sepetlerinin önünde durup siyahlar için ayrılmış sepetin içinden beyaz çamaşırları çıkarıyordum. Nialla bir türlü beni dinlemiyordu. Yapması gereken zor veya komplike bir şey değildi üstelik.

"Ama baba, acelem oluyor." diye seslendi Nialla.

"Benim olmuyor mu sanki?" diye söylendim çamaşırları makineye koyarken. İşim bittiğinde çamaşır odasından çıkıp Nialla'nın odasına gittim. Saçlarını yapmaya çalışıyordu.

"Böyle güzel." dediğimde odaya girdiğimi henüz fark etmişti. Sarıya boyatmak için çok ısrar ettiği ve sonunda "E sen de boyatmışsın benim yaşımda" diyerek boyattığı saçları hafif dalgalı olarak gayet güzeldi.

"Ne zaman çıkacağız?" diye sordu saçlarıyla uğraşmayı bırakıp.

"Ben hazırlandığımda çıkarız. Mutfak masasında yemek var, atıştır ondan. Saçma sapan şeyler yeme gidip de." Bana döndü ve bir elini beline koyup bana baktı.

"Saçma sapan şeyler yemiyorum baba."

Gayet de saçma sapan şeyler yiyordu.

"Her neyse Rosaleen. Babanın yakışıklı olma vakti geldi." diyip odasından çıktım. Kendi odama girip zaten hazır olan takım elbisemi giydim. Kısa sürede tamamen hazır oldum kızımın aksine. Gerekli şeyleri alıp aşağı inerken Niall Rosa'nın mutfakta telefonuyla uğraştığını gördüm.

"Anlıyorum, kızım, Tonio ile birbirinizden çok hoşlanıyorsunuz ama keşke telefonu biraz bıraksan da yemek yesen. Geç kalıyoruz farkındaysan." dedim gülerek telefona bakmasına istinaden.

Kafasını kaldırdığında yüzü kızardı. "H-hayır hoşlanmıyoruz. Nereden çıkardın ki bunu?" dedi.

"Öyleyse iyi. Çünkü çıkmanız durumunda Tonio'yu göz hapsine almam gerekecek." dediğimde güldü ve yemeğini yemeye devam etti.

O yemeğini bitirene kadar ben de takvimime baktım.

"Yarın mezarlığa gidemeyebiliriz." dedim başımı telefondan kaldırmadan. "Yarın çok işim var."

"Ama..." dedi nasıl devam ettireceğini bilemeden.

"Yüz kere mezarlık günlerine plan koymamalarını söyledim. Bir kere dinleseler şaşıracağım zaten." dedim telefonu sinirle tezgaha koymadan önce.

"Halledebiliriz, baba. Şimdilik bunun için telaşlanmayalım." dedi ve gelip yanağımı öptü.

Galaya giderken gergindim. İnsanlar zaten her şeyi biliyordu ama bunun film olmasına izin vermem o an saçma gelmeye başlamıştı. Arkadaşlarım ve şirketimdeki görevliler, 1.5 sene önce bana Judith ve benim hikayemizi filme aktarma teklifi geldiğinde iyi düşünmemi söylemişlerdi. Ama bir saat kadar sonra her şeyi yeniden izlemek biraz tuhaf olacaktı sanki.

Çoktan galanın yapılacağı salona ulaşmıştık. Arabayı valeye bırakıp içeri girdik. Nialla koluma girmişti ama kolumdan çıkıp yerinde zıplamamak için kendini çok zor tutuyordu. Kızım bu tür şeyleri sevmezdi ama kesinlikle bir hayran kızdı ve gördüğü kişiler onu heyecanlandırmış olmalıydı.

"Niall Rosa, rahat durur musun?" dedim yerinde zıplamaya başladığında.

"Ama kimi gördüğümü tahmin bile edemezsin." dedi heyecanla.

Supermarket FlowersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin