0.1

20 3 0
                                    

Ji Min'den
Gene lanet bir güne gözlerimi açmıştım. Odama perdelerin arasından gelen güneş ışığı sinirlerimin alt üst olmasına yetti. Bir hışımla yataktan kalkıp perdeleri tam anlamıyla kapattım. Yaz; en sevmediğin mevsim...
Sırt çantamı hazırlayıp üzerimi değiştirdim. Full siyah giyinmiştim. Her zamanki gibi... Siyah en sevdiğim renk. Sırt çantamı takıp odamdan çıktım.
Her sabah olduğu gibi 'patron' bizimkileri toplamış yeni görevi anlatıyordu. Bende onlara katıldım. Patronun tüm anlattıkları bitti ve görevi yapmak için yola koyulduk. Yol boyunca arabayı Jung Woo sürdü. Bende onun yanında bir şeyler atıştırıyordum. Diğerlerinde arkada oturuyordu. Min Ji ilk görevi olduğu için heyecanla sorular sorup duruyordu. Tam kafa ütülüyor!

Soo Jin: "Ji Min tam göreve giderken mideni böyle abur cuburlarla doldurmasan daha iyi değil mi?"
Ji Min: " Sanane benden! İyiyim ben!"
Soo Jin: "Ne halin varsa gör! Görevde karşımıza çıkacak bir sorun olmaz değil mi?"
Ji Min: "Hayır! Sadece şu habere peşimizde dolaşan 'pain' grubu var ya... onlarda gelecekmiş oraya. Şimdi susta kafamı ağrıtma!"

Soo Jin şaşkın gözlerle bakakalmışken ben yeni paketini açtığım bisküvileri ağzıma kıkıştırmaya çalışıyordum.

Soo Jin: "Ciddi olamassın! O gruptaki H-hana denen kızda Amerika'dan dönmüş diyorlardı... bayağı tecrübeliymiş.

Oflayarak arkamı döndüm.

Ji Min: "Bunda ne var Soo Jin! Alt tarafı bir kız. Ne kadar tebrübeli olursa olsun bir şey yapamaz bize. Hem kızın yüzünü kimse bilmiyor, korkudan herkesten saklıyorlar herhalde... En son ki görevde biz kazanmıştık ve gene biz kazanacağız. O malları satacağız.
Soo Jin: "Bu kadar rahat olman beni daha çok geriyor Ji Min! Hem ne demişler ummadık taş baş yarar..."
Ji Min: "Off! Kapa çeneni Soo Jin. Bak! Senin için o kızı görevde bulup işini bitireceğim... olur mu?!"

Önüme dönüp bisküvileri yemeğe devam ettim. Soo Jin ne desemde rahatlamadı. Oflayarak ve sıkıntılı bir şekilde arkasını dönüp dikiz aynasından bana dik dik bakmaya başladı.
Yol bitmişti. Jung woo gireceğimiz deponun yanına arabayı park etti. Üzerimdeki bisküvi parçalarını silkeleyip arabadan indim. Karşımdaki arabayı görünce sıkılmış gözlerle bakınmaya başladım.
"Ahh! Yine şu 'pain' grubunun arabası... her gördüğümde sıkılıyorum. Bu sefer ne planladılar
(?) Malları satacağımız kişilerle iş birliğimi yapmaya çalıştılar. Her neyse onlar çok sıkıcı. Hadi! Depoya girelim de eğlenelim biraz..." dedim ve diğer grup arkadaşlarıma deponun kapısını işaret ettim.

Depoya girdik.

Öfkeden doğan fırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin