"BİZ ÇIKIYORUZ!"

423 8 2
                                    

Önümdeki sıramın dolmasıyla kafamı kitaptan kaldırıp o tanıdık kahverengi gözlerle buluştum.

"Özür dilerim gölyazı elması."Sözünde çok çenesinin altındaki eli dikkatimi çekmişti.Ne kadar tatlı durduğunu farkında mısın sen?Ay ne diyorum ben ,sevgilim var benim. Hem ben bu kas yığına bakar mıyım?Bakmam!

"Olmaz,herkes duyacak."

"Artık çok geç ben özürümü diledim."

"Ama bu adil değil!"

"Adil olacağını kim söyledi?"

"Tam da senden beklenicek bir davranış,öküz." diye mırıldandım o sınıftan çıkarken.Zaten beni duymamıştı beyinisiz kassı varlık.

"Kas yığınını tercih ederim köylü." dedi ve tamamen gözden kayboldu.Duymuştu dediğimi,duymasa şaşarım zaten.Beyefendi işine gelen her şeyi bir güzel duyuyor zaten.

Okulun  bugünlük bittiği sevincini yaşarken barıştan gelen teklifle daha mutlu olmuştum.

"Yağmur bugün ders çalışamayacağız barışla buluşacağım."

"Tamam ama akşam ayrıntıları isterim."

"Sadece yemek yiyeceğiz ama anlatırım merak etme."dedikten sonra hızlıca okuldan çıktım. Ben merdivenlerden inerken bankta oturmuş barışı görünce elimde olmadan sırıttım. Ah salak zeynep,hemen sırıt zaten.Barış'ın yanında duvara yaslanmış Kerem'İ fark ettiğimde çoktan yanlarına vardığımı fark ettiğimde lanetler okudum kendime. Biraz geç kalsaydım bu çoktan gitmiş olurdu. OF!Peşimize takılmasa barı bu öküz!

"Biraz daha geç kalsan okulu yakıcaktım! Hadi artık gidebilir miyiz?"

"Miyiz derken?"keremsoruma karşı omuz silkerken kızgın bakışlarımı barışa yönelttim.O da "noldu,gayet doğal!" bakışı atınca kaderime boyun eğip yürümeye devam ettim. Barış ve kerem öne oturunca doğal olarak ben de arkada en ortada oturuyordum. Daha doğrusu oturamıyordum. O kadar çok hediye paketi vardı ki!Dayanamadan sordum:

"Şu hediye paketlerini sahibine teslim etseydin şu anda oturabilirdim."

"Aslında hediye paketlerimiz. Barış ve benim .Melis için bunu her sene yaparız."dedikten sonra elimde olmadan gözlerimi devirdim.Hah yokken bile beni rahat bırakmıyor ki!

Çok tatlı bir kafenin önünde durduğumda tebessümümü gizleyememiştim.Sahil kenarında tamamen beyaz bir kafeydi. İsmi gibi insana huzur veriyordu da sahiden.İkisiyle de konuşmadan ilk arabadan ben indim. Zaten rahat oturamamıştım ki!Gözüme ilk  çarpan deniz manzaralı beyaz ikili koltuğa kendimi attım. Önümdeki cam açıktı ve İstanbul'un o eşsiz kokusuyla denizin uğultusu beni yatıştırmaya yetmişti.Ta ki o gelip tam karşıma oturuncuya kadar.Bu da yetmezmiş gibi bir de konuşmaya başladı bay "çok bilmiş kas yığını".

"Acabaya niye sürekli peşimizde dolanıyorsun köylü. Senin yapıcak başka işin yok mu? Mesela tarla falan ekersin ya da inek sağarsın."ve karşınızda Kerem'in piç smile'ı!

"Ha ha! Ben çok meraklıyım zaten seninle aynı ortamda bulunmaya..."

"İlgini çektiğimi biliyorum ama ben sana bakmam güzelim."diyerk sözümü böldü koca hayvan!

"Dünya yıkılsa bile umrumda olmayacağını bilsen iyi olur. Sonradan üzülme diye söylüyorum egocuk."

Tam lafıma laf katacağı zaman kurtarıcım geldi. Yanıma oturduğunda telefonunu cebine koyuyordu. Anlaşılan daha yeni görüşme yapmıştı. Sessizliği acıkan karnımdan dolayı ben bozmak zorunda kalmıştım.

Güneşi Beklerken WattpadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin