Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.
Allah Teâlâ, insanı yaratırken gıdaya mahkûm olarak yaratmıştır. Gıdalanmadıkça, yiyip içmedikçe
insan ayakta duramıyor. Bebekler hayata gözlerini açtıkları dakikadan itibaren süt arıyorlar. İnsanlar yaşlanıyor, hâlâ yiyorlar. Rabbimizin kanunu böyle tecelli etmiştir; kâinatta koca dağlar yemeden-içmeden ayakta durur ama neticede 80 kilo olan insan yemese yere yıkılır.Bu bize büyük bir hakikati anlatmaktadır: Rabbimiz bizi yeme-içmeye mahkûm ve başka türlüsü olmayacak şekilde yarattıysa kulları olarak bizi en yoğun biçimde yine o alanda sınayacaktır.
Namaz bile en büyük ibadet olduğu hâlde anca karnı tok kimsenin yerine getirebileceği bir işse o dahi ekmeğe ve suya bağımlıdır. Allah bir insanı hayatta tuttuğu sürece onu nasıl gıdalandığı konusunda da
sınayacak, izleyecektir. Dünyada gıda üzerine sürmekte olan savaş, Ortadoğu’daki savaştan çok daha büyüktür. Öyleyse bir anne-baba, çocuğunu namaza alıştırdığı kadar -hatta konumuz açısından baktığımızda namazdan bile önce- helal doyurup doyurmadığına bakmalıdır. Çocuğumuza abdesti-tahareti öğrettiğimiz gibi helal yiyecek-içecek alışkanlığını da öğretmek zorundayızdır.Ümmetimizin çocukları Kudüs, vatan, cihat ve kahramanlık sözlerinden önce mide kalite kontrolüne mecbur olduklarını bilmelidirler. Mücahit delikanlı olmak için helal mideli delikanlı olmak şarttır.
Ölse de ağzına haram koymayacak genç olmak lazımdır.
Helal yeme-içme mücadelesi ümmetimizin
ibadetlerinden biridir. Ümmet-i Muhammed’in gençleri merada otlar gibi gelişigüzel yiyip içemez. Delikanlı gençlere ve Asiye olma azmindeki kızlara şu örneği hatırlatırız:Köyde yaşadıkları zaman dillerinde ‘geliyon, gidiyon’ olan kelimeler şehirde lise okumaya başladıklarında nasıl ‘geliyorsun, gidiyorsun’ oluyor ve bir parça mahcubiyet oluşturduğunu anladığı kelimeleri değiştiriyorlarsa bunun gibi, haram lokmalar da Allah’ın huzurunda insanı utandıracaktır. İnsanla kelimeleri düzgün telaffuz edemediği için alay edildiği gibi midesindeki bir dilim de olsa haram ekmek sebebiyle melekler tarafından ötelenecektir insan. Ve böyle birinin Kudüs edebiyatı parçalaması onu temizlemez.
Vücutta haram lokmalarla oluşmuş kan molekülleri ne vatan edebiyatı ne de başörtüsüyle örtülmez. İnsanın ayakta durabilmek için yemesi gerektiğini bir kanun olarak koyan Rabbimiz, onun imtihanını da helal gıda üzerinden irade buyurmuştur.
Aynı sebepledir ki çocuklarının rızkını temin için tarlada çalışan veya kaldırım taşlarını dizen babanın mücadelesi bir ibadet olarak adlandırılmıştır. Yine aynı
sebepledir ki uyduruk bir form doldurup etraftan burs toplama gayretindeki üniversiteli kardeşim, dersten çıkınca bir yerde yarı zamanlı çalışarak alnının teriyle harçlığını toplayan delikanlının düzeyinde değildir. İkisi de mümindir ama alnından ter silen, burs toplayandan daha değerlidir.Bursun hak edilip edilmediğine dair ayrıntılar söz konusudur ama alın teri olduğu gibi mübarektir.
Helal yeme mücadelesi vatan mücadelesi gibidir aslında. Vatana yediğimiz-içtiğimiz, gördüğümüz helal olduğu için vatan denir, gasp edilmemiş olduğundan vatandır. Gençlerimiz henüz gençlik yıllarının başındayken bu şuuru hissederek Allah ile ahitleşmeli, baba evinde helal yedikleri gibi kendi evinin anahtarını aldığı günden itibaren de helal yiyip içmek ve helal işlerde çalışmak üzere söz vermelidirler.
Bunun tesettür mücadelesinden daha büyük bir mücadele olduğuna şüphe yoktur. Bir kız dışarıdaki hayatın rezilliklerini protesto edip evinde otursa bu ne de olsa bir mesafe sayılabilir; ama ekmek nasıl protesto edilebilecek? Helal yeme mücadelesi daha karışık ve zor bir iştir. Helal şartlarına uyan tavuk bulunamayabilir, insan buna karşılık tavuk çiftliği kurup önlem alamaz. Helal kesilmiş et bulunamayabilir.
Ümmetimizin selefinden kadınlar işe giden kocalarını uğurlarken, “efendi, biz açlığa dayanırız ama ateşe dayanamayız, bu eve haram getirme” demişlerdir.
Ne kadın yahu! Allah onlardan razı olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gençler Helal Yiyin!
General Fiction[Nureddin Yıldız Dersleri 2] Güzel kardeşlerim, asla unutmayınız, her haram bir defa denenir. Ondan sonra adı artık 'deneme' değildir. Şeytanın herkesten ricası "bi defa olsun bakıver"mesidir. Dolayısıyla bir lokmalık, bir içimlik de olsa harama asl...