3

854 19 21
                                    

Bölüm Şarkısı: Rihanna - What Now

Yatağımda nağdaş kurmuş bir şekilde, çalışma masamda oturan Almanca öğretmenimi izliyordum. Gözlerimi ondan ayırmadan bileğimdeki tokayı çıkarıp siyah saçlarımı salaş bir at kuyruğu yaptım. Oturduğu sandalye de biraz gerinip ellerini gür saçlarının arasından geçirdi.

İkmiz de susuyorduk, gizli bir anlaşma vardı sanki aramızda.                                                                            Oysa o tek bir harf fısıldasa,                                                                                                                                              Ben çığlık çığlığa ağlayacaktım.

Oturduğu yerden kalkıp yanıma uzandı. Kollarını açtığında sanki yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi bağdaş kurduğum bacaklarımı çözüp göğsüne uzandım. Saniyesinde kollarını bedenime doladığında eş zamanlı olarak gözümden bir yaşta yere düştü.

"Canım çok yanıyor. En ufak sevgi kırıntısı bile hissetmiyorum." hıçkırıklarımın arasında mırıldanırken aklıma birkaç saat öncesi geldi. Bay Gray tam aşağıda oturmuş bizi dinlerken babam tüm kinini üzerime kusmuştu. Eğer bu özel öğretmeni de kaçırırsam okuldan çıkarmakla tehdit etmişti. Şimdi ise sözde yeni öğretmenimi tanımam için bizi odama göndermişti.

"Ama ben seni seviyorum Heda." dedi. Doğrulup kızarmış gözlerimle gözlerine baktım. Ona karşı hastalıklı duygular besliyordum. Tıpkı onun bana yatpığı gibi. Benimkinin tıptaki adı Daddy Issues sendromu iken onun ki Pedofili idi. Ama bundan çok daha fazlasını hissediyorduk. Hastalıklarımızın tek ortak noktası, geçmişten gelen acılarımızın oluşturmasıydı.

"Bende bundan korkuyorum. Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereleri örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum, beni sevdiğini söylüyorsun."

***

Yemek tepsimi tezgahtan kaldırıp yemekhanede boş bir yer taradı gözlerim. Elçin'in yeni aşkıyla ilgili anlattıklarını dinliyormuş gibi yapıp başımı sallarken en köşede diğer masaralara oranla daha az dolu bir yer gördüğümde adımlarımı oraya doğru yönelttim. Masaya tepsimi bırakırken Elçin karşıma oturdu ve ardından Ulaş ile ikizi Tuğçe'de yanımıza oturdu.

"Heda kaç gündür neden tenefüslerde ortalıkta görünmüyorsun?" diyen Ulaş'a çevirdim bakışlarımı.

"Ne istiyorsun Ulaş?"

"Aşk olsun karga kılıklı. Ben  senin yanına sadece işim düşünce mi geliyorum?"

"Evet."

"Doğru. Bana bir iyilik yapar mısın?" diyip ikizi Tuğçe'ye göz kırptı.

"Tabii ki hayır!"

"Lan neden? Ne olduğunu bile sormadın."

"Çünkü yapılan iyiliği enayilik olarak gördüğünüz için size iyilik yapasım gelmiyor."

"Unuttun mu geçen gün sana iyilik yapmıştım bana borçlusun küçük şeytan!" dedi

Göz devirip çatalıma bir köfte daha saplayıp mideye indirdim. Kesinlike ona iyilik falan yapmayacaktım.

"Heda, eğer yapmazsan okul grubuna 9 yaşındaki çıplak fotoğrafını atarım." dedi. Kaşlarımı çatarak ona döndüm. Pekala iyi yerden vurmuştu.

"Ne istiyorsun orospu çocuğu?"

"Almanca hocasının bir açığını bulmanı ve bize getirmeni. Ona karşı kullanabileceğimiz bir açığını bulmanı."

-----

Yorum yapanı ısırmıyorum yahu

UYUMSUZ | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin