1. Bölüm

43 3 0
                                    

Medya;Aslı

Yeni hikayemle karşınızdayım :) Herkese iyi okumalar. Yorum, öneri, oylarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler :)


Bazen acı kalır sadece insana. Kocaman bir acı. Göğsünde kocaman bir delik açar. Öyle ki asla kapanmaz. Benim de öyleydi. Kalbim asla kapanmayacak bir yaraya ev sahipliği yapıyordu. Beynimin ve kalbimin cenginde kazanan yoktu. Ama kaybeden bendim, sadece ben.

Beyaz tavandan ayırdı gözlerini. Beynini istila eden düşüncelerden sıyrılmak için biraz salladı başımı. Başka bir yolu yok gibiydi. Sallayınca da bir yere gittikleri yoktu ya, neyse. Elini yüzünü yıkayıp kendine geldi. Kalbinin acısına eklenmiş olan fiziki acı onu iyice bezdiriyordu. Bir insan hayatta hiç gülemez miydi? ''Bir kez olsun benden yana olamaz mı şu hayat?'' dedi kendi kendine.

Gözü yanağındaki morluğa takıldı. Birazdan dışarı çıkacaktı. Yok etmek en iyisiydi. Böyle de çıkardı ama yapmadı. Kendi için yapmadı. Babasının zaten umurunda değildi. Her çığlığında yeteri kadar rezil oluyordu zaten mahalleye. Gerçi umurunda değildi. Annesi ise o yerde sürüklenirken sigarasını tüttürüyordu. Yani hepten beterdi şu hayatı.

Yüzünü kapatıcı ile eski haline getirdi. Makyajı sevmeyen kız, yediği dayaklar yüzünden öğrenmişti makyaj yapmayı. Geçen ayki maaşıyla almıştı bunu da. Bitmemesi için dua ediyordu. Çünkü parası yoktu. O yüzden de dayak yememek için elinden geleni yapıyordu.

Evden çıkıp mahalledeki markete gitti. Salih abiye günaydın dedi ve arka tarafa çantasını bırakıp geri geldi. Kasadaki yerini almıştı. Mahalledeki markette kasiyerlik yapıyordu. Çoğu şeye de o baktığı için çok yoruluyordu. Salih abi haricinde şarküteriye bakan bir kişi daha vardı gerçi. Ama o da yeni başladığı için tanımıyordu genç kız onu..

Bütün gün geleni gideni çekmesi çok zordu. Hele ki mahallenin nazlı, çirkef kızlarının ona attığı bakışlar genç kızı deli ediyordu. Aslında susan bir kız değildi. Zaten çoğu zaman bu yüzden dayak yiyordu ya. Ama bu defa susmak zorunda kalmıştı. Milletin ağzına laf verip de eğlencelerine katık olamazdı.

Bazı akşamlar marketi o kapatırdı. Salih abinin eşi hastaydı. Kızı Melek annesine bakıyordu çoğu zaman. Ama o da evliydi ve her zaman yanında olamıyordu. Bu akşam da Melek evine geçmiş, Salih abi de erken çıkmıştı. Şarküterideki Hasan da -adını bugün öğrenmişti- çıkınca dışarıda kalan bazı şeyleri toparlayıp içeri aldı ve kepenkleri indirmeye başladı. Tam elini atmıştı ki arkasından gelen sesle o yöne baktı. ''Yardım edeyim.'' Daha yüzüne bakmadan anlamıştı onun geldiğini, sesi bas bas bağırıyordu 'ben senin kalbine depar attıran adamım' diye.

''Gerek yok.'' diyip elini tekrar kepenke götürdü. Ama genç adam onu dinlememiş, yardım etmeye başlamıştı. Ses çıkarmayıp izin verdi. Kilidi geçirip kapattı genç kız. Evine doğru ilerlemeye başladı. Ona bakmayacaktı. Bakamazdı. Baktıkça kanayacaktı yaramsı baktıkça çığlıkları yükselecekti kalbinin. Kırgındı üstelik. Canını bu derece yakacak hiçbir suçu yoktu kızın halbuki. O halde niyeydi daimi yenilişi?

''Bana kırgın mısın?'' dedi. Cevap olarak ''İyi geceler.'' dileyip hızlandırdı adımlarını genç kız. ''Dur lütfen.'' dedi. Durmadı, duramazdı. Gururunu ayaklarının altına alıp nasıl yapabilirdi bunu. Ama genç adam durmadı ve kızın kolunu kavrayıp onu kendine çevirdi. Kızın bakışları anında etrafı taradı. Birine yakalanmak en son isteyeceği şey bile olamazdı.

''Sana yardım etmeme izin ver Aslı.'' dedi. Sadece gözlerine baktı Aslı. Ama çekti hemen bakışlarını. Daha fazlasını yapmaya yüreği yetmiyordu zira. ''Neden böyle yapıyorsun?''

SürgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin