-Bölüm 2

153 23 2
                                    

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar :D

  Beren'e uzaylı görmüş gibi baktığımı farkındayım ama bunun imkansız olduğunu bilmiyormuydu bu kız Allah aşkına. Tabi biliyordu ve motoruma el koymak istiyordu. Hala sırıtarak bana bakıyordu.Ona " Saçmalama bu dediğinin imkansız!" dedim. 

  Yiğit Keskin... Her kızın rüyalarını süsleyen o gizemli çocuk. Her okulda olan kötü ve sert çocuk bizim okulumuzda Yiğit'ti. Kendisi hakkında fazla bir bilgiye sahip değildim. Ki bu okulda ki en popiler kızlardan biri olduğumu ve çenesi hiç susmayan bir arkadaşım olduğunu düşünürseniz bu neredeyse imkansız! Yiğit'i okuldan bir kızla birlikte göremezsiniz. İki yakın arkadaşı var biri Gökhan biri Demir. Bu üçlüden tüm okul korkar. Üçüde birbirinden yakışıklı ama Yiğit tabiki de diğerlerini ezer geçer. Üçü sadece beraber takılırlar ve dışarıya karşı soğukturlar. Birbirlerine karşı ise hep gülüp eğlenirler. Hey! biz Yiğitle benziyormuyuz bana mı öyle geldi? Tabi ki benim içinde aşırı yakışıklı ama ben Bade Gürsoy erkeklerin peşinden koşmam onlar bana gelirler. Yiğit derslere girip çıkardı ve arkadaşlarıyla takılırdı. Okuldan bir kaç kişiyle kavga ettiğini biliyorum ama bu olayları nasıl olduysa gizledi ve kimse bir bilgiye ulaşamadı. Onu ilgi çekici yapan şeylerin başında ise 1km öteden bile belli olabilicek derecedeki mavi gözleri. Tamam abartıyor olabilirim ama o bahsedilen okyanus mavisi gözler kesinlikle onun gözlerini anlatıyordu. Muhteşem vücudundan ise söz etmeme gerek olmadığını düşünüyorum. Kısacası Yiğit Keskin imkansızdı. Ama unutmayın lütfen bende imkansızlıklar işlemez.

  Gözlerimi kısarak Beren'e baktım ve "Beni baya bir zorlayacak ama tamam." dedim. Beren ise o hayin gülüşünü takınarak "Görücez." dedi. Plan yapmaya başlamam gerekiyordu. O motoru istiyordum ve kendi motorumu da veremezdim ayrıca kadınlık gururu diye bir şey de var. Tam planımı düşünmeye başlıyordum ki Mehmet Bey bana seslendi. Mehmet bey patronum. Beren ile uzun süredir çalışıyoruz. Dediğim gibi geçinmek zor. Ben bir cafe de çalışıyorum Beren ise kitapçıda. Ben pazartesi, salı ve haftasonları çalışıyordum. Hafta içileri okul çıkışı beni biraz zorlasada çalışmak zorundaydık. Beren ise salı, perşembe, cuma  ve cumartesi günleri çalışıyor. Buna rağmen derslerimize de çalışıyorduk. Notlarımız gayet yüksek hatta okul birincisi ve ikincisiyiz. Tabi biz bunu hocalarla yaptığımız uzun konuşmalarımız sonucu gizlemiştik. Aynı anda popiler ve inek olamazsınız değil mi?

  Beren'e kısa bir görüşürüz dedikten sonra cafeye giriş yaptım.Saate baktığımda ise kısa bir sürelik şoka girdim. 10dk gecikmişim gibi gözüküyordu. Oysaki cafenin önüne 20 dk erken gelmiştim. Ah Beren ile gerçekten zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız.

  Arkadaşlara kısa bir merhaba dedikten sonra Mehmet Bey'in ofisine girdiğini gördüm ve peşinden gittim. Ofis dediğime bakmayın bir masayı zar zor sığdırabildiği bir alan. Burası her ne kadar küçük olsada içerisi geniş ve ferahlatıcıydı. Cafe kahverengi, yeşil ve beyaz renklerinin uyumu içerisindeydi.

  Mehmet Bey sandalyesine oturdu ve bana baktı. "Bade bir süredir işe geç geliyorsun bunu farkında mısın?" dedi. Tamam kabul biraz öyleydi ama bugün geç kalmamıştım ki. Yani hep Beren'in yüzünden. Mahçup bir şekilde "Dikkat ederim, efendim." dedim. Bir şey demek yerine kafasını yavaşça aşağı yukarı salldı. Ardından "Aslında seninle başka bir konu hakkında konuşacaktım." dedi. Mehmet Bey'i gerçekten severdim. Teyzemin bir arkadaşıydı ve onu uzun süredir tanırdım. Kısaca"Buyrun." dedim.

 Mehmet Bey" Burda çalışanlarım arasında en çok seni severim ve sana güvenirim, bilirsin."dedi.Ben hafifçe gülümserken o konuşmasına devam etti. "Bir arkadaşımdan bir miktar borç aldım ve parayı bugün ona geri vermem lazım ancak benim bir işim çıktı ve evine gidemeyeceğim. Güvenebiliceğim sayılı kişilerden birisin o yüzden parayı senin götürmeni isteyecektim."dedi. Bana bu kadar güvenmesi sevinmemi sağlamıştı çünkü o da benim seviğim nadir kişilerden biriydi. Bir patrondan çok abi gibiydi. Teyzemin bize uğrayışlarının hemen hemen hepsinde o da gelirdi. Çok yakın aradaşlardı. İş ararken de bu işi bana o teklif etmişti zaten.Benden bir cevap beklediğini hatırladım ve hızlıca "Tabi, neden olmasın."dedim. Çekmecesine doğru eğildi, içini açtı ve bana bir paket uzattı. Pakedi elinden alırken "Şimdi sana adresi yazacağım oraya gittiğinde belki kendisi evde olmaz ama o yoksa oğlu vardır." dedi. Başımı sallamakla yetindim. Bir kağıda hızlıca bir şeyler yazdı ve gülümserken "Teşekkürler, Bade." dedi.

  Motoruma bindim ve Mehmet Bey'in verdiği adrese geldim. Ve istemsiz olarak ağzımdan bir 'OHA' kaçtı. Bu evse bizimki neydi acaba? Tamam fazla hatırlamasamda çocukken şu meşur ailemle kaldığım evde büyüktü ama bu kadar değil. Kapıda ki görevliye beni Mehmet Bey gönderdi dedim. Telefonunu çıkardı ve duyamayacağım şekilde karşı taraftakiyle konuştu ardından "Buyrun." dedi. Bu kadar suratsız olmasa yakışıklıydı aslında. Ona meşhur cazibeli bakışlarımdan birini yolladım ve içeri girdim o ise az önceki halinin aksine arsızca sırıtıyordu. İşte erkekler bu kadarı. Tek bir gülüş ve BAM! Kapının önüne geldim bir kaç saniye bekledim belki açarlar diye ama açan olmadı. Tam elimi kaldırmış kapıya vurucaktım ki kapı açıldı ve karşımda..

  Oha karşımda YİĞİT vardı.

Hatalı BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin