Yaşadığım anın şokunu aklımdan atmaya çalışırken otobüsün geldiğini gördüm. Otobüse doğru ilerleyip bindim. Şansıma ki cam kenarında boş yer vardı. Cam kenarında yolculuk etmeyi seviyordum. Oturup dışarıyı izlemek bana zevk veriyordu. Koltuğa oturduktan sonra telefonum ile kulaklığımı çıkardım, başımı cama yasladım ve en sevdiğim müziklerden birini dinlemeye başladım. Camdan dışarıyı izlerken birden göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim. Fakat durduğumuz her durakta insanlar dikkatimi çekiyordu. Daha doğrusu insanlar hep ilgimi çekiyorlardı. Hepsi bir birinden farklıydılar ve bir birinden farklı sorunları vardı. Bazen kendi dertlerimin çok küçük olduğunu düşünüyordum. Ama buna rağmen elimdekiler ile yetineceğime herkes gibi bende daha fazlasını isteyerek bencillik yapıp mutluluğun beni es geçmesini sağlıyordum. Çünkü şu zamana kadar ne doğru dürüst aile hayatım olmuştu, ne arkadaşlarım olmuştu nede değer verdiğim bir sevgilim. İşte bunları düşünürken yine bencillik yapıyordum. Çünkü dışarıda adaletsizce yaşayan birçok insan var ve benim sorunlarım onların sorunlarının üçte biri değil. Bu dünya adaletten yoksun bırakılmış.
Bu düşüncelerle boğuşurken uykuya teslim olmuştum. Gözlerimi araladığımda kendime içimden küfür ettim. Hep böyle oluyordu işte. Ne kadar cam kenarında oturmayı sevsem de her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken uykuya dalıyordum. Otobüs duraklarını gösteren ekrana doğru kafamı kaldırdığımda 1 durak kaldığını fark ettim.
“Neyse ki Karya annenin karnından şanslı doğmadın ama bugün şans ilk defa az da olsa yüzünü güldürdü." diye düşündüm. Sonuçta ilk defa şans adı altında bir şeyler tadıyordum. Kendi kendime gülmeye başladım. Birden etraftaki insanlar bana deli muamelesi yapar gibi baktıklarını gördüm. Bazen ben bile psikolojimin bozuk olduğunu düşünüyordum. İnsanlara da hak vermek lazımdı. Kalkıp otobüsün bir sonraki durakta durması için düğmeye bastım. Durak okulun önünde indiriyordu. Şans bu konuda da yüzüme gülmüştü. İnip yürümeye başladım. Okula girdiğimde ilk işim öğrenci işlerini bulmak olacaktı. Çünkü ne ders programımı almıştım ne de sınıfımı biliyordum. Koşar adımlarla merdivenlere ilerlerken biriyle çarpıştım, üstüne üstelik elindeki kahve üzerime dökülmüştü. Yine de benim hatamdı onu görmemiş ve ben çarpmıştım.
“Hadi ama Karya bu kadar dikkatsiz olmak zorunda mısın? Of ya bütün her şey benim başıma gelmek zorunda mı?” diye kendi kendime sitem ederken başımı kaldırdığımda karşılaştığım manzarayla şoka girmiştim. Bugün ikinci defa bu ela gözlerle karşılaşıyordum. Bu iki karşılaşmada birbirinden beterdi ve ben kendi ağzımla kendimi ele vermiştim. İsmimi söylemiştim. Çocuk arkasından hayvan diye bağırdığım için yolun ortasında arabayı durdurup yanıma gelmişti. Şimdi ne olacaktı kim bilir?
“Yine mi sen?” diye söylenmeye başlayınca çocuk duraksadım.
“Ben ö-özür dilerim. Sadece sınıfımı bulmak için biraz aceleci davranıyordum. Görmedim seni. Çok özür dilerim cidden.” dedikten sonra duyduğum şeylerle yüzümün ifadesinin şekli değişti.
“Benim gibi birini görememen gözlerinde bir problem olduğunu gösteriyor.”
Ne bana mı demişti? Gözlerimde problem falan yoktu. Bu çocuk kendini ne sanıyor. Tamam, hatalı bendim de sensin gözü bozuk. Nasıl bir özgüven bu? Çıldıracağım!
Bugünkü yaşanılanlar sınıra gelmişti. Önce hayvan dedim diye beni altına almadığı kalmıştı ve beni şaşkınlıkla ortada bırakıp gitmişti. Şimdide gözlerime laf ediyor.
Birden çıkışarak “Pardon ama sana benimle böyle bir şekilde konuşma hakkını kim veriyor? Sabah hatalı olduğun yerde benden özür dileyeceğine gelip sapıkça laflar ettin ve gittin. Şimdi sabahkinin aksine sen dilemesen de ben büyüklük gösterip özür diliyorum ve sen o kocaman olan egonla gelmiş burada yine bana laf ediyorsun.” diye çıkıştığım sırada nefes nefese kalmıştım. Birden konuşmaya başladı.
“Ya kızım sussana. Ne çok ve hızlı konuşuyorsun sen. Dediğinden bir şey bile anlamadım ki hoş iyi ki de anlamadım. Bir günde iki kez sen çok fazla.” diyerek bir özür bile dilemeden uzaklaşmaya başladı. Oysa ki benim hatamdı tamam kabul etmiştim ama o çok fazla ileri gitmişti. Şuan benden uzaklaşıyordu ve ben Karya, sadece mekan farkıyla aynı kişi tarafından şaşkınlıkla koridorun ortasında bırakılmıştım.
Merhabalar arkadaşlar. Bu işte çok yeniyim. Hayatımda kompozisyon bile yazamayan ben çılgınlıkla böyle bir yerde bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Benimki sadece heves, can sıkıntısı vs. Hikayem hakkında ne düşünürsünüz bilmiyorum ama kesinlikle farklı bir konusu olacak. Sadece kurguyu oturtmaya çalışıyorum şu anda. Bu sırada böyle kısa kısa 2 günde 1 hikayeyi yazacağım. Tek isteğim yorum. Merak ediyorum. Lütfen esirgemeyin. Çok teşekkür ederim. :')