Yanım da oturan Beren'in yine bitmek bilmeyen konuşmalarından birini dinliyordum. Neden konuşmaya bu kadar meraklıydı ki? Sanırım bu sorunun cevabını asla alamayacağım...
Ben Bade Gürsoy. Bir özel okulda okuyorum, en yakın arkadaşım ise her ne kadar çenesi düşük olsa da harika bir en yakın arkadaş olan ve aslında kardeşim gibi olan Beren. Onunla kimsesizler yurdunda tanışmıştık. Ah o günleri hatırlamak bile istemiyorum.
9 yaşında annem ve babam beni bırakıp gittiler. Nasıl bir anne baba yüreği bu, bunu kimse yapamaz filan demeyin çünkü yaptılar. Zaten her seferinde bana aslında beni istemediklerini bir 'kaza' sonucu doğduğumu, annemin beni aldıramadığını hatırlatıp duruyorlardı. Evimizin çok büyük olduğunu, annemle babamın birbirlerine sevgiyle baktıklarını ama bana hiç o şekilde bakmadıklarını hatırlıyorum. Anneannemin anlattığına göre çok zengin olduğumuzu babamın bir holdingin başında olduğunu fakat bir gün işlerin gittikçe kötüleştiğini ve bunun sonucunda zaten beni bırakmak için fırsat kollayan sevgili (!) ailem beni bırakıp gitmişti. Sonuç olarak bir yıl o lanet yurtta kalmıştım ve orda da Beren ile tanışmıştım. Kimseyle doğru düzgün konuşmayan ben nedense onunla yakınlaşmıştım ve yıllar sürecek bir arkadaşlığa adım atmıştım. Bir yıl sonunda anneannem beni ordan süper yetenekli avukat teyzem sayesinde kurtarmıştı ve benim Beren'i de alma ısrarlarım yüzünden yine uzun uğraşlar sonunucu onu da kurtarmıştık.
O günler aklıma geldiği için gerilmiştim. Yanımda halâ konuşmakta olan Beren de bunu anlamış olucakki "Heey! Dalgın kuş neyin var senin?" diye sordu. Takma isimleri sevmediğimi bildiği halde yine de her seferinde bir şey buluyordu. Ona ters bi bakış attıktan sonra sigaramı içmeye devam ettim ve kısaca "Bir şeyim yok, anlatmaya devam et." dedim.Bu sefer onu dinlemeye başladım. Vee tahminlerim doğru çıktı. Sevgilisi Ulaş ile dün akşam nasıl yiyiştiklerini anlatıyordu. Midem cidden kaldırmıyordu. Ne halt yersen ye evet ama neden anlatıyorsun dimi? Ama benim sevgili arkadaşım her seferinde anlatmaya devam ediyordu. Bu sefer anlatması gayet normaldi tabii. Her ay sevgili değiştiren biri olarak(ki benimde ondan farklı bir yanım yok) bu seferki üç ay sürmüştü. Üç koca ay. Dün de üçüncü ay yıldönümleri gibi bir şeymiş ve Ulaş romantik bir ortam hazırlamış. Beren ne kadar romantikliği sevsede ben pek sevmezdim. Berenin sevgilileri genelde yakışıklı, seksi, havalı ve piç olurlardı. Ulaş onların aksine yakışıklı, seksi ve havalıydı. Kesinlike bir piç değildi. Cana yakın ve komikti. Birbirlerine de çok yakıştıklarını söylemem gerek. Beren benim aksime düz, beline kadar uzanan kumral rengi saçlara sahipti. Doğuştan düz saçlı olmasını her zaman kıskanmışımdır. Şanslı sürtük ne olucak. Ve her erkeği kolayca tavlamasını sağlıycak büyük ve masmavi gözleri. Gerçekten güzel bi kızdı. Ulaş ise sarışın kahverengi gözlü bir çocuktu. Dediğim gibi yakışıyorlardı.
Bense sarı, dalgalı ve omuzlarımın iki karış altında biten saçlara sahiptim. Gözlerim ise koyu yeşil renginde ama kahverengiye de yakın.
Beren up uzun süren konuşmasını bitirdikten sonra ayağa kaltı ve beni de kaldırdı. Ona yine aklına nasıl çılgınca bir fikir geldi? bakışlarımı yolladım. O nasıl bir bakış diye sormayın daha çok anlatılmaz yaşanır türden. Beren "Aklıma harika bir fikir geldii" diye bağırdı desem az kalır çünkü resmen böğürdü. Ona "Acaba sevgili Berenim yine neler düşünüyor?" diye sordum yineye vurgu yaparak. Çünkü her aklına bir fikir geldiğinde ya sabah hiç bir şey hatırlamıyor oluyorduk yada kendimizi anneannem kefaretimizi öderken buluyorduk. Anneannem aklıma gelince gülümsemem solsa da belli etmedim. Dört ay önce ölmüştü acısı geçmemişti ve geçeceğinide sanmıyorum. Kendi ailemizden daha fazla emeği vardı üstümüzde. 18 olduğumuz için bir sorun çıkmıyordu en azından. Beren ve ben 11.sınıftık. Kalmamıştık ancak bir yıl geç yazılmıştık. Zaten kalmamız da imkansızdı özel okul da okuyorduk ama burslu olarak. Babam her ne kadar zengin olsada babam ve annem anneannemin haberi olmadan evlenmişler. Yani Beren ve ben bu okuldakilerin aksine normal bir hayat yaşıyorduk. Artık ne kadar normal olabilirse... ve sadece ikimizin bildiği bir gerçek var. İkimiz de bursluyduk.
Düşüncelerimi ise Berenin konuşması böldü. Beren" Aklıma geldi de her yakın arkadaş iddaya girer" dedi. Ah olamaz yinemi. Berenin bu dahiyane fikirlere nerden ulaştığını çok iyi biliyorum. Her akşam en az iki saatini kitap okumaya yada film izlemeye verir. Sonra da ordaki olaylara özenip gelip bana anlatır yaptırmaya çalışır ve genelde de başarışlı olur.
Sigaramı södürüp yere attım ve ona döndüm."Hmm pekala nasıl bir idda."dedim. Bu kadar normal karşılmama şaşırdı çünkü genelde önce itiraz cümlelerimi sıralardım. Bu sefer içimden bir ses ise itiraz etme diyordu. "Daha karar vermedim ama önce bir iddaaya gireceğimize söz ver." dedi. Yaptığımız saçmaydı biliyorum. Genelde ikimiz bir araya gelince (ki günümüzün çoğu beraber geçer) saçmalarız. Ama gene de diğer insanlara karşı soğuk olurduk. Evet biz her okuldaki tüm çocukları bir kez elden geçiren sürtük kızlardandık. Artık bunu duymaya alışmıştım ve insanların düşüncelerini önemsemiyordum. Beren ise hala benden bir söz bekliyordu. Ona" idda ne olursa olsun tamam ama bir ay boyunca evin temizliği sende" dedim. Hemen kabul etmiştim çünkü sınırlarını biliyordum. Anneannem öldükten sonra Berenle evde ikimiz kalmaya başladık. Arada bir teyem uğrardı sadece o kadar. Beren kısa bir süre tereddütte kalsada sonra kafasını salladı ve "Tamam, kabul." dedi. Bende onun kabul edeceğini biliyordum çünkü istediğini yapmak konusunda takıntısı vardı. "İddamız neymiş peki?" dedim. Yüzünde hayince bir sırıtış belirdi ve ardından o cümleler geldi. "Benim seçtiğim birini kendine aşık ediceksin." Cidden bu kadarmıydı. Erkekler zaten önümde arkamda dolaşıyordu. Benim için çocuk oyuncağndan farksızdı. Ona gerçekten ciddimisin bakışımı attım ve "Çocuk oyuncağı peki neyine?" dedim. Kısa bir an düşündü ve" motorunu alırım" dedi. Gözlerimi kısıp ona baktım. O motor için maaşımı biriktirmiştim ben bir kere. Evet ikimizde çalışıyorduk. Bu devirde özel okula gitmek ve sürtük davranışlar sergilemek kolay değil. Ayrıca anneannemin emekli maaşıda yemek için anca yetiyordu. Beren'e "peki ben kazanırsam?" diye sorumu yönelttim. Düşünür gibi bir ses çıkardı ve "Bu senin olur" dedi. Aynı anda elini cebine attı ve kendi motorunun anahtarını salladı. Şuan çok şaşkındım. Motorlarımız ikimiz için de çok önemliydi. Galiba zor bir isim söyliycekti. Ama ben Bade Gürsoydum. İstediğim erkeği elde ederim. Tereddüt etmeden "Tamam." dedim. "Peki kim bu şanslı?" diye sordum ardından. Bana baktı ve o sinsi gülüşlerinden birini yolladı.
"YİĞİT KESKİN"
OO HAYIR BU KIZ GERÇEKTEN TAM BİR SÜRTÜK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatalı Başlangıç
Teen FictionOkulun popüler Bade, herkesin bildiğinin aksine sürtük değil, geçmişi yüzünden geleceğine korkak adımlar atan bir kızdı sadece. Girdiği idda yüzünden hayatının hatasını yaptığını ve berbat olan hayatını daha da berbat yaptığını düşünüyordu. Fakat ge...