zeynep_ensar & merweES (7)

614 35 26
                                    

Merhaba şiir dostları :)

Bu bölümü, yine bir aşık aytışması okumak umuduyla açtıysanız çok üzgünüm ama bu bir aşık aytışmasından çok şiirin öyküsü gibi oldu.

Nasıl oldugunu da anlatayım; Geçen gün zeynep_ensar'la şiir üzerine konuşuyorduk. Ona "Uyuyacağım" dedim. "Uyu, bende birazdan peşinden gelecegim" dedi. Verdiği karşılık hoşuma gitti ve ona birazdan okuyacağınız (beni nerede bulacağına dair olan) sözcükleri yazdım. Oda sözlerime karşılık bir şiir yazıp gonderdi. Sadece o halini yayınlasam çok sade kalıyordu. Sonra düşündük buna bir masal yazmaya karar verdik. Bende bu defa zeynep_ensar'ın şiirine karşılık şiir yazmak yerine, şiirine karşılık masal yazdım. Sizi bu uzun açıklamayla yorduğum için beni bağışlayın... sağlıcakla kalın...

Elindeki ankaya baktı genç adam;

Yârinden haber getirmiş, yârinin tenine değmişti.

Bir iç geçirdi;

Ne vakittir, beden gözüyle görmeden, gönül gözüyle sohbet ederlerdi.

Bu yüzden ankaya, zümrüt adını takmıştı ya...

''Zümrüdüm, ankam'' dedi, kuşun gökkuşağını andıran tüylerini okşayarak...

Kanadına takılı notu aldı; ''Uyuyacağım,''diyordu can pâresi....

Güldü, bir kâğıda ''Uyu, güzel kız! Yazdı. Ben de birazdan, eteklerime şiirler takıp, geleceğim peşinden....

***

Not eline ulaşınca, sevindi küçük kız...

Koşturdu gönlünce....

'Sevdiğim geliyor' diye haykırdı dağlara,

Sesinin yankısını dinledikçe daha da keyiflendi.

Bir müjde düşmüştü kucağına anka kanatlarından, kirpiklerinden süzülüyordu.

Etrafına değdikçe bakışları; çiçekler açıyordu sanki...

Havanın karanlığına inat; gökyüzü, yıldız yıldız şakıyordu.

Aşkın büyüsü sarıyordu dört bir yanı; kız gülüyordu.

Sonra yüreğine bir hüzün çöreklenir gibi oldu.

Yâr, yolu bilir miydi ki...?

Önüne çıkarsa devler, cadılar, duaları onu korurdu.

Peki ya yolu şaşırırsa...?

Aldı eline kalemi, yazdı:

''Ben Kaf dağının eteğinde,

Aşk kayasının üzerinde ankamla hâl muhabbeti edeceğim.

Yolun düşer de uğrarsan, yalnızlığımdan tanırsın.

Görürsen beni, geçip gitme!

Dinle! Yüreğim ne söyler, aşk ne dinler...?

Öyle durma, bir selam bırak kucağıma!

Bedenimiz olmazsa, ruhlarımız belki hasbihâl eder....''

***

Zümrüd-ü Anka, âşıklara ayrılık olan yolları, bir kanat çırpışıyla aşmış, şiiri mâşukun kucağına bırakmıştı.

Tekrar tekrar okudu genç adam.

Ezberlemeliydi ki, yârinin kokusunu duyabilsin...

Sonra âşk damladı kirpiklerinden kâğıda ve mürekkep şekil almaya başladı.

Zira sevgiliye yazmak için kaleme ne hacet...?

merweES

########################

Ben yollara bir parça umudu azık etmiş,

Özlemlerimden yudumlaya yudumlaya önünden geçeceğim.

Öyle yolcu olup perişan durduğuma bakma!

Ya kavuşamadığımdır beni bu vaziyete çeviren,

Ya da kavuştuğumu zannedip yanıldığımdır.

Oturduğun kaya yüklüdür yani çelimsiz omuzlarıma.

Sen dertlerinden yalnızlığa sığınmışken,

Ben devayı yollarda arıyorken,

Seni tanıyıp da kucaklamamam mümkün mü?

Ya sen, yalnızlığından sıyrılıp da,

Acıları yüreğimden dilime şiir sesiyle çarpan hayatta,

Beni şiirle sevip sözcük sözcük, aşkı yeniden bana öğretebilir misin?

zeynep_ensar

#######################

Okudu küçük kız.

Okudukça, çağladı gözleri,

Kalbi çırpındı, ankadan farksızdı şimdi....

Sevdiği soruyor, sordukça kızın bam teline dokunuyor; can yakıyordu.

Yalnızlıktan sıyrılmak kolaydı da,

Ya şiir şiir sevmek,

Ayrılığın cenderesinde, sözcük sözcük aşkı öğretmek, nasıl olurdu?

Yazmak istedi, elleri titredi.

Bir 'âh' çekip, suskunluğa emanet etti sözcüklerini....

Düşünürken, kapandı gözleri, çelimsiz bedeni uykuya teslim olmuştu.

'Aşk,' dedi sadece.... 'O öğretilebilen bir şey değildir!'

Kalkmak için çırpındı son kez; yapamadı.

Karanlıklara yenik düşmüştü yüreği...

merweES

Şiirine Şiir YazdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin