Postallar

1.4K 22 5
                                    

İlk defa korku hikayeleri yazmaya başlıyorum o.O Aslında böyle şeyleri pek sevmem fakat arkadaşım ile girdiğim -ki kaybettiğim- iddia sonucu buna mecbur kaldım. Aslında sevdiğim türler aksiyon,tarihi ve macera falandır :D Bu kitabı tamamlayınca onlardan birini de yazmaya başlayacağım. Bu kitap kısa korku hikayelerinden oluşacak bazıları benim yazdığım bazıları ise alıntı. Umarım hoşunuza gider :D İsminin biraz özenti olduğunun farkındayım fakat aklıma başka bir şey gelmedi üzgünüm :/ Not:Kapakla ilgili dalga geçmeyin lütfen elimden bu geliyor -_-

Bu benim yazdığım bir hikaye ^^

Şu anda mutfaktaki kilere saklanmış halde bunları yazıyorum. Muhtemelen neden merak ediyorsunuz... Her şey iki gün önce Dubrovnik'in meşhur pazar yerinde başladı. Her zamanki gibi okuldan çıkmıştım ve annemin acil araması sonucu dağ çileği ve kek unu gibi şeyler almak için pazara uğramıştım. Bayan Leysa'dan dağ çileklerini ve Bay Drazan'dan da kek hamurunu alıp eve gitmek için hazırlanmıştım. Fakat telefonuma bir mesaj gelmişti. Mesajda şunlar yazıyordu;

Jadranka, eve gitme.

Belirsiz numara. Önemsemeyip metro istastyonuna doğru yürümeye başlamıştım. Yine bir mesaj. 

Eve gelme, Jadranka. Kaç. Kaçabildiğin kadar. Eğer Dubrovnik'i geride bırakırsan senin peşini bırakırım. Fakat bırakamazsan...

Anlamamıştım. Muhtemelen Bayan Katja ve Bay Roko'nun yaramaz oğludur diye düşünmüştüm. Metrom geldiğinde hemen atlamıştım ve eve yaklaşık 15 dakikada gelmiştim. Tekrar bir mesaj gelmişti.

"Ben seni uyardım Jadranka. Seçim senindir..."

Bu sefer Hırvatça değil de İngilizce yazıyordu. Son mesajdan sonra biraz da olsa korkmuştum ve tedirginleşmiştim. Ne yapsam diye düşünürken sonunda ilk aklıma geleni seçtim. İçeri girecektim. Ne olabilirdi ki? Kapı kolunu çevirmiştim. Artık çok geçti. Bana mesaj atan bu her neyse muhtemelen evin içinde olmalıydı. Tabii eğer gerçekten varsa...

İçeri doğru bir adım daha atmıştım. Tek ses bile yok. Aldıklarımı mutfağa bırakıp koridorun sonundaki odama gitmeye başladım. Odama girmemle şok olmuştum. Annem yatamığın üstünde oturuyordu. Kafası kopmuş bir şekilde. Kucağında ise iki adet açık kahverengi, kanla lekelenmiş asker postalı... Göz yaşlarıma hakim olamayıp saklanacağım tek yer olan mutfak kilerine koşup saklanmıştım.

Bir anda sesler duymaya başlıyorum...

"Sana söylemiştim Jadranka. Seçimini doğru yapmadın! Mutlu musun aptal?"

"Sonuçlarına katlanacaksın..." 

"Seni bulduğumda sonun kim gibi olacak tahmin et?"

Korkuyordum. Titriyordum. O şey her ne ise şu anda burada. Bir çift postal sesi duyuyorum. O geliyor...  Daha da yaklaşıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum... Yardım et!

Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin