Umarım beğenirsiniz, iyi okumlar :D
Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum. Gözyaşlarımın kontrolünü kaybedeli çok oluyordu. Etrafıma bakındığım da yürüyüş yolunda ki banka geldiğimi anladım. Ayaklarım her seferinde beni buraya yönlendirirdi. Her ağlayışımda, kendimi kötü hissettiğim de kendimi burada bulurdum.
Burayı bilen kişi sayısı azdır. Okuldan yirmi dakika uzaklıktaki tepede bir yürüyüş yolu var ve en tepede de tüm şehrin manzarasını gözler önüne seren banklar vardı.
Bu bankta benim kötü zamanlarımın kurtarıcısıydı.
Elim ile gözyaşlarımı kurulamaya çalıştım ama ne kadar denesem de her damlanın yerine yenileri geliyordu. Gözlerimi kapattım ve kafamı geriye doğru atıp olanları düşünmeye başladım.
Aşağılık adam önce beni bir sınıfa kapatmış ardından öpmüştü. Tamam, kabul ilk sınıftan çıkmayı plana uyup, zor kızı oynamak için istemiştim taki gözleri dudaklarıma kayasıya kadar.
Benim hakkım da bir şeyler bildiğini söylemişti. Peki en önemlisi olan kimsenin ben önce davranıp onu öpmeden beni öpemeyeceği kuralını bilmiyor muydu bu çocuk?
Beni öpmek konusunda iddaya girenler bile olmuştu. Kimse beni öpemezdi lanet olsun!
Aklıma ister istemez o görüntüler geldi. Daha çok küçüktüm. Kimsesizler yurdunda o pislik herifin bana yaptıkları çok ağırdı. Kaldıramayacağımı düşündüğüm zamanlar geldiğinde kurtulmuştum. Herkes bir kaç dayak ile kurtulurken o adam benim çok güzel olduğumu söyleyip bana neler yapmıştı. Bunları bilen sadece iki kişi vardı. Biri Beren diğeri ise bizi cezalandırmak için kapattıkları o soğuk ve pis odadaki ceza arkadaşım. Adını bilmeyi her şeyden çok isterdim ancak onu sadece orada görüyordum ve bize yaptıkları şeylerden sonra konuşacak halimiz kalmıyordu. Sadece birbirimize sarılıp geçeceğini söylerdik.
Gözyaşlarım daha çok artarken boş alanda birtek hıçkırıklarımın sesi duyuluyordu. Bankta uzandım ve ellerimle şakaklarımı ovmaya başladım. Her ağladığım da baş ağrısıyla uğraşıyordum. Olmazsa olmaz kıpkırmızı bir yüz ve şiş gözlerimi saymazsak gayet güzeldim ağlarken.
Birkaç dakika sonra ve ben hala ağlarken adım sesleri gelmeye başladı. Kimse tepenin bu noktasına gelmezdi o yüzden Beren okuldan çıktığımı öğrenmiş olmalıydı ama neden iki kişinin sesi geliyordu?Beren görüş açıma girer girmez yanıma koştu ve "Seni burada bulacağımı biliyordum." dedi ve bana sıkıca sarıldı. Bende onu sarmaladım ve ağlamaya devam ettim. Ne yaparsam yapıyım ağlamamı durduramazdım hiçbir zaman. Sonra ikinci bir kişinin sesini duyduğumu hatırladım ve Beren'in geldiği yöne baktım.
Onun burda ne işi vardı ve hangi yüzle gelmişti? Sürtük olup herkesi öptüğümü bildiği için beni öpmüştü bunu tahmin etmek bu kadar zor değildi.
Hızlıca ayağa kalktım ve "Ne işin var senin burada! " diye bağırdım ardından Beren'e baktım.
Beren "Sen öyle çıkınca yanıma geldi ve olanları anlattı. Ben de burada olduğunu tahmin ettim. Ona da gelme desemde geldi." dedi.
Ateş saçan gözler ile Yiğit'e baktım. Yıkılmış halimi görmesine izin veremezdim. Bunu saklamanın en iyi yolu da saldırıya geçmekti. Bakışlar öldürebilseydi şu anda çoktan ölmüş olurdu.
Yiğit'in gözlerinde ise pişmanlık vardı. Normalde bakışlarında hiçbir duyguyu barındırmazken bu sefer pişmanlığını anlamamı istercesine gözleriyle benden özür diliyordu.
Sonunda konuşabildi ve "Ben özür dilerim yani çocuklar bana senin herkesi öptüğünü söylemişti. Yanlış anlamanı istemem. Sana sürtüksün gibi davranmak da istemem ama öylesin yani. Ah!Üzgünüm işte böyle tepki vericeğin aklıma gelmedi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatalı Başlangıç
Novela JuvenilOkulun popüler Bade, herkesin bildiğinin aksine sürtük değil, geçmişi yüzünden geleceğine korkak adımlar atan bir kızdı sadece. Girdiği idda yüzünden hayatının hatasını yaptığını ve berbat olan hayatını daha da berbat yaptığını düşünüyordu. Fakat ge...